Bunların dostluğu İlçe başkanını yiyinceye kadarmış.

Öküz öldü ortaklık bitti!

Hani daha tosun kesecektiler!

Dizinin en heyecanlı yerinde güzellik ikonu, Dallas’ın Lucy’sin makyajları akmaya başladı.

Bunların bahçelerinde tavuk avlamaya çalışan zangoç tilki de döneleyip duruyor…

Hani Nasreddin Hoca’nın anlayana anlamlı bir fıkrası var.

Nasreddin  Hoca bir gün yine eşeğe ters binmiş.

Adamın biri; Hocam neden ters biniyorsun” diye sormuş.

Hoca; Arkadan gelen tehlikeleri görmek için” demiş.

Adam; Ya önden gelen tehlikeler”

Hoca yapıştırmış cevabı; Onu eşek de görür…

Uçar kuş, cır cır oldu!

Adamın biri, yetkili bir makamda otururken açgözlülüğü tutmuş yine.

Terzihanede işler kötü olunca sararmış millette!

Ahırda inek, kolda bilezik bırakmıyormuş!

Her vaadine 15 bin akçe, 20 bin akçe, 31 bin akçe istiyormuş!

Hasbelkader oturduğu makamda gelip-geçer, uçar-gider bir makammış…

Eni yok, boyu yok, lafı dümeni çok, kasası hiç dolmak bilmezmiş.

Sarışın, mavi gözlü, yere yakın, Allah’a uzak bir fırıldakmış…

Gelmişken, keseyi doldurmak istemiş.

Kazalardan birini seçmiş…

Oradan bir sabıkalı bulmuş.

Sabıkalı da kadı olmak istermiş…

Rakibi de yusufçuk gibi sevilen biriymiş…

Sabıkalı, gelir-geçer, ama seçer makama dalmış.

Üstünde başında olmayan sabıkalı atmış akçeleri ortaya…

Ben diyeyim 150 bin akçe, siz deyin 80 bin akçe!

Paragözden satın almış kadılık makamını…

Çıkmış ortaya, “Onun adayı benim, kadılık bana yakışır” demiş…

Halk duymuş, paragöze verilen akçeleri…

Kokusu bile yetmiş, yoksul halk bizim yusufçuğu seçmiş…

Bizim paragöz, bu gelir-geçer makamdan fırıldaklığı yüzünden alınmış.

Taa vezirlerin kulağına kadar gitmiş akçeli işleri…

Kader bu ya, yıllar sonra vezirler değişmiş…

Sarıklı molla kıyafeti, paspaye badem bıyıkları ile bizim paragöz bu kez daha üst bir makama gelmiş…

Başlamış yine gelip-geçini sövüşlemeye…

Maşası fişliyor, kendisi sövüş yapıyormuş…

Padişahın olup bitenden haberi yok, değneksiz köyde kurmuşlar düzeni…

Gün olmuş, gelmiş…

O sabıkalı eşkıyaya bedel ödemek lazım gelmiş…

Her makama kendi hırsızlarını yerleştiren fırıldak paragöz, dedikodularla, iftiralarla attırdığı bir garibin yerine sabıkalı arkadaşının oğlunu getirmek için yalan üzerine yalan söylemiş vezirlerine…

Yalanlarının bir gün ortaya çıkacağını, padişahın kendisini bir tuvalete bile bekçi yapmayacağını bilen fırıldak paragöz işbirçiliklerinin ihaneti ile çırpınıyormuş…

Öyle güzel bir hikaye işte…

Kimilerine göre hala sürüp gidiyor…

Kimilerine göre; kuş istiap haddinden fazla yedi, cır cır oldu…

Bence günümüze faydası dokundu!

İnsanoğlu, çocuk bezini buldu!

Çağ atladı…

Ekonomi de bitkoin, siyasette fırıldaklar tavan yaptı!

Halk, yine gariban…

Köy…

Yine köpeksiz, değneksiz gezen fırıldaklarla doldu…

Neyzen Tevfik diyor ki;

Neyzen Tevfik yine bir gün muhtemelen kızmış.

Kızmış ki, ağzından şunlar çıkmış;

Geldikleri gibi gitmediler;

Kimi itini bıraktı, kimi bitini.

Kimi de piçini bıraktı!

Yoksa bu kadar şerefi noksan bizden olması mümkün değil”