Zonguldak’ta uzun yıllardır hiç de alışık olmayan gelişmeler yaşanıyor.

     Devlet varlığını hissettiriyor sanırım.

     Kim derdi ki kalburüstü insanların deniz kenarlarında yaptıkları kaçak villalar yıkılacak?

     Kim derdi ki bir gün devlet yasal hiçbir dayanağı olmayan çekek yerlerine al atacak?

     Kim derdi ki trafik sorunun başlıca nedeni olan park yasaklarıyla bir gün mücadele edilecek?

     Kim derdi ki belediye kaldırım işgallerini ortadan kaldıracak?

     Önceden çekekleri 5-10 balıkçı amacına uygun kullanırken, diğer taraftan yaz akşamlarında buralarda rakı-balık sohbetleri yapılırdı.

     Denize nazır kaçak villalarda toplumun elit bir kesimi zevki sefa içinde yaşarken, garibanın inşaatı mühürlenirdi.

     Oysa her zaman devlet vardı Zonguldak’ta.

     Yasalar vardı, yasaları uygulamakla yükümlü devletin valisi, emniyet müdürü vardı.

     Ama belki de ilk kez Zonguldaklılar devletin varlığını bu kadar net hissediyor.

     Bugüne kadar üst düzey bürokratlar, kentin sorunlarıyla değil, kendi kişisel hırs ve egolarıyla yönettiler bu kenti.

     Toplumsal sorunlar değil, kişisel ilişkiler ve çıkarlar ön plandaydı hep.

     Bürokrasinin bu tarzdaki yönetim şekli, kenti de aynı yönde şekillendirdi.

     Mesela bir emniyet müdürü likörü çok sevdiği için emniyete işi düşen veya emniyet müdürüyle iyi ilişkiler kurmak isteyenler müdürümüze en kaliteli likörleri, kanyakları bulup götürürlerdi.

     Mesela bir valimiz gazeteci-işadamı ilişkilerinde sürekli aracı olmayı severdi.

     Düşünün, bir kenti yönetmekle yükümlü bir vali, işi gücü bırakıp, ‘o işadamını yazma, bu işadamını yazma, ne gerekiyorsa yapsınlar’ diye gazetecileri arayabiliyordu.

     ‘Zonguldak niye bu halde’ diye sorarsanız nedeni kentin yanlış insanlar tarafından, yanlış yönetilmesindendir.

     Zonguldak’ın en büyük şanssızlığı buydu bence.

     Ama şimdi devir değişiyor gibi görünüyor.

     Artık kentin valisi mahallelerde halk toplantıları yapıyor.

     Belediyenin yıllardır yapamadığını, kentin valisi yapıyor ve kaçak yapılaşmayla mücadele ediyor.

     Kentin emniyet müdürü trafiğin baş belası olan hatalı park sorunuyla savaşıyor, kentin caddelerine refüj yerleştiriyor.

     Bu icraatlar beraberinde belediye yönetimini de harekete geçiriyor ve kaldırım işgallerine el attırıyor.

     İşte devlet böyle olmalı.

     Yasaların çiğnenmesine göz yummamalı.

     Kişisel egoları ve ilişkileriyle değil, toplumun ortak çıkarlarını baz alarak kente hizmet etmeli.

     Devletin yasa ve yönetmelikleri ketin her kesimine eşit ve adil bir şekilde uygulanmalı.

     Garibanın kaçak gecekondusu yıkılıyorsa, zenginin de kaçak villası yıkılabilmeli.

     Böyle olursa millet devletine güvenebilir.

     Güzel ve alışık olmadığımız icraatlar bugün yapılanlar.

     Umut ediyorum ki Zonguldak bürokrat meselesindeki şanssızlığını artık kırsın.

     Kentin kömürü gibi kaderi de kara olmasın.

     Kentin önü açılsın.

                                                                                                                                                                                   DOSTÇA KALIN….