Küçükvar yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi;
Yargıtay’ın, tüketici kredisi kullananların maaşlarına; emekli haklarını düzenleyen 5510-93 sayılı yasanın ‘emeklinin gelir, aylık ve ödenekleri haczedilemez’ demesine rağmen;bankaların Anayasa/48’e göre; alınan ‘onay ve rıza belgelerine’ dayanarak ‘bloke’ koyması konusunda ki ‘içtihat/görüş/sonuç’ kararı, tartışmayı büyüttü.
Resmi gazetede yayımlanan karar, çoğunluğu emekli olan, bankalar yüzünden icralık durumdaki 4 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Maaş‘hangi hallerde ne kadar müdahaleye açık?’ bilinmese de, emeklinin huzuru da bloklandı böylece.
Aslında, emekli huzurunun kaçırılmasının miladı, 2000 öncesi emeklilere uygulanan ‘intibak’ın 2000 sonrası emeklilere uygulanmayış ile başladı.
Emekliliği prim ve hizmete dayalı değil, yaş ve TÜFE’ye dayalı çözmeye çalışan siyasi erk, ‘Sorun- telaş-huzursuzluk’ üçgeninde ‘seyyanen - intibak - refah payı’ gibi beklentileri arttırırken, sorunların ‘harman’ olduğu bir ‘çözümsüzlük’ yarattı.
Emekli maaşının belirlenmesinde ‘etken’ olan TÜFE oranı, belirleyici kurum olan TÜİK ile ‘güvensizlik’ ortamına sokulunca, olay ‘acı-çığlık-gözyaşı’ sendromu yanında, ‘hukuki arayış’ safhasına sıçradı.
Emekli Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz, TÜİK’e 2024’ün ilk altı ayı için ‘asılsız enflasyon verileri’ davası açtı. Türkiye tarihinde ilk defa bir mahkeme ‘gerekçeli karar’da davacıyı haklı bulup davayı ‘ret’ etti. Ardından Emekli ve Emekçi Dernekleri Federasyonu(EMED-FED) 2024 yılı 2. altı ayı gerçek dışı enflasyon verileri için (28 Mart 2025) Ankara 10. İdare Mahkemesine; akabinde Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK), TÜİK’in enflasyon sepetine, idare mahkemesi kararı/madde fiyat listesi açıklamadığı için/ dava açtı.
Ortada emekli açısından hayatın gerçekleri, TÜİK açısından piyasaya sürülen verilerin olumsuzluk çetelesi var. 2018’den bu yana TÜİK’in ‘eksik/hatalı/olumsuz’ oranları toplanınca, ortaya yüzde 35 gibi bir ‘emekli alacağı’ çıkıyor.
Siyasi arena da mevcut seçmenin yüzde 24’ünü oluşturan emekli, mecliste(TBMM) yüzde 50, yani 300 emekli vekile sahip olmasına rağmen, hakkını alamıyorsa, biraz da kabahati kendinde aramalı, seçimde kendini hatırlatmalı!
Olaya birde hukuki taraftan bakalım. Elbette böyle gitmeyecek, gitmemeli.
‘Dünya halâ dönüyorsa, iyi insanlar yüzünden dönüyor.’
Bu vesile, tarihi bir anekdotu hatırlamakta fayda var.
Yargıtay’ın 1976 Tarihli bir kararında şöyle der ‘Hakim, tabiata, olağana, gerçeğe uygun bir biçimde; katı kalpler ve katı kalıplar içerisinde sıkışıp kalmadan, uyuşmazlığa İNSAN KOKUSU taşıyan bir çözüm getirmek zorundadır.’ SONUÇ: Ortada hayatın gerçekleri/enflasyon-hayat pahalılığı-işsizlik; emeklinin maddi/manevi hakları var. Dünya da tüm olumsuzluklara rağmen, ‘göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen’ iyi insanların varlığı ve kokularının yargıya taşınacağına inancımız kesindir. İyi insan, mağdur olmadığı halde, mağdur için elini taşın altına sokan, maddi/manevi risk alan/bağımsız ve tarafsız/ güzel insandır. Velhasıl-ı, emekli, ‘insan kokulu’ çözüm bekliyor.