Seçimin neredeyse sonuna geldik.
Partiler bir yandan, adaylar öbür yandan tüm gayreti ile çalışıyor.
Artık seçmene son dokunuşlar bunlar.
Seçim iki ayrı alanda yaşanıyor aslında.
Birincisi yerel ve bölgesel siyaset.
İkincisi ise ulusal siyaset.
Bir yanda politika adaylar üzerinden yürütülürken, öbür yanda liderler, yani cumhurbaşkanı adayları üzerinden yürütülüyor.
Liderler ulusal projeleriyle vitrine çıkarken, milletvekili adayları da yerel meseleleri gündemde tutmaya çalışıyor.
İşte seçmen bu iki siyasi propaganda çerçevesinde iradesine yön vermeye çalışıyor.
Tabi bir de fanatik bir seçmen gurubu var.
Bu gurup projeye, vaade filan bakmıyor.
Takım tutar gibi, doğru da olsa, yanlış da olsa vuruyor mührü tuttuğu partiye ve lidere.
Bu seçimler başka.
Bu seçim süreci de çok başka.
Ülkenin içinde bulunduğu durumu çok iyi analiz etmek, seçmen olarak parti politikalarını ve adayların söylemlerini ince eleyip sık dokumak lazım.
Ülke ekonomisi, terörle mücadele, bölge üzerinde oynanan emperyalist oyunlar ve emperyalist güçlerin Türkiye için hazırladıkları savaş ve iç savaş senaryoları…
Amerikan emperyalizmi, ‘Arap Baharı’ kandırmacısıyla tankıyla, topuyla, füzesiyle, uçağıyla gelmiş yüzlerce kilometre sınırımıza çöreklenmiş.
Her zaman olduğu gibi emperyalizm terörden beslenirken, terör de emperyalizmin hizmetinde, Türkiye’ye diz çöktürmenin ince hesaplarını yapıyor.
Ama şöyle de tarihsel bir gerçek var.
Dünyada emperyalizmin demokrasi ve insan hakları götürdüğü bir ülke gösteremezsiniz.
Tıpkı IMF’nin düzelttiği bir ülke gösteremeyeceğiniz gibi…
ABD’de demokrasi, insan hakları var mıdır?
Evet, Ortadoğu ülkelerine oranla vardır.
Emperyalist devletler kendi demokrasileri ile kendi insan hakları ve yaşam standartları ile övünürler.
Ama bunların gerçek yüzünü görmek için Hiroşima’ya bakmak lazım.
Afganistan’a bakmak lazım.
Afrika ülkelerine bakmak lazım.
Çok uzağa gitmeyelim…
Irak’a bakmak lazım… 
Irak’ta demokrasi ve insan haklarından bahsedebilir miyiz?
Libya’ya bakın, Mısır’a bakın, Filistin’e bakın…
Göreceğiniz tek şey emperyalizm denen illetin yarattığı iç savaşları ve bu savaşların neden olduğu insanlık dramlarını görürsünüz.
Bugün Türkiye de tıpkı Libya gibi, Mısır gibi, Suriye gibi emperyalizmin kuşatması ile karşı karşıyadır.
Türkiye’de yaratılmak istenen şey, mezhep ve milliyetçilik üzerinden iç savaştır.
İşte Türkiye böyle bir süreçte sandık başına gidiyor.
Süreci iyi tahlil etmek ve değerlendirmek lazım.
Mesele, bir futbol takımının şampiyon olması veya küme düşmesi değil.
Mesele, memleket meselesi.
Ve mesele, memleket meselesi olduğunda bazı tabuları yıkmak lazım.

İyi düşünüp, doğru karar vermek lazım.
 

DOSTÇA KALIN…