Zonguldak bugün Valisi Ahmet Çınar’a veda etti.

Hüzün…

Gözyaşı…

Sevgi…

Saygı…

Vefa…

Ne ararsanız vardı bu veda töreninde.

Belki de ilk kez bir Valiyi halk uğurladı.

Gerçi bazıları manzaraya arkadan bakıp, önde ne olduğunu görememiş.

Sevgi ve saygı insan yüreğinde öylesine oluşan basit duygular değildir.

Emek ister…

Zaman ister…

Biz Zonguldak’ta 5 yıl valilik yapanları da gördük.

Az veya çok, bu şekilde uğurlanan bir Vali görmedik.

Kalabalığın azlığı veya çokluğu değildir ki önemli olan.

Önemli olan toplumun her kesiminden insanların orada olmasıydı.

Önemli olan şehit analarının, eşlerinin gözlerindeki yaştı.

Önemli olan engellilerin tekerlekli sandalye ile gelmesiydi o binanın önüne…

Ak Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi, İYİ Partilisi…

Zonguldak’ta böyle bir denge ne zaman kurulabildi ki?

Kim var Zonguldak’ta aynı anda iktidar ve ana muhalefet partisi dahil 4 partiden adaylık teklifi alan?

Devletin makamında oturmak kolay iştir.

Zor olan o makamlarda oturup halkta karşılık bulabilmektir.

Eski valilerimizden Sami Seçkin de güzel insandı.

Siyasete girdi.

Karşılık bulamadı halktan.

Yine eski valilerimizden Yavuz Erkmen de girdi siyasete, şu anda il başkanı…

Ahmet Çınar 16 ay kaldı bu kentte.

Siyasete girmeyi de düşünmüyor üstelik.

Bunu birçok kez dile de getirdi.

Aradaki farkı herkes gördü sanırım.

Belediye Başkanı Muharrem Akdemir yemekte yaptığı konuşmada, ‘Ahmet Çınar bize ders verdi’ dedi.

Bırakalım valiliği, siyaseti, makamı, bürokrasiyi…

Ahmet Çınar hepimize ders verdi.

İnsanlık dersi.

Son cümleleri neydi kentten ayrılırken;

“İyi insan olun. İyi bir insan olmak lazım. İyi insan olursak mutlu olabiliriz. İyi insan olursak özellikle yöneticiler, o zaman bu caddedekiler, köydekiler, mahalledekiler hiç bir beklentileri yoksa bile bu şehrin yöneticilerinin iyi kişiler olmasından dolayı oturdukları yerden huzur güven duyarlar…”

Umarım hepimiz üzerimize düşeni ayrı ayrı alırız.

Herkes kendine sormalı.

‘Ben iyi bir insan mıyım’ diye…

Ben sormalıyım, Ali Rıza Tığ da sormalı, Atilla Öksüz de…

Polat Abi de sormalı, Hamdi Uçar da, Ahmet Çolakoğlu da…

Ünal Demirtaş da sormalı, Deniz Yavuzyılmaz da…

Zeki Abi de sormalı, Hakkı Abi de…

Sadece 10 saniye başımızı iki elimizin arasına alıp bu soruyu soralım kendimize.

Kendimizi kandırmadan.

İnanın bu kentin dinamikleri bu sorunun cevabını kendilerine verdikleri an, kendilerini kandırmadıkları an, kendilerine karşı dürüst oldukları an bu kent düzelir.

Dedikodu biter…

Fitne fesat biter…

Düşmanlıklar biter…

Seyfi A dediği için Ali B demez, Atilla da C demez…

Basında seviye ile tanışır bu kent, siyasete kalite gelir, bürokrasi çeki düzen verir kendine…

GAZETECİ MİYİZ, AVUKAT MI?

Bir vali uğurlanıyor kentten.

Bir ilk yaşanıyor belki de.

Bir gazeteci kalabalıktan dem vururken, ‘Valiye anlamlı uğurlama’ derken, bir başka arkadaşımız kalabalığın azlığını dile getiriyor.

Bir gazeteci iktidar milletvekillerini eleştirirken, bir başka gazeteci sahip çıkıyor.

Ve bunu yaparken gerçeklik, haklılık ve objektiflik gibi değerleri yok sayabiliyoruz.

Kalite düşüyor.

Seviye düşüyor.

Amaç haber yapmaktan çıkıp, algı yaratmaya dönüşüyor.

Güven kaybediyoruz.

Anlam kaybediyoruz.

İKTİDAR’IN PAYI…

Ahmet Çınar merkeze alınınca, ben dahil bir çok gazeteci ve siyasetçi farklı yorumlar yaptı.

Ahmet Çınar yemekte yaptığı konuşmada iktidar kanadını akladı.

Ben yazdığım yazının hala arkasındayım.

Neden mi?

Ak Partili milletvekilleri ve il başkanı geçmiş zamanda açıklamalar yaptılar.

Büyük sözler çıktı ağızlarından.

‘Valimizden memnunuz’ dediler.

‘Biz bostan korkuluğu muyuz, bize sormadan kim alacak’ dediler.

Vali kararname ile merkeze alındı.

Şimdi buradan sonuç şudur;

Birincisi; Eğer milletvekilleri ve il başkanı kararnamede imzası olanlara Validen duydukları memnuniyeti dile getirdiler ise…

Örgüte ve milletvekillerine rağmen bu karar çıktı ise…

Ya il başkanı ve milletvekilleri kararnamede imzası olanlara Vali ile ilgili memnuniyetlerini dile getirmemişlerdir…

Eğer getirdiler ise o zaman da 3 milletvekili ve il başkanının topyekun Ankara’da hiçbir etkileri ve temsil kabiliyetleri yok demektir.

Olay bu kadar nettir.

Temenni ediyorum ki, Vali Ahmet Çınar ile ilgili memnuniyetlerini Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’nın karşısında dile getirmemişlerdir.

Bunu anlamak mümkün.

Dile getirdilerse ve buna rağmen Ahmet Çınar merkeze tayin edildiyse, o zaman vah Zonguldak’ın haline.

Bu demektir ki; Bizi temsil eden insanların Ankara’da hiç hükümleri, hiçbir etkileri ve yetkileri yok.

Öyle değil mi Polat Abi?

Şimdi deseniz ki, ‘bilmem ne bakanı ile görüştük, Zonguldak’a hizmet gelecek’ nasıl inanalım?

Ankara sizi dikkate almıyor ki.

3 milletvekili ve örgüt bir olup, bir Valiyi burada tutamadınız ki…

Zonguldak’ın iktidara mensup 3 milletvekili var ama lobisi yok ki…

Şimdi böyle yazıyoruz diye kızmayın bize.

DOSTÇA KALIN…