23 Yaşındaki genç Mimar Oğuzhan Bayrak:

Vali Ahmet Çınar kesinlikle bir devrim yaptı…

İşgallerle birlikte alışkanlıklar yıkıldı, halkın hakkını halka teslim edildi…

Zonguldak’ın en genç Mimarlarından biri olan 23 yaşındaki Oğuzhan Bayrak, İstanbul’da çalışmak yerine memleketine gelerek ilk konut projesine start verdi.

Üniversite bitirme projesi olarak yıllardır yapılmayan Zonguldak Lavuar Alanı’na kafa yorarak bir proje çizdi. Okulunu onur derecesi ile bitiren Oğuzhan Bayrak, Zonguldak Valisi Ahmet Çınar’ın sahillerdeki işgal yapılarını yıkarak kent adına bir devrim gerçekleştirdiğini söyledi.

Seni biraz tanıyabilir miyiz?

Oğuzhan BAYRAK: 1995, Zonguldak doğumluyum. İlk ve Orta okulu Fener İlköğretim Okulunda okudum. Erdemir Anadolu Lisesini kazandım. Orta okuldayken, hayalimde her zaman iç mimar olmak vardı. Liseye geçtikten sonra araştırmaya başladım. Araştırdıkça Mimar olarak tüm hayallerimi gerçekleştirebileceğimin farkında vardım. Çok çalıştım, Allah’da yardım etti. 2013 yılında Samsun Mimarlık Fakültesini kazandım. 4 Yıl içinde de üniversite eğitimimi bitirdim.

Zonguldak çocuğu genelde bir daha geri dönmemek için okur. İmkanların olmasına rağmen neden Zonguldak’a dönüp burada ofis açtın?

Oğuzhan BAYRAK: Okulumu bitirmeye yakın planlar yapıyordum. Mimarlık hayalimi iş hayatıma taşımak istiyordum. Fakat Mimarlık aynı zamanda tecrübe istiyordu. Tecrübe kazanmak için Zonguldak’da baştan sona bir şantiyenin başında olmak mı daha faydalı yoksa İstanbul’da proje çizen mimar ve teknikerlerden biri mi diye düşündüm. Zonguldak’ta inşaat yapma fikri ortaya atıldı. Zonguldak’a gelme kararı aldım ve burada bir şantiye de belki iki sene de biter ama orada 5 senede kazanacağım tecrübeyi burada bir iki senede kazanabileceğimi düşündüm ki sadece işin proje çizme aşaması değil şantiye kısmında çok büyük tecrübe kazanacaktım. Bize okulda proje çizmeyi yeterince öğretiyordular. Ama şantiye de ustalarla nasıl iletişim sağlarsın, çizilen bir yapıyı nasıl imal ettirsin o kısmı öğretmiyorlar tabi ki. 2017 yılının son aylarında ofisimi hazırlamaya başladım, çalışır vaziyete getirdim. Aslında ofisin bulunduğu konum da başlı başına bir mimarlık çalışması gerektiriyordu. Eski mobilya atölye burası. Dışı saç, içinde ki profiller eskiydi, atıl vaziyetteydi. Öncelikle burayı planlamaya başladım, odalarını ayırdık. Burayı inşaat ve mimarlık ofisi haline getirdim. Alt kat inşaatımızın satış ofisi olacak, üst katlarda da şahsi çalışma ofisleri olacak. İlk laminant ve kapının pazarlığını burada yaptık. Ustalarla buranın imalatında haşır neşir olduk. Sonucunda güzel bir ofis ortamını hayata geçirmiş olduk.

Başladığın projeyi anlatır mısın?

Oğuzhan BAYRAK: Bu konuda da şanslıydım. Çünkü, ofisim ile konut projem karşı karşıya. O yüzden projeyi denetlemek benim adıma çok kolaylaşacak. Bu projeye başladığımda anladım ki bir inşaatın çalışma süreci okuldakinden çok farklı tabi ki. Okulda hızlı çizimler yapmamıza rağmen, bir projeyi tamamlamak iki üç ay sürüyordu, burada 6 aya yakın projeyi hazırlama dönemim oldu. Herhâlde bu tecrübe ile alakalı bir şey çünkü, okul proje çizmeyi öğretiyor ama herşeyiyle öğretmiyor. Burada 10 taneye yakın yönetmenlik var. Bir proje çizerken bu yönetmeliklere harfiyen uymak durumundasınız. Yönetmeliklerin tamamına hakim olmak da ciddi bir tecrübe istiyor.

Başlayacağım proje Kozlu merkezde. Son dönemlerde insanları kutu gibi evlere hapseden projeler oluşturuluyor. Biz 1+1’den ziyade 2+1 ve 3+1 aile konsepti ile projemizi meydana getireceğiz. 2+1’lerimizde alternatif olarak Amerikan mutfaklı konsept dairelerimizde olacak. Burada da: Kozlu kaymakamlık binası var, belediye var, esnaflar var, TTK da çalışanlar var ama aileye hitap edecek daire sayısı çok az diye düşündük. Kozlu merkez genellikle 1+1 projeler üzerinden öğrenci ve yatırımcı odaklı projelere yöneliyor. Biz burada Kozlu’nun ihtiyacını karşılamayı hedefliyoruz. Projemizi de en kısa sürede tamamlamak istiyoruz. Bunun için kendimize koyduğumuz hedef; 1 Yıl.

Zonguldak lavvuar Alanı’na proje çizmek nereden aklına geldi?

Oğuzhan BAYRAK: Mimarlık Fakültesi’nde bitirme projesi olarak bizim 3 şehirden birinde(Samsun, Amasya, Sinop) proje çizmemiz istendi. Dekanımla konuştum, yaşadığım, büyüdüğüm topraklarda bir proje yapmak istediğimi söyledim. Aslında çocukluk hayalimde Lavvuar Alanı’na proje çizmek vardı. Buna da vesile oldukları için dekanıma ve bütün hocalarıma teşekkür ederim.

Diğer taraftan okurken öğreniyorduk, Zonguldak, Endüstri Miraslarının kent ile bütünleştiği ender kentlerin başında geliyor. Tüm Mimarlık camiası Zonguldak’ı bu özelliğiyle bilir. Yaşadığım şehre öğrendiklerimden sonra başka bir gözden bakmaya başladım.

O projeyi anlatayım biraz. Projemiz kültür ve gençlik merkezi. Daha çok gençlerin ve aktif insanları birleştiren bir proje. İçerisinde sinema salonları, opera binası, müze, yeme içme birimleri, kafeteryalar, atölyeler, atölyelerin içeriği değişiyor, yerel yetenekleri orada genç nesillere aktarabileceğimiz, kadınların daha çok aktif hale gelecek atölyeler olabiliyor. Bu tarz projeydi. Arazimizin sınırı Lavvuar alanın tamamını kapsıyordu, şuanda mevcutta olan dolmuşların olduğu yerde dahil, tamamı orasıydı. Projeyi tasarlarken önceliğim 3 kuleyi simgeleştirip, Zonguldak’ın en büyük eksiği olduğunu düşündüğüm kent meydanını bu 3 kulenin etrafında planlamak oldu. Okul projesi olduğu için bazı sınırlamamız da vardı. Serbest bir proje yapmış olsaydım kesinlikle Fevkani Köprüsü’nün altında bulunan dükkanları da bu projeye dahil eder, o bölgeyi Zonguldak’ın kalbi yapardım.

Şehir, Fevkani Köprüsü’nün yıkılması konusunda ikiye bölündü. Kimi, 1950 Alman yapımı olduğu gerekçesi ile korunup kalmasını istiyor, kimileri şehri ahtapot gibi sardığını düşünüyor. Sence?

Oğuzhan BAYRAK: Fevkani köprüsü zamanın iyi teknolojisi ile yapılmış kaliteli bir köprü. Ancak, eskidi, artık tehlike arzediyor ve gerçekten şehri kapatıyor. Yol bağlantıları hala kentin içinden geçen bir şehir Zonguldak. Türkiye’nin şehirlerinin yüzde 80’inde böyle bir şey yok.

Şehirler arası yollar merkezin dışından bağlı ama biz de otobüste çarşıya giriyor, kamyon da çarşı içine giriyor. Çarşı da işi olanda çarşıya iniyor, okula gidecekler de çarşıya giriyor. Hepsi orada çakışıyor. Bence Fevkani köprüsü kalkmalı ama kalkması da şu an için mümkün değil, kaldırmak için öncelikle ulaşımı planlamak ve şehirler arası yollar ile şehiriçi yol bağlantılarını birbirinden ayırmak gerekiyor.

Biliyorsun sahillerdeki işgal yapılar Valilik eliyle yıkıldı. Yeni sahil projelerini genç bir Mimar olarak nasıl buldun?

Oğuzhan BAYRAK:  Zonguldak Valisi Sayın Ahmet Çınar ve ekibinin projelerini yakından takip ediyorum. Çocuktum ama, bende birkaç dönem Vali gördüm. Bu şehirde hiçbir şey değişmedi. Vali Ahmet Çınar, Zonguldak için büyük bir şans. Bu tarz projelerin de ilk defa yapılması için somut adımlar atıldığını görüyoruz. Çoğunun da yapım aşamasına gelmesi çok değerli Zonguldak için. Sahil projesi de Zonguldak’ın önceliği olması gereken bir proje. Aslında sahiller halkındır, halkın nefes alacağı yerlerdir. Zonguldak’ta durum tersiydi. Bu projeler ile sahiller asıl sahiplerine veriliyor. Projeden ziyade bu olgu çok değerli aslında. Belediyelerin şimdiye kadar yapması gerekeni, teslim etmesi gereken bir hakkı, bir Vali alıyor ve halkına veriyor. Aslına bakarsanız kimin yaptığından çok yapılıyor oluşu çok daha önemli. Zonguldak için bu projenin çok kilit bir proje olduğunu düşünüyorum

Vali Ahmet Çınar kesinlikle bir devrim yaptı. İşgalleri kaldırmak, hakkı halka teslim etmenin dışında artık herkes ayağını denk alıyor bence… Eskiden şöyleydi, bu yeri çevirir, sonra kısmen yasal hale getiririm deniliyordu. Sayın Vali bunun önünü kesti. Sadece Vali’de de değil, Sayın Emniyet Müdürümüz Ahmet Metin Turanlı’nın da emeklerini yok saymamak lazım. Her ikisini de yakından takip ediyoruz. “Hadi çocuklar, tutun şunun ucunu, buradan kaldıralım” demek, Devletin sıcak yüzüyle bu işleri yapmak her yöneticinin yapacağı bir şey değildi. İşgal alışkanlığını kaldırırken, kalite anlayışını getirdiler. Zonguldak için bir milattır bu. Artık daha kaliteli işler çıkarmak zorunda bu şehir.

Şehrin kent kimliğine kavuşması için yıllardır tartışıyoruz Liman kaldırılmalı/taşınmalı diyoruz…

Oğuzhan BAYRAK:  Limanı’na dere akan tek yer yanılmıyorsam Zonguldak’tır. Dere geliyorsa Liman da doluyordur teknik olarak. Başlangıçta bir hata yapılmış demek ki. Bizim limanımız bana sorsanız eğer, bir kısmı doldurulup yeşil alan olarak kullanılmalı, bir kısmının ise düzenlenip marina haline getirilmesi lazım. Zonguldak’ın merkezinde çok fazla düzlük alınımız yok, o düzlük alanı sağlanması için de yapılaşmanın çok olduğu bölgelerde uygulandığı gibi denizin kısmi olarak doldurulması düşünülebilir.

Ne yazık ki, Cumhuriyet döneminden beri kabul edilmiş bazı dinamikler var. Bu dediğimiz dinamiklere de çok alışılmış. Tuhaf bir alışkanlık var şehirde. Ne değerlerimizi koruyabiliyoruz, ne de ileriye bakabiliyoruz. Bu alışkanlıklar bazen TTK, bazen Fevkani Köprüsü, bazen de Liman oluyor. Üreten çok az kişi var. Hiç kimse yenilikçi yaklaşmıyor herkes ne kazanabilirim diye düşünüyor. Dolayısıyla şehir geri kalıyor.

Zonguldak’ın bu alışkanlıkları artık yıkması gerekiyor. Vali Ahmet Çınar buna ön ayak oldu. Bununla birlikte insanların biraz gözü açıldı, kendilerini yenileyebileceklerinin farkına vardılar.  Benimde Zonguldak’a gelip Zonguldak adına yada benim adıma bir şeyler üretme fikirlerim bu yüzden. İnşaat konusunda, yapılar konusunda, değer konusunda ve sosyallik anlamında Zonguldak hala daha emekleyen bir şehir. Biz Samsun İlinin geçmişi gibiyiz. Samsun ile Zonguldak birçok özellik açısından benziyor. Ancak Samsun bu alışkanlık duvarını çoktan aştı. Bizim de Samsun’u rol model alıp bu tekdüze düzenden sıyrılmamız ve Zonguldak’ı yaşanılabilir bir şehir haline getirmemiz gerekiyor.

Editör: TE Bilisim