Siyaset

Caddenin bıçkın delikanlılarının parti işlerine müdahil olmasına müsaade edilmezdi!

CHP Zonguldak İl Başkanlığı’nın 39’cu Olağan Genel Kurulu’nun ardından bazı partililer yaşanan kırgınlık ve kaosa yönelik eleştirilerini sürdürüyor.

CHP Zonguldak eski yöneticilerinden Ahmet Özger, sosyal medya hesabında yaptığı eleştirisinde CHP’nin sokağa hakim isimlere teslim edilmesine tepki gösterdi.

İşte Ahmet Özger’in o yorumu;

Zonguldak'ta CHP seçim süreci tamamlandı...

Kim kazandı, kim kaybetti onu zaman gösterecek...

Ancak, şu anki zamanın ruhu bizlere bir şeyler söylemeye çalışıyor bağıra bağıra...

Bizse duymamakta ısrar ediyoruz hep birlikte...

Diyor ki:

Partinin ne yapacağını bilemez, yönünü kaybettiği, bir kaosun ortasına düştüğü bir anda;

siyasetin iyice kirlenip, leş gibi kokmaya başladığı bir ortamda,

savrulurken bu fırtınaların önünde şaşkın ördek gibi insanlar;

bir garip tesadüfler zinciri sonucunda, Özgür Özel gibi bir yiğit çıkıverdi karşınıza...

Genel Başkan oldu sahipsiz kalmış baba ocağınıza...

Önceleri bocalasa da biraz,,,

çok çabuk farketti tehlikenin boyutunu...

Öyle bir inandırdı ki toplumu çok kısa bir zamanda,,;

"yaptıkları, yapacaklarının garantisidir bu yiğidin" dedirtti;

çaresizlikten tutunacak bir dalı kalmayan vatandaşa...

Böbürlenmedi hiç...

Büyüdükçe alçak gönüllü kalmayı bildi...

Üstelik çok çalışkan zeki ve kararlı...

"Sahip çıkın" bu adama...

*

Özgür Özel sadece tek bir şey söyledi üstüne basa basa:

Mevki, makam gibi bir derdim yok...

Eğer bir gün iktidar yapabilirsem Partimi,

Atamın huzuruna çıkıp, Anıtkabir özel defterine şu cümleleri yazabilirsem:

"Atam, bunca yıl aradan sonra Partimi iktidar yapmayı başardım, gururluyum, huzurluyum, ölsem de gam değil artık..." diyebilirsem...

En büyük mevkiye ulaşmış sayarım kendimi...

*

Bizler ne yaptık peki?

Hiç anlamadık ne dediğini...

Anlamadığımız yetmezmiş gibi,,

bu yiğidin verdiği büyük mücadeleye ihanet ettik...

Koltuk kavgası hırsımıza yenik düşüp,

yumruklu, küfürlü görüntülerle malzeme verip basına,

çok utandırdık Genel Başkanımızı...

....

Bu olayları takip ederken basından;

eski günler film şeridi gibi akıp geçti gözümün önünden...

Mahmut Atuntaş'ın (Rahmet olsun), Hüsnü Hazır'ın, çok değer verdiğim, hiç unutamadığım canım abim (nur içinde yatsın) Yaşar Avcı'nın İlçe Başkanlıkları yaptıkları dönemlerde yönetimlerde görev yaptım...

Siyasetin en ateşli yapıldığı dönemler olmasına rağmen;

bir istisna hariç hiç karşılaşmadım bu tür olaylarla...

O da salonda değil, Parti Binasının önünde yaşanmıştı...

Dönemi yaşayanlar bilir olayın kahramanlarını...

Bu utanç verici olayı hiç anlatmak istemezdim aslında.

Ama, bakın sonra neler olmuştu:

Çok geçmeden kavganın ardından;

saldıranlarla, saldırıya uğrayan can ciğer dost olabilmişti hiç utanmadan...

Pek tabi ki; yine koltuk kapma pazarlıklarının yapıldığı bir zaman dilimine denk gelmişti bu barış...

Bizleri ise (araya girip olayın büyümesini önlemekti tek yaptığımız) iki taraf da düşman bellemişti her nedense...

Çok büyük bir ders olmuştu bu bize...

Bunlar da aynı duruma düşerlerse ileride hiç saşırmam...

İlkeler değil, çıkarlar birleştiriyor kirli siyasette artık insanları ne yazık ki...

*

Demem o ki;

O dönemlerde de müdahil olmaya çalışıyorlardı caddenin bıçkın delikanlıları bu mevzulara...

"Abi biz buradayız" diyorlardı, "bir ihtiyaç duyarsanız..."

Ama hiçbir yönetici prim vermezdi bu tür yakınlaşmalara...

Tanıyanlar bilir;

Deyim yerindeyse, Yaşar Avcı da caddenin kıdemli bıçkınlarından; sokağa hakim, yol yordam bilenlerindendi...

O yüzden her biri onu tanır sayar, o da onları bilir, sever ve kollardı...

Ama o konular gündeme geldiğinde,

abilik yapardı bu çocuklara...

CHP gibi bir Partide böyle şeylerin olamayacağını anlatırlardı her firsatta...

Partililik ahlakı, Partinin onurunu korumak böyle belletilmişti çünkü onlara...

O da öyle belletmeye çalışırdı her kesime...

Sorumluluk sahibi olan, sorumlu yerlerde olan herkes böyle davranırdı aslında...

Biliyor musunuz?

En olgun davranışları da, caddenin en bıçkın delikanlıları gösterirdi o dönem Kongrelerde, toplantılarda...

*

İşin en acı tarafı:

Bütün bu çirkinlikler vekillerin huzurunda yaşanmış bu defa...

Ama onlar açıklama yapmışlar Kongre sonlandığında:

"Demokrasi şöleni yaşadık..." demişler...

Nasıl bir şölense...

İçlerinden de;

"Özgür bey duymaz inşallah" diye de dua etmişlerdir mutlaka...

Öyle fısıldıyor zamanın sesi kulaklarıma...