SEL KİMİN UMURUNDA?..
Alaplı'da uzun yıllardır yapılması planlanan bir yat- tekne imalatı projesi var.
Bu projeye yıllar önce, sel ve taşkın alanına projelendirildiği için dönemin Valisi karşı çıktığı için hayata geçirilemedi.
Şimdi yıllar önce izin verilmeyen bu proje, aynı haliyle, aynı yere yapılmak için yeniden gündeme getirildi.
Dediğim gibi proje aynı, yer aynı, yapmak isteyen kooperatif aynı.
Değişen tek şey, siyasetçiler, Vali ve Kaymakam...
Geçmişte olduğu gibi DSİ raporlarında; Proje alanınında sel ve taşkın riski bulunduğunu ve projenin hayata geçirilmesi halinde sorumluluk kabul etmeyeceğini açıkça belirtiyor.
Ama ne hikmetse bölge siyasetçileri bu riskli projenin hayata geçirilmesi konusunda ısrar ediyorlar.
Son yıllarda Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan sel felaketlerinin faturasını hem devlet, hem de millet olarak ödedik.
Sadece, 11 Ağustos 2021 tarihinde özellikle Batı Karadeniz'de meydana gelen sel felaketi ve heyelanlarda toplam 82 kişi yaşamını yitirdi, 228 kişi yaralandı, 16 kişi kayboldu, onlarca bina zarar gördü.
Coğrafyamızın gerçeği tüm çıplaklığıyla ortada dururken, siyasetçilerin ve bürokratların bu dere kenarı, dere yatağı sevdasını anlamakta güçlük çekiyorum.
Canlar yanıyor, ocaklar sönüyor, hayatlar yitip gidiyor...
Biz hala dere kenarına, dere yatağına sel riskini dikkate almadan proje yapma sevdasındayız.
EREĞLİ'YE İKİNCİ OSB VE KÖYLÜLER
Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Arslan Keleş, düzenlediği bir basın toplantısı ile Ereğli'ye ikinci OSB yapılacağının müjdesini vermişti.
Tabi ki Zonguldak'ta bulunan Organize Sanayi Bölgeleri artık yeterli doluluga ulaşmış durumda.
Dolayısıyla, özellikle Ereğli ve Çaycuma sanayisi yeni OSB'lere ihtiyaç duyuyor. Bu ilçelerin yani sıra Gökçebey ve Devrek'e de OSB açılmalı.
Çünkü, Zonguldak sanayoci ve iş insanları yatırım alanlarının yetersiz olmasından dert yanıyor.
Ereğli'ye yapılacak olan ikinci OSB'ye geri dönersek; 57 hektarlık alana yapılması planlanan OSB'ye Aydınlar ve Süleymanbeyler köylüleri tepki gösteriyor.
Köylüler, bakanlığın OSB haritasına bakıldığında, şu havzalarının ve tarım arazilerinin, hatta camilerin bile OSB alanı içinde yer aldığını söylüyorlar.
OSB'ler genellikle yerleşim ve tarım arazilerinin uzağında inşa edilmeliler.
Ereğli OSB'de yaşanan çevre ve doğa kirliliğini sık sık gündeme taşıyoruz.
OSB içinde kurulu olan bazı sanayi tesisleri zararlı atıklarını dereye bırakarak, köylülerin tarım arazilerini tehdit ediyor.
Şimdi aynı hata ikinci OSB'de yapılıyor gibi görünüyor.
Geçtiğimiz hafta Aydınlar ve Süleymanbeyler köylüleri, çevrecilerle birlikte büyük bir toplantı düzenleyerek, endişelerini dile getirdiler.
Ereğli'ye ikinci OSB'yi kazandırmak için çaba harcayanlar, köylülerin endişelerini ve hassasiyetlerini de göz önünde bulundurmalılar.
Kente, 'yeni sanayi alanları kazandıtacağız' diye, köylerimizdeki su havzalarını, tarım arazilerini ve yerleşim alanlarını görmezden gelmek, akıllıca bir yaklaşım olmasa gerek.
Onun için Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Arslan Keleş ve ekibi, OSB'nin yapılması planlanan bölgedeki köylüleri bir an önce dinlemeli.
Köylü vatandaşlarımızı dinlemeli. Onların kaygılarını ortadan kaldırmak için birşeyler yapmalı.
Köylü vatandaşlarımızı yok saymak, onlara rağmen OSB projesini hayata geçirmek, borçok sorunu da beraberinde getirir.