Siyasetçisi bir birine hep rakip olmuş bu kentin…

Birbirleriyle çekişirken, bürokratların insafına bıraktılar bu yorgun kenti.

O yüzden; Milli Eğitim’de Türkiye’nin en alt sıralarında yer alışımızı hiç kimse sormamış, sorgulamamış.

Saçını yıkamaktan, omzundaki kepekleri silkelemekten, kravatını düzeltmekten aciz bürokratlar yıllarca o kutsal makamlarda oturtuldu.

Kimi; el altından Milli Emlak’ın arazilerini peşkeş çekti.

Kimi; Devlet müteahhitlerine göz yumduğu kadar servet yaptı.

Eee bürokrat da haklı kendince…

Siyasetçisi kendi insanına iş imkanı sunarken ahırdaki ineğini sattırmış.

“Partiye bağış” demiş almış ahırdaki servetini köylünün…

“Prosedür böyle” demiş, kolundaki bileziği bozdurmuş…

“İş istiyorsan git kredi çek” demiş borçlandırmış garibanı…

Mazlumun, mağdurun parasıyla siyaset yapmış, ticaretini geliştirmiş bizim politik acılarımız…

Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkmış tartışması gibi…

Siyasetçilerimiz mi bozdu bürokratları, yoksa bürokratlarımız mı siyasetçilerimizi Zonguldak halkına düşman, rüşvete esir yaptı bilmiyoruz.

Ama Zonguldak’ta bir elin parmakları kadar değil dürüst, çalışkan bürokrat…

O yüzden sorun çıkıyor sürekli…

“Şaibe olmasa, kura da olmazdı” demiş gazeteci arkadaşımız Seyfi Boyraz…

Sözün bittiği yer…

Hadi düzelt düzebilirsen Vali Ahmet Çınar…

Siyasetçisi böyle, bürokratları öyle bu kentin!

Dürüst, çalışkan bürokratla kan uyuşmazlığı çıkıyor bu yüzden…

Şimdi siz “kura” dediniz ya…

Torpilin, rüşvetin önü kesildi Sayın Valim…

İnekler ahırda, bilezikler kolunda kaldı mazlumun…

Rahatsız olur mazlumun sırtından rüşvet alan siyaset…

Yani sizden rahatsız olurlar…

Doğu’nun teröristi belli, vatan haini belli…

Mert’i mert, namerdi namert…

Burada sis kalkmıyor, pusu bitmiyor!

Kimin kime kalaşnikof verdiği belli olmuyor, peşmerge ile koruyucunun belli olmadığı bir şehir Zonguldak!

Pimi başkası çekiyor, bombayı başkası patlatıyor burada…

Suç ortaklığı bitmiyor bu kentte…

Eskilere hırsız, rüşvetçi diyorlardı!

Yeni dönem siyasetçiler geçmişteki alışkanlıklarını sürdürürse, o hırsız ve rüşvetçi dediklerini çok arar Zonguldak…

Ve yeni bir savaş başlar Zonguldak’ta!

Savaş baltaları çıkar ortaya!

Onlarca hırsız, yüzlerce rüşvetçimiz mi oldu?

Zaman gösterecek…

Tarihe not düşmek için söylüyorum…

Kimin kimi yiyeceğine; Dürüst bürokratları aldırmaya çalışan kurnaz politik sancılarımız karar verecek!

Namertlere karşı bizde hazırlığımızı yaptık.

Herkesin elinde bir namlu, biriktirdiği mermi var!

Herkesin kuyruğu bir birine bağlı!

Ya kendi siyasi yaşamlarına son verecekler, ya da Zonguldak’a hizmet ederek huzur getirecekler…

Yani; ya uçacağız hep birlikte, yada batacağız küçük hesaplarda!

Umalım ki, kimse savaş baltalarını çıkarmak zorunda kalmasın.

*** .  ***

O hokkabazlar bizdendir…
Ne sihir, ne keramet, budur marifet deyip
Sandıktan çıkıveren hokkabazlar bizdedir.
Kendisi afiyetle, üç öğün salkım yeyip
Aleme telkin veren binamazlar bizdedir.

En kokmuş yiyecekle en hileli yağ satan,
Ana sütüne bile maharetle su katan,
Gözle kaş arasında millete kazık atan,
En usta düzenbazlar, sihirbazlar bizdedir.

Bir sofra olmuş vatan, önüne gelen yiyor,
Sonu neye varacak, bunu kimse bilmiyor,
Herkes birbirine afiyet olsun diyor,
İnce yağlar, pohpohlar, bol piyazlar bizdedir.

Hicvedecek ne kadar adam varmış a dostlar,
Meğer ne bitmez hazineymiş bu diyar,
Çok şükür taşlamanın bizde kırk türlüsü var,
Güm güm öten davullar, ince sazlar bizdedir.

(Ümit Yaşar Oğuzcan)