Ereğli Devlet Hastanesi ve bürokratların sessizliği

Ereğli Organize Sanayi Bölgesi'nde bazı sanayi kuruluşları memleketin deresini kirletiyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Zonguldak İl Müdürlüğü ekipleri gidip dereden numune alıyor, firmaları denetliyor.

Biz gazeteciler hem çevre kirliliğini, hem Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü'nün denetimini haber yapıyoruz.

Hem yöre halkı, hem Çevreciler, hem kamuoyu, hem de gazeteciler denetim sonucunu merak ediyor.

Bu merakı da haber yapıyoruz ama ilgili kurumun müdüründen ses çıkmıyor.

'Alınan numunelerin analiz sonuçlarını açıklayın' diyoruz.

Yine ses yok.

'Ereğli OSB'de çevre kirliliği ile ilgili yaptığınız denetimlerde hangi firmalara cezai işlem yaptınız' diye soruyoruz.

Yine ses yok.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Zonguldak İl Müdürlüğü'ndeki durum bu şekilde.

Şimdi ise Ereğli Devlet Hastanesi Müdürü hakkında ciddi iddialar ortaya atılıyor.

Gündem bu iddialarla çalkalanıyor.

Sosyal medyada yer yerinden oynuyor.

Medikal yolsuzluğundan bahsediliyor.

Koskoca hastanenin sağlık çalışanları adeta isyan ediyor.

Ereğli OSB'deki çevre kirliliğinde olduğu gibi, Devlet Hastanesi'ndeki tüm bu iddiaları gündeme taşıyoruz.

Bir taraftan, ollası kamu zararının önüne geçmeye çalışırken, diğer taraftan sağlık personelinin isyanına tercüman oluyoruz.

Biz bunu yaparken, Ereğli Devlet Hastanesi yönetiminden tek kelime açıklama yok.

Zonguldak İl Sağlık Müdürü'nden tek kelime açıklama yok.

Siyasi partilerden, kurumda örgütlü sendikalardan bir tepki yok.

Tam bir vurdumduymazlık hakim Zonguldak'ta.

Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü, gazeteleri, gazetecileri, kendi bünyesindeki sağlık çalışanlarının isyanını görmezden, duymazdan geliyor.

Ereğli Devlet Hastanesi Müdürü hakkındaki iddialarla ilgili yazımıza, 'emekli başmüfettiş' rumuzuyla bir okurumuz yorum atmış.

Şöyle diyor olurumuz yorumunda;

"35 yıllık müfettişlik tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki, bu olay basit bir usulsüzlük değil, organize bir yapı ve şebeke olma ihtimali kuvvetlidir. Adı geçen şüpheliler hakkında derhal yurt dışı çıkış yasağı kararı alınmalıdır. İlgililerin banka hareketleri, taşınır-taşınmaz kayıtları ve yakınlarının malvarlıkları mutlaka incelenmelidir. Anlatılan ve yazılan veriler, kamu zararına neden olma, görevi kötüye kullanma, çıkar amaçlı hareket etme ve çıkar amaçlı suç örgütü kurma şüphesi doğuracak ciddiyettedir. Bu nedenle kapsamlı idari ve adli soruşturma kaçınılmazdır. İl sağlık müdürüne rabbimden kolaylıklar diliyorum."

Peki, var mı bu olayla ilgili bir idari, adli soruşturma?

Bilmiyoruz!..

Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzman Dr. Mustafa Özkan Gün olaya müdahale etti mi?

Bilmiyoruz!..

Siyasilerin olaya bir müdahalesi var mı?

Bilmiyoruz!

Zonguldak Valisi Sayın Osman Hacıbektaşoğlu bu konu hakkında bir girişimde bulundu mu?

Bilmiyoruz!..

Kentin siyasetçileri düşmüş yıkılan Fevkani Köprüsü'nün peşine.

Tencere-tava, şerefsiz-namert havada uçuşuyor.

Herkes hala köprüden siyasi rant devşirmenin derdinde.

'Ereğli OSB'de memleketin deresi, denizi, tarım arazileri zehirleniyormuş. Ereğli Devlet Hastanesi'nde neler yaşanıyormuş' ne iktidar ne de muhalefet siyasetçilerinin umurunda.

Varsa yoksa parti siyaseti...

Varsa yoksa tipik iktidar-muhalefet atışması...

Kayıkçı kavgasından öteye gitmeyen siyasi polemikler...

Çevre kirliliğiymiş, yolsuzlukmuş, kamu zararıymış, Ereğli'de sağlık çalışanları isyan ediyormuş...

Kimin umurunda?..

Bu kadar vurdumduymazlık olmaz!..

Zonguldak böylesine sığ bir siyaseti hak etmiyor.

Bakın, 'Yolsuzluk iddialarının odağındaki Ereğli Devlet Hastanesi Müdürü'nün arkasında siyasetçiler var' deniliyor.

'Hastane müdürü de yolsuzluğa bulaştığı iddia edilen medikal firmalarının da güçlü siyasi bağları var' deniliyor.

Bu kadar iddia ve bu kadar ağır ithamlar havada uçuşurken, kamu zararı sözkunusuyken, sağlık çalışanları isyan ediyorken, memleketin çevresi, doğası katlediliyorken iktidarı ve muhalefetiyle siyasetçiler susuyor.

Konunun muhatabı bürokratlar susuyor.

Nasıl olacak bu iş?

Devletin hastanesine, memleketin deresine kim sahip çıkacak?

Arsızlığın, yolsuzluğun hesabını kim soracak?

Bu iddialara kim muhatap olacak?

Yasa ve yönetmelikler kişi ve kurumlara göre anlamını yitirmemeli.

Hiçbir yolsuzluk...

Hiçbir hukuksuzluk, yapanın yanına kar kalmamalı.

Devletin bürokratları da milleti bilgilendirmekten kaçınmamalı.

Devlet sırrı değil ya, cevabını beklediğimiz sorular.

Kişi ve kurumları şaibe altında bırakmaya gerek var mı?