Kapılara geçmeden önce sayın Vali Mustafa Tutulmaz’ın aslında TTK yöneticilerine tokat gibi algılanması gereken bir açıklanmasından bahsedelim.

Kömür kongresi açılışında Vali Mustafa Tutulmaz, her kesimden "işçi alınsın" söylemlerini duyduğunu ancak "üretimin artması" yönünde herhangi bir görüş beyan edilmediğini söylüyor.

Bunu nasıl okumamız gerekiyor?

Sayın Vali ya ‘TTK yönetimine verimlilik konusunda bir becerikliliğiniz yok’ diyor yada ‘siz sadece işçi eksiği var işçi alınsın diyorsunuz ama daha verimli nasıl üretim yapılır bir gayret göremiyoruz’ diyor.

Tıpkı TTK Genel müdürü ve yönetimini yan gelip yatmakla, sabah sekizden saat beşe kadar oturup sonra eve gitmekle tanımlayan milletvekillerimiz gibi bir saptama yapıyor.

TTK tarihine en düşük üretim ve en büyük zarar olarak adını yazdıran Genel Müdür ve yönetimi için bunların söylenmesi elbette doğal.

Zonguldaklılar bugüne kadar müesseselerinde çıkardığı kömürü Lavuara sokmayı beceremeyen bir yönetici gördü mü?

Hayır!

O zaman bu tür söylemlere katlanacaksınız. Katlanıyorsunuz da zaten bunu anlıyoruz da buna göz yumanları bir türlü anlayamıyoruz. Neyse gelelim kapılara.

‘Kapı ile ilgilide köşe yazılır mı?’ demeyin.

Kapının değil kapının önünün işlevi önemli aslında. Kapının sahibi de önemli tabi.

Daha önce bahsetmiştik demiştik ki bütün boş kadrolara sınav açıldığı halde personel Daire Başkanlığında bir şube müdürlüğü kadrosu Genel müdürün talimatı ile sınav dışı bırakıldı.

Bu kadro özellikle sınava dahil edilmedi. Yani bir kişinin hakkı yendi çünkü Genel müdür buraya prensi olan müessese müdürünün üzülmez de çalışan eşini getirecek söylentileri var demiştik. Aynen o şekilde oldu. Dedikodular doğru çıktı.

Bu arada unutmadan Genel Müdürün yeni hedefi müessese müdürü olan o prensini Genel Müdür yardımcısı yapmak bunun için yoğun çaba harcıyor. Bakalım siyasetin istemediği bu işi de becerebilecek mi?

 Şimdi bunun kapılar ile ne ilgisi var diyeceksiniz. Bu şube müdürünün Genel Müdür torpili ile göreve gelmesinden sonra ilk icraatı sonrası kapı önü muhaberesi ortaya çıkıyor.

Yapılan Baş mühendislik sınavında 3 aday arasında ikinci olan bir personel için Genel Müdüre bir rica geliyor. Sınavda ikinci olan bu elemanı şube müdürü olarak ata deniyor. Genel müdür personel dairesine yeni getirdiği şube müdürüne talimat veriyor. Sınavda birinci olan kişiyi başka bir baş mühendisliğe ver ikinci olanı oraya başmühendis olarak ata. Daire başkanı izinde olduğu için bu şube müdürü vekaleten o sırada aynı zamanda Daire başkanı.

Bunun üzerine birinci olan kişinin sınava girdiği daireden başka bir dairedeki baş mühendisliğe ataması yapılıyor ve böylece Genel Müdürün istediği sınavda ikinci olan kişinin atamasının yapılmasının önü açılıyor. Ardından da Genel Müdürün istediği atama yönetim kurulu kararı ile gerçekleşiyor.

Ama tam 2 saatlik bir atama bu. İki saat sonra yeri açılmak için sınava  müracaat ettiği kadro yerine başka bir Daireye Baş mühendis yapılan kişinin o baş mühendislik için gerekli olan şartları taşımadığı anlaşılıyor. Hemen yeni bir yönetim kurulu kararı ile yapılan atamalar iptal ediliyor. Başka Daireye Baş mühendis olarak atanan kişi gerçek sınavı kazandığı baş mühendisliğe dönüyor.

Sadece 2 saat Baş mühendis olup görevden alınan eleman Genel Müdürün kapısına gidiyor görüşmek istiyor ama Genel Müdür kapının önünde bırakıyor makamına almıyor. Bunun üzerine Personel bağırıp çağırıyor koridorlarda da söyleniyor o kattaki kurum çalışanlarının tümü de bunları duyuyor.

Genel Müdürün kapısında kalan personel hatalı atamayı yapan şube müdürünün yanına gidiyor ve nasıl böyle bir hata yaparsın atama yapıp 2 saat sonra nasıl iptal edersiniz diyerek tepki gösteriyor. Böyle bilgisizlik olur mu diye söyleniyor ve kavga ediyorlar.

Sonra Genel müdür şube müdürüne elemandan şikayetçi ol diye akıl veriyor. Şube müdürü şikayetçi oluyor ve teftiş kurulu jet hızı ile personele ağır bir ceza olan aylıktan kesme cezası veriyor.

Başka soruşturmalar aylarca sürerken söz dinleyen çalışkan müfettişler bu soruşturmayı jet hızıyla yapıp cezayı veriyorlar. Hatayı yapana ceza yok mağdur olana ceza. Hayırlı işler.

Bu makam kapısında olanlara bir örnek. Orada yediği hakaretler azarlamalar yüzünden emekli olanlar dahil birçok makam kapısı önü hikayelerini de sonra anlatırız. Bir örnekte Genel Müdürün konutunun kapısının önünden verelim.

Geçen hafta basında bir haber okuduk

 Bir süredir TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu'nun konutunda güvenlik görevlisi olarak görev yapan kişi güvenlik amirliğine getirildi şeklinde. Önceki güvenlik amirinin verdiği bilgileri bakalım yenisi de verebilecek mi?

Oda Genel müdürlük kapısındaki sabah içtimaları sonrası aydınlatmalar yapacak mı? Demek ki kapının önü önemli. Özel güvenlikçi de olsan yetkisi olmasa da Genel müdür özel güvenlik firmasına da müdahale edebiliyor. Darısı konuta yeni gelen güvenlikçinin başına ama dikkatli olmalı Lojmanda tavuk beslemek yasak olmasına rağmen Genel Müdürün tavuklarına da dikkat etmeli! Çünkü bu kapı da Genel müdürün hışmına uğrayan çok personel var.

Mesela bir Ankara dönüşü Genel müdürün aracının kapısını açmayan şoförü gibi. Şoförün yaptığı da iş mi?

Genel müdürün evinin kapısına yanaşıyorsun kapı sürgülü otomatik açılıyor diye arabadan inip kapısını açmıyorsun. Ee tabi Genel müdürde sabahı bile beklemeden doğal olarak o akşam seni görevden aldırıyor. Sürgüne gönderiyor. Baskılara devam ediyor ve sen emekli olmak zorunda kalıyorsun. Hak etmişsin artık.

He diyeceksin ki bu Genel müdür alkollü araç kullandığı için ehliyeti elinden alınan şoföre bile şoför maaşı ödemeye devam etti bana mı gücü yetti. Ee bu işler böyle.

Kapı önü hikayeleri çok, makam kapısından evinin kapısına araç kapısından Genel müdürlüğün giriş kapısına kadar birkaç tanesini de sonraya bırakalım.

Konu ile alakası olmayan imam Gazalinin bir sözü ile noktalayalım.

Layık olmadan devletin makamlarına atananlar, astlarını ısırır, üstlerine kuyruk sallarlar.