Benim için ilk başladığım işlerde ilk yazıyı kaleme almak hep zor olmuştur.

Yıllarca gerek ulusal gerek ise yerel basın olsun Ereğli’de görev yaptım. Gazeteciliğe yaklaşık 3 yıl ara verip, memleketim olan Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine bağlı olan baba yurdunda tarım ve çiftçilikle uğraştıktan sonra yine Zonguldak’a döndüm.

Elbette insanın kendi doğduğu memleketi, dede-baba yurdu bir başka anlam taşıyor olsa da Zonguldak’ta geçen 20 yıl bu kenti de en az doğduğum kent kadar anlamlı kılıyor.

Ben Göksun’da doğdum, Büyük Madenci Yürüyüşü ile Zonguldak’ı tanıdım. 1995 yılında Alaplı’da evlendim. Kızım Zonguldak SSK Hastanesi’nde dünyaya gözlerini açtı. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Ereğli’de okudu, yüksek öğrenimini de Zonguldak’ta sürdürüyor.

Yani sizin anlayacağınız annem, babam ve tüm akrabalarım Göksun’da olsa da çeyrek asırlık dostlarım da düşmanlarım da sevenlerim de sevmeyenlerim de Zonguldak’ta.

İşte bunun için yine Zonguldak’tayım.

Zonguldak’ta yeniden mesleğe dönmüş olmak gerçekten heyecan verici.

Aslında bu meslek bana büyük artılar kazandırdığı gibi büyük bedeller de ödetti.

Zonguldak’ta gazeteci olup da bedel ödemeyen çok az meslektaşımız vardır.

Çünkü Zonguldak’ta gazeteci-siyasetçi, gazeteci-işadamı, gazeteci-bürokrat ilişkisi pamuk ipliğine bağlıdır.

Ve ne yazık ki Zonguldak gazetecileri arasındaki rekabet, rekabetten çok düşmanlık, kin ve ret seviyesine kadar çıkmıştır.

Kendimi ayrı tutmuyorum bu durumdan. Benim de meslek hayatım boyunca karşı karşıya geldiğim, bazen üzdüğüm, bazen kırdığım ve bazen haksızlık ettiğimi dahi düşündüğüm meslektaşlarım olmuştur.

Eğer bugün Zonguldak sosyal, ekonomik, kültürel ve sportif anlamda hak ettiği yerde değilse, bunda siyasetçilerimizin, bürokratlarımızın, yerel yöneticilerimizin yanı sıra biz gazetecilerin de büyük payı vardır.

Gazeteler yayın çizgilerini kentin ortak çıkarları doğrultusunda değil de kendi kişisel çıkarları doğrultusunda belirliyorsa, o kentte sorun eksik olmaz. Bu durumda gazete ve gazeteci kentinin değil, kendinin gazetecisi olur.

Bu durumda siyasetçi ve bürokratların başarı ve başarısızlığı da kente kazandırdığı hizmete göre değil, gazete ve gazeteciye kazandırdıklarıyla eş orantılı olur.

İşte tüm bunlardan dolayı Zonguldak’ta vali olmak, belediye başkanı olmak, emniyet müdürü olmak ve gazeteci olmak zordur.

Ben bu memlekette meslek hayatım boyunca çok haberler yazıp, yazdığım bu haberlerden çok dersler çıkardım. Emniyet müdürünün yanlışını yazdım 170 abonemin 120’den fazlasını kaybettim. Ereğli’de FETÖ’cüleri 7 yıl önce yazdım gazete reklamlarım iptal edildi. Belediye başkanının yanlışlarını yazdım o zaman evli olduğum eşim sürüldü. Dönemin Valisi İsmet Metin’in Gelişim AŞ ile ilgili icraatlarını kaleme aldım işyerimin, evimin önüne sivil ekipler konuldu. Devletin polisleri kapı kapı gezip gazete aboneliklerimi iptal ettirdiler.

Yani Zonguldak zor bir kent.Ben de bunu bedeller ödeyerek tecrübe etmiş bir gazeteci olarak, yeniden Zonguldak’tayım ve yeniden bu mesleğin içindeyim. Biliyorum yine kolay olmayacak. Bakalım neler bekliyor bizi.

Ne diyelim, hayırlısı olsun.