BU ŞEHİR YANIK KOKAR… Herkes Zonguldak’ı kömürüyle, sanayisiyle, madenleriyle ve maden işçisiyle anar. Ortasından geçen kömür yüklü kara trenler, şehrin hafızasıdır. O yüzden kömür kokan şehir derler. Kömürün her yerde izlerini görmek, karasını, isini ve kokusunu hissetmek mümkündür. Herkes bu kokuyu kömür kokusu sanır aslında Zonguldak hüzün kokar. Şairler, yazarlar ve sanatçılar bu şehirden ilham almış, bu şehri şiirlerinde ve yazılarında kaleme almışlardır. Orhan Veli’den Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya, İsmail Habib Sevük’den Ataol Behramoğlu’na, Behçet Necatigil’den Oktay Rıfat’a, Ceyhun Atıf Kansu'dan Sennur Sezer'e, Melih Cevdet Anday'dan İlhan Berk'e, Sabahattin Ali’den Mehmet Başaran’a Hasan Hüseyin Korkmazgil’den Muhittin Alaca’ya, Murathan Mungan’dan Mehmet Şeyda’ya, Cem Karaca’dan Sunay Akın’a, Bülent Habora’dan İrfan Yalçın’a ve daha bir çok birçok ünlü yazar ve şairin Zonguldak'la ilgili yazısını veya şiirini bulmak mümkündür. Bu topraklardan da, Rüştü Onur, Kemal Uluser ve Muzaffer Tayip Uslu gibi değerli şairler çıkmıştır elbet. Hamit Kalyoncu, Yelda Karataş, Çınar Göle, Gülden Işık, Ramazan Kocapınar ve ismini yazamadığımız daha birçok şair de yaşamaktadır. Şüphesiz hepsi birbirinden değerli, bu insanların şehrimize ve Türk edebiyatına katkıları tartışılamaz, hepsi ayrı bir renk ve ayrı bir mozaiktir. Artık gelmiyorlar? Neden, yurt gezilerinde ulusal şairlere uğrak olmuyor Zonguldak? Neden ilham olmuyor mısralarına? Siyah akan Zonguldak deresini, soluk benizli insanlarını, kömür karası yüzlerini neden görmeye gelmiyorlar? Balkaya’yı, Kapuz’u, çiçekli bahçeleri neden gezmiyorlar? Kara bir somun gibi yediğimiz şehri görmeye neden gelmiyorlar? Bir düdük sesiyle ayağa kalkan, bir düdük sesiyle susan şehre neden uğramıyorlar? Neden ilham olmuyor şiirlerine? Neden mi? Artık defnelikler kokmuyor Kömür kokusu yayılmıyor Çiçekli bahçeler solmuş Kömür karası, yüz karası olmuş Karadeniz solmuş Ocaklar göçmüş, insanlar çökmüş İnsanlar göçmüş Çınar ağaçlı yollar bozulmuş Gökyüzü kararmış Kumsallar tükenmiş Umutlar tükenmiş Kömür kokan şehir şiirlerde kalmış Kömür kokusunun yerini yanık kokusu sarmış Yanık kokan şehrin yanık insanları Yüksel Yıldırım BU ŞİİR KÖMÜR KOKAR... bu şiir kömür kokar kapkara buram buram kömürdür dağlar nehirler göller tren yolları bir yarım asrın ipe dönmüş insanları kederleri ümitleri buruk boyunlar ile bu şiirden geçerler bu şiirde dağlar sıra sıradır kırmızı kayaların sırtında kertenkeleler dolaşır ağaçlar bir karıştır yaprakların üzerinde tavşanlar oynaşır toprak rüya görmez toprağın altı paramparçadır kimi tertemiz gökyüzünü kimi masmavi denizi kimi anasının san yüzünü kimi karısının iki korkunç gözünü içine yerleştirip çıkmıştır kursaklarında bir parça kara somunla iki minare boyu toprağın altında hepsinin rüyaları başka başkadır öyle insanlar gördüm ki ölüm peşlerine düşmeğe korkardı kılları uzamış hayvanların yanısıra ya kuyulara iniyorlar ya kuyulardan çıkıyorlardı kazmaları kürekleri lâmbalariyle ya insanlar gibi toprağın üstünde ya köstebekler gibi toprağın altındaydılar bir düdük sesinde bütün şehir ayaktaydı dağlara tepelere doğru bir ayaklanmadır başlıyordu ikinci düdüğe kadar bütün şehirde tıs yoktu uyudum uyandım hep aynı seslerdi anladım insanlar bir vardiya giriyorlar bir vardiya çıkıyorlardı anladım en kısa ömür insan oğlunundu sonra kurtlar böcekler ve tarla farelerinindi bu şiir kömür kokar bu şiirde ölüm iki kaş arasıdır bu şiirde insanlar birbirinin nefesiyle yaşarlar birbirlerinin soluğuna kulak verip çalışırlar bu şiirde insanlar vatan dışı dünya dışıdır İlhan Berk Zonguldak Nostalji