MÜSİAD Zonguldak Şube Başkanı Salih Yılmaz’dan ezber bozan açıklamalar…



“Türkiye ileri gidiyor,



Zonguldak niye kötüye gitsin?”



Zemin mağazalar zincirinin Zonguldak’ta nasıl ve hangi şartlarda kurulduğunu anlatan Zemin Mağazası ortaklarından Salih Yılmaz, MÜSİAD Başkanı olarak da Zonguldak ve TTK’ya dair ezber bozan açıklamalarda bulundu.



MÜSİAD Başkanı olarak Zonguldak hedefiniz/mücadeleniz  nedir?



MÜSİAD zaten belli bir noktada. MÜSİAD Türkiye’nin belli başlı Sivil Toplum kuruluşlarından bir tanesi. Benim için de bir taç kuruluşudur. İnsanımıza MÜSİAD’ı bir araç edinerek bu şehre, bu şehrin insanına hizmet etme gayesini güdüyoruz. Bizim asıl hedefimiz var. Belki de işin özü, aslı budur. Zonguldak’ta gördüğüm eksikliği söyleyeyim. MÜSİAD sadece  insanımıza heyecan versin, bence yetiyor. Çünkü, enerjimiz harekete geçerse her şeyi yapmış oluruz. İşin özünde insan var, insanımızı harekete geçirmek var.  Bizim topyekün olarak bir şeyler yapabileceğimize inanmamız ve başarmamız gerekiyor. Neticede 40 yıldır, 50 yıldır Zonguldak’tayız. Ve heyecan duyduğum o kadar şeyler oldu ki, bizim bilmediğimiz ama gerçekten Zonguldak’ın önünü açacak, heyecan verecek o kadar gelişmeler var ki, ama kimsenin bundan haberi yok.  Bu gelişmeleri insanlarımıza duyurup, onların heyecanlarını harekete geçirebilirsek bu bile yetiyor aslında.



Sadece TEŞVİK’in Zonguldak ekonomisini ayağa kaldıracağına inanıyor musunuz?



Maziden beri Zonguldak belli alışkanlıklarını değiştiremedi, başaramadı diye düşünüyorum.  Bunun önündeki en büyük engellerden birini medya diye görürüm. Şehrin önünü açacak doneleri sunmadıklarını düşünüyorum.  Açmak isteyenleri de ya hain ilan ediyorlar, ya başka yollara başvuruyorlar, netice de  İnsanımızın şevkini de kırıyorlar. Medya burada kendini sorgulamalı bence.  Bu manada TTK hep gündemimizde oldu. Olsun ama bundan sonra bence Zonguldak’ın yarınlarını TTK taşıyamaz. Mümkün değil taşıması, kendimizi kandırmanın manası da yok.



Bakın MÜSİAD’ın açılışında Bakan Yardımcısı geldi. Konuşma içerisinde bir kelime söyledi. “Biz kaynaklarımızı hammadde olarak satmak istemiyoruz”  dedi. Ne demek istedi?. Ne kadar az kömür üretilirse bu vatan için daha hayırlı demek istedi. Çünkü, biz yarını onu teknoloji ile işleyeceğiz, yarın bize daha çok lazım o kömür demek istiyor.  Ben böyle anladım açıkcası. Ben bu kaynağımı şimdi bitirmek istemiyorum demek istiyor. Ama bu tezi söylediğiniz zaman tu kaka oluyorsunuz ne hikmetse. Ama yarının hesabı yapılıyor burada, bugünün değil.



Zonguldak işçi kenti, emeğin kenti,  Eyvallah.  Bu da doğru ama, Zonguldak işçi kenti ile büyüyemiyor artık.  Bunun yanında müteşebbisinde başkenti olmak zorundayız. Eğer biz bunu canlandıramazsak, gelişmelere ayak uyduramayız. Bu manada bizim gündeme getirdiğimiz bir konu var. Kentin de önünü açacağına inandığımız müteşebbis ruhunun da hayat bulması için TEŞVİK konusuna önem veriyoruz. Devletten beklentimiz budur. Zonguldak’a başka bir şey vermesinler, sektörel teşviğin önünü açsınlar. Özel teşvik verin, sektörel teşvik verin. Yoksa teşvikte bizi 6. Sıraya da koysanız bir şey olmayacak. Ama özel teşvik verirseniz güzel şeyler olacağına inanıyorum.



Sizce Zonguldak’ın en büyük sorunu nedir? Zonguldak’ta neler yapılmalı?



Zonguldak’ın en büyük problemi  hedefini sadece  TTK’ya bağlamış olmasıdır. Zonguldak’ın bütün hayallerinde o var. Çocuğumuzda o var, yaşlımızda da o var, gencimizde o var. Bence bunu kırmamız gerekiyor. Bizim hayat damarımız sadece TTK değildir. Zonguldak’ı sadece besleyecek TTK olursa eğer, biz müteşebbisimizin  önünü kapatmış oluyoruz. Bu gün gelişmiş şehirlere, ülkelere bakın. Hepsinde müteşebbis ruhu var. Zonguldak kendi insanının yeteneğini  kullanmadı. Kabiliyetli insanlarımız gitmişler. Biz beyin göçü vermişiz. Neden?  Zonguldak o kabiliyetlerini kullanacak alanları onlara sunmamış. En büyük problemimiz bu. TTK önemlidir ona bir şey demiyorum. Ama sadece TTK’ya endekslenmek hayal gücümüzü daraltıyor. Zonguldak’ın bir ilçesinde bir üyemiz ilaç üretmeye başlamış. Gittim kendisiyle de görüştüm. Mesela bana şunu söyledi. “Salih Başkanım,  bu Taylol hot” dedi.  “Amerikadan, İlgiltere’den geliyor. Fiyatı şu” dedi.  “Ben ise Taylol mot olarak ürettim fiyatı da bu” dedi. Bakın ilaç üretmiş. Ve Zonguldak rekortmenlerinin içerisine girmiş. Birisi ilaç üretiyor. Mesela bir başkası, Murat Uzun  toz maskesi üretiyordu, şu anda gaz maskesi üretme aşamasında. Bakın Zonguldak’ta bunlar önemli gelişmeler. Zonguldak’ta bir hayalin, bir ufkun, bir heyecanın ve yetenekli insanların, müteşebbis ruhunun  olduğunu anlatmak istiyorum.  Bunlara sahip çıkılması gerektiğini vurguluyorum. Bunların önünün açılmasının elzem olduğunu söylüyorum. Siz üreteni alıp bir potada değerlendirirseniz bu şehre bir heyecan gelecektir. Bence Zonguldak’a yapılacak en büyük hizmette bu heyecanı ortaya çıkarmaktır. MÜSİAD bunu amaçlamaktadır.



Siz bu heyecanı nasıl diri tutabiliyorsunuz?



Bakın size bir anekdot anlatıyım. Bir esnaf  arkadaşın yanına uğradım, işinden şikayet ediyor, yine uğradım yine işinden şikayet ediyor, bir daha uğradım yine işinden şikayet ediyor. Dükkanını kapattığı da yok. Dedim ki, “Ağabey sen bunu yaparak bir şey yaptığını zannediyorsun ama işindeki heyecanını kırıyorsun, farkında değilsin. İşler iyi değil, piyasa kötüye gidiyor diye, diye sen aslında işe olan heyecanını yok ediyorsun. Eksiğim nedir, daha iyi nasıl olabilirim desen,  heyecanını  zirveye çıkarsan bu işte daha başarılı olacaksın” dedim. İnsanlar şikayet etmeyi  alışkanlık haline getirmişler. Şekva etmeyi bir iş zannediyorlar.  Şekvaya mahal yok. Dön etrafına bak, etrafındaki nimetlere şükret. Ben bakıyorum her taraftan nimet yağıyor. Nasıl şekva edebilirim?  Biz bu nimetlerin  şükrünü eda edemeyiz. Zonguldak kötüye gidiyor. Hayır, Türkiye ileri gidiyor, Zonguldak niye kötüye gitsin? Mehmet Akif’in güzel bir ifadesi var; “Batmazdı bu vatan diyor. Biz batıyor batıyor demiyeydik”  Bu şehir geri gidiyor diyerek başkalarının Zonguldak’tan kaçmasına neden oluyoruz aslında. Niye geri gitsin?  İnsanımız üretirse, zamana ayak uydurursa niye şehir geriye gitsin, gitmez ki… Dolayısıyla eksik ve hatalar burada.



 



Zonguldak’ta Kiler’in açılacak olması sizi ürkütüyor mu?



Klasik olarak düşünürsek öyle bir kanaatin oluşması lazım değil mi?.  Ama ben Zonguldak’ın gelişmesi olarak düşünüyorum. Zonguldak Kozlu’ya doğru bir genişleme ve gelişme sağladı. Ama, Ankara yolu istikametinde böyle bir gelişmeyi sağlaması gerekiyor. Necip Fazıl’ın bir ifadesi var. Belki bu söz bile kendi başına konuyu özetler diye düşünüyorum. Necip Fazıl’ın düşmanı ile bir davası var. Düşmanına sesleniyor. “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsım”.  Niye böyle diyor?... Çünkü, sana bakarak bende kendimi yeniliyorum, kendimi geliştirmeye çalışıyorum demek istiyor. Kiler’in burada olması bizi mutlu eder. Ürkütmeyi geçtim. Gerçekten mutlu ediyor. Şehir genişliyor, şehir büyüyor. İnşallah Kiler, şehrimize güzel bir AVM kazandırır. Ürküntü ile değil muhabbetle bakıyoruz. İnşallah bir tane daha açılır.



Başarılı bir ticari hayatı neye borçlusunuz?



Bu sorunun cevabı niyettir. Siz niyetinizi temiz tutun. Siz niyetini salih tutun başarı ise mevlanındır. Ben şuna kesinlikle katılmam. “Ben buraya tırnaklarımla geldim” ifadesini kullanırlar. Enaniyete çok fazla kapılıyoruz. Bu gün varsın, yarın yoksun. Yani dolayısıyla bu gün bir yere gelmiş olabilirsin. Ama kibirlenmemek lazım. Bu gün mevlam eline imtihan olarak bir şeyleri vermiştir, yarın da imtihan olarak verdiklerini geri alır. Zemin’in geçmişini anlatırken, bizim iflas dönenimiz var dedim. Bu bir imtihandı aslında. Bu günde Zonguldak düzleminde başarılı olduğumuz görülebilir, evet ama, ülke düzleminde bir hiçiz. Başarılı mıyız?..  Ben soru işareti koyuyorum. Şu an 15 mağaza bence başarılı değil. Bunu sorgulamamız gerekiyor. Niye 50 mağazada değiliz. Niye 100 mağazada değiliz. Biz aslında alt yapı olarak bunu başarabiliriz, alt yapımız buna müsait. Ben buna inanıyorum. Hani siz bunu başarılı deseniz de, ben neden Türkiye’nin belli markaları arasında olmadığımızı sorguluyorum.



Ticaret yapanlara veya yapacak olanlara tavsiyeleriniz ne olur?



Niyeti iyi olmalı, hayalleri ve hedefleri olmalı, bu güne bakmamalı, yarınlara bakmalı.  Heyecanlarını asla yitirmemeliler, mevladan ümidi kesmemeliler, çevrelerine de heyecan katmalılar. Ülkenin gidişatına bakmaları lazım. Biz bu geminin içindeyiz. Bu ülke büyüdüğü taktirde bizim küçülmemizin hiçbir nedeni yok.  Benim her zaman şu tezim vardır; Ülkemizin kazandığı yerde ben Zonguldak’ın menfaatını düşünmem. Ülkemiz  bir konuda kazanacaksa Zonguldak kaybetsin derim. Çok da önemsemem. Ama Zonguldak’ın kazandığı yerde de Zemin Mağazasının kaybetmesini önemsemem.



Buradaki siyaset şudur;  insanların şunu anlaması gerekiyor. Zonguldak kazanırsa içindeki Zemin Mağazaları niye kaybetsin ki… Türkiye kazanırsa içindeki Zonguldak neden kaybetsin. Biz birlikte büyük olabiliriz. Tek başına büyük olamayız.  Bu gün geçti zaten, yarının hayallerini kurmalıyız.



Şirket olarak hedefleriniz/hayalleriniz..



Hayalimiz olmadığında bitmişiz biz. Projelerimizde var, hayallerimizde var. Hayaliniz ötelerde olmalı. Normal de bir kağıdı havada tutamıyorsunuz ama tonlarca ağırlıktaki uçak havada gidiyor. Yani bunun bir bulunuş hikayesi var. Bunun bir hayali var. Olmayacak bir şeyi birileri hayal etmiş. Ama bu gün var. Hayallerimizi çok ötelere atmanız gerekiyor ama, gerçekçi ve inanarak yapmamız lazım.



Biz şirket olarak Türkiye’de büyük bir marka olmak istiyoruz. Bu gün LCW’den bahsediliyorsa,  niye Zemin’den bahsedilmesin?...  Büyük işleri  yapmak ve başarmak büyük şeyler istemiyor aslında. Bazen küçük bir hamle ile büyük işler yaparsınız. Arşimet,  “Bana bir destek noktası gösterin dünyayı yerinden oynatayım”  demiş. İfade çok önemli. Yapılan iş nedir dünyayı yerinden oynatmak. İstediği nedir?  Küçük bir destek noktası. O yüzden bazen bir hakikat bir çok şeyi değiştirebilir. Bazen ben diyorum ki, şirket olarak niye marka olmayalım? Arkadaşlarım beni eleştiriyor. Ya kardeşim olanlar senden benden farklı değil ki.  Ama o eleştirilere bakarak ben tezimden vazgeçmiş değilim ki,  yani bir ayet mi var hep İstanbul’dan çıkacak diye. Zonguldak’tan da çıkabilir. Kuru çöllerden tüm insanlığa Peygamber gönderiyor mevlam. Kendimizi çok küçümsemeyelim. Önce kendimize özgüvenimiz olması gerekiyor. Bizim şirket olarak üç hedefimiz var. Bir tanesi internetimizi  ulusal düzeyde en üst seviyeye getirmek. Onun dışında İstanbul’da toptanımızı büyütmek istiyoruz. Diğeri ise  Türkiye’nin her yerinde mağaza olarak var olmak  istiyoruz. Mevlam ne zaman nasip eder bilmiyoruz, ama biz inanıyoruz.
Editör: TE Bilisim