Hadi Zonguldak Belediyesi…



Enteresan ama gerçek…



Kent merkezinde yaşayanlar arasında anket yapılsa, en büyük sorun trafik ve caddelerde yapılan işgaller çıkar.



Trafik sorunumuz her geçen artıyor.



Çözüm üretmek çok zor.



Üretseniz maliyeti büyük oluyor.



Battı-çıktılar büyük maliyet.



Emniyet Müdürü Ahmet Turanlı’yı twitter'dan attığı ince mesajlarla tanıyorsunuz.



“Önlem alın ceza yemeyin, hep birlikte sorunları aşalım” diyor.



Oysa, perde arkasında da trafiği rahatlatacak çözümler üretmeye çalışıyor.



Mesela Uğur Mumcu kavşağı’nda yolun genişletilmesini gündeme getirdi.



Yer TTK’nın kargo alanı.



Zonguldak Valisi Ahmet Çınar yeri istedi.



TTK İnşaat ve Emlak Daire Başkanı Yesari Sezgin’de işi kolaylaştırdı.



TTK yeri verdi.



Şimdi Zonguldak Belediyesi’nin çalışmasını bekliyoruz.



Belediyelerin durumu ortada.



Zonguldak’ta ki hemen hemen tüm Belediyeler ekonomik sıkıntıyla boğuşuyor.



Fakat bu fırsat kaçmaz.



Muharrem Akdemir bu fırsatı kaçırmaz.



Kaynak bulamazsa, ekipman bulur. Bulmalı ve o yolu açmalı…



 



Bir kaz göndersem yolar mısın?



Çok soğuk bir kış günü, padişah, tebdili kıyafet ile gezmeye karar vermiş. Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.

Padişah, ihtiyarı selâmlamış:”Selamünaleyküm ey pir’i fani…”

İhtiyar: "Aleykümselam ey serdar-i cihan…”

Padişah sormuş : "Altılarda ne yaptın?”

İhtiyar:  "Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor…”

Padişah gene sormuş:  "Geceleri kalkmadın mı?”

İhtiyar: "Kalktık. Lakin, ellere yaradı.”

Padişah gülmüş ve demiş ki : "Bir kaz göndersem yolar mısın?”

İhtiyar tebessüm ederek:  "Hem de ciyaklatmadan…”

Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah baş vezire dönmüş, “Ne konuştuğumuzu anladın mı ?” diye sormuş.

Vezir: ”Hayır padişahım…” demiş.

Padişah sinirlenmiş: ”Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.”

Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor.”

Baş vezir İhtiyara seslenmiş: ”Ne konuştunuz siz padişahla?”

Adam, baş veziri şöyle bir süzmüş.

“Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.” demiş ihtiyar.

Başvezir, yüz altın vermiş: ”Sen padişahı, serdar-i cihan, diye selamladın. Nasıl anladın padişah olduğunu?”

İhtiyar: ”Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.”

Vezir kafasını kaşımış. ”Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?” demiş.

Adam, bu soruya cevap vermek için de yüz altın almış. ”Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, otuz iki dişimize yemek bulamıyoruz dedim.” demiş ihtiyar.

Vezir bir soru daha sormuş: "Geceleri kalkmadın mı ne demek?”

İhtiyar yüz altın daha alarak cevaplamış:  “Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim.

Vezir gene kafasını sallamış ve demiş ki:  "Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek?”

İhtiyar gülümsemiş ve: "Onu da sen bul” demiş…



 
Editör: TE Bilisim