Kongre takvimi çerçevesinde, CHP merkez ilçe delege seçimleri mavi listenin zaferiyle sonlandı.
On Temmuz, Karaelmas ve Bahçelievler mahallelerinde kurulan sandıklarda bir takım taşkınlıklar, gerginlikler ve küçük çaplı arbedeler yaşandı.
Belki cam-çerçeve kırılmadı ama gönüller kırıldı.
Kendini bilmez, kraldan çok kralcı olan 3-5 kendini bilmez sandık başında hem gazetecilere saldırıp, hakareti edip hem de CHP delege seçimlerinde demokrasi kavramını adeta linç etti.
On Temmuz Mahallesi'ndeki seçimlere CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural müdahale etmeseydi, çok daha çirkin olaylar yasanabilirdi.
Sandık başını gasp eden Harun Yücel önce görevimi yaptığım şahsımın üzerine yürüyüp hakaretler savurdu. Araya polis memurları ve partililer girmese sanırım 'dayak yiyen' gazeteci diye kendimizi haber yapmak zorunda kalacaktık.
Harun Yücel'in şahsıma yaptığı saldırı ve hakareti içeren görüntüler de elimde mevcut.
Ardından aynı Harun Yücel, bu sefer de annesi, babasıve amcasıyla sandık başına gelen Olcay Can'a saldırıp, hakaretlerde bulundu.
Ama burada asıl mesele Harun Yücel veya delege yarışına katılan, herhangi bir listeye taraf olan partililer değil.
Günlerce yazdığımız, ortaya attığımız iddiaların ne kadar gerçek olduğuyla yüzleştik bu seçimlerde.
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem'in, belediyenin imkanlarını ve makamın gücünü kullanması delege seçimlerinin sonucuna doğrudan etki etti.
Çocuklarını işe aldırma umuduyla delege seçimlerine giren parti üyeleri, işini kaybetme korkusu yaşayan partili belediye çalışanları ve akrabaları seçimin sonucunu belirledi.
Anlatmak istediğimiz şey tam da buydu.
Bu nedenle Başkan Tahsin Erdem'i günlerdir eleştiriyorduk.
Eleştirmekte ne kadar haklı olduğumuz da yaşanan olaylardan sonra tescillendi diyebilirim.
CHP'li kurmayları en çok kullandığı kelimedir demokrasi.
Açık oy kullandırılan delege seçimlerini gördük.
Zonguldak Belediyesi'nın CHP'nin iç siyasetine nasıl alet edildiğini gördük.
İnsanların umutlarının nasıl şahsi siyasi hırslar için seçim malzemesi yapıldığına şahitlik ettik.
Demokrasi böyle birşey değil arkadaşlar.
Ne garip değil mi, CHP'nin demokrasi anlayışını sorgular hale geldik.
Daha doğrusu Tahsin Erdem ve arkadaşları, bu ülkeye demokrasiyi getiren, cumhuriyeti kuran, Atatürk'ün partisi CHP'yi sorgulatır hale getirdiler maalesef.
Peki ne için?
Zonguldak’ta ilçe ve il başkanlığını almak için...
Bir de çocuklarını ve yakınlarını işe aldırmak için hür iradelerini kendi çıkarları için kullanan CHP'liler var.
İktidar için değil...
Altıok için değil...
Cumhuriyet için değil...
Atatürk'ün devrimlerini korumak için değil...
Tam bağımsız Türkiye için hiç değil.
Sözüm ona devrimciler...
Sözüm ona demokratlar...
Sözüm ona ilericiler...
Sözüm ona halkçılar...
Kusura bakmayın ama hiçbiri değilsiniz.
Bencilsiniz...
Çıkarırsınız...
Torpilcisiniz...
Dürüst değilsiniz...
Oğlunu, kızını, yeğenini torpille işe alanlar ve aldıranlar!..
Bundan sonra solculuktan, devrimcilikten, demokratlıktan, Atatürkçülükten, halkçılıktan, sosyal belediyecilikten söz etmeyin.
Artık sizin ne olduğunuzu, neci olduğunuzu tüm Zonguldak gördü.
Bu yaptıklarınızdan sonra çıkıp Ak Parti'yi, Ak Partilileri yolsuzlukla, torpilli işe alımlarla nasıl eleştirmeyi düşünüyorsunuz?
Bu kafayla mı CHP'yi iktidara taşıyacaksınız?
Son köşe yazımda da altını çizmistim.
"Delege seçimlerini kim kazanırsa kazansın, kaybeden CHP ve Tahsin Erdem olacaktır" diye.
Belki şu an Tahsin Erdem ve ekibi kazanmış gibi görünüyor olabilir.
Ama zaman benim ne kadar haklı olduğumu gösterecek.
Şimdi yakın zamanda iş sözü verilenler sahneye çıkacak.
İmar isteyenler, kat isteyenler, ticari alan bekleyenler çıkacak sahneye.
Baskı yapacaklar.
Abluka altına alacaklar.
Tehdit edecekler.
Telefon görüşmelerinin kayıtları çıkacak ortaya.
Şantaj yapacaklar.
Daha neler neler...
Ve biz gazeteciler yakından takip edeceğiz bu süreci.
Her işe alınan kişinin seceresine bakacağız.
Her verilen imarın parti bağlantısını arastıracağız.
İş için, imar için söz verilen isimler belli.
Verilen sözler kayıt altında.
Bekleyip göreceğiz.
Zaman her şeyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne serecek.
Ve hepimiz buna şahit olacağız...