İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken…

Aslolan helalleşmek olmalıdır.

Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.

Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir.

İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir.

Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız.

Tarihin bize öğrettiği bir şey var.

İster en mükemmel yönetim sistemini, ister ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmiş olsun.

Bir medeniyetin sevgi ve nefis terbiyesi dumura uğramış, manevi enerjisi tükenmişse; o medeniyeti ne Birleşmiş Milletler Tüzüğü, ne Helsinki Beyannamesi, ne AİHM Mevzuatı, ne de en üstün silahlar kurtarabilir” demişti Yazar ve Eğitimci Alev Alatlı…

Ne güzel bir söz “Her yasal hak, helal değildir”

İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir…

Ne çok var bunlardan…

Kozlu’da, Zonguldak’ta, Filyos’ta…

İmar ıslah planlamalarında…

Belediyelerde, kurumlarda, ihalelerde, siyasette, ticarette tüm gaye bu!

Yasal olarak uydurulmuş ama helal olmayan işler…

Ankara’dan Filyos’u görmek…

Oysa burnumuzun dibinde Filyos…

Üstelik çok ciddi rantın döndüğü beldelerden biri…

3+1 Katların, 5+1 olduğu, yeşilden dönme, beton cehennemi…

Belediye Başkanı Ömer Ünal’ın “kazan kazan” kazandığı yer!

Kumsalların Otele, konuta dönüştüğü deniz manzaralı kandırmacasının yaşandığı yer!

Tam da yıl sonuna bıraktığımız “Filyos, imar rantı ve Ömer Ünal” ile ilgili dosyayı incelerken, CHP Filyos Belediye Başkan adayı Avukat Gerçek Ülker aradı.

Yeni yılı memleketi Filyos’ta karşılamaya gelirken, ağaç katliamı onu karşılamış.

Whatsapp’tan resimleri de atmış…

Sahildeki ağaç katliamını üzüntüyle anlatıyor…

‘Budama’ adı altında ağaçların bazılarını kökünden, bazılarını gövdelerinden ayırmışlar.

Yağmura, kar yağışına hasret kaldığımız şu günlerde imamlar yağmur duasına çıkarken, bizim Ömer Ünal çatır çatır ağacı, yeşili doğruyordu.

Biz üzülüyoruz, memleketini sevenler üzülüyor.

Ama bu yetkililer üzülmüyor!

Savaş baltaları çıkıyor…

Kozlu’da AK Parti Belediye Meclis Üyesi Deniz Yayalar, sosyal medyadaki paylaşımı “Kozlu’da kılıçların çekildiği” yorumlarına neden oldu.

TRT 1’de yayınlanan “Diriliş Ertuğrul” dizinin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan’ın köstüm resmi üzerine “Zafer düşmanı nasıl yeneceğini değil, nereye gömeceğini düşünmekle başlar yiğitler” sözünün yer aldığı resim ile paylaşım yapan AK Parti Belediye Meclis Üyesi Deniz Yayalar, “Bizlerin en vatancı, adaletli gördüğümüz ve önümüze koyduğumuz kişi güç zehirlenmesi yaşayabilir. Bilsin ki onu bu halk oraya koydu. Ne üstündeki post ne de oturduğu koltuk onundur” demiş.

Son sözünü de “Kozlu ile alakalıdır yazım…” diyerek bitirmiş…

Geçtiğimiz aylarda da Yayalar ailesi ile Ali Bektaş arasında sosyal medyaya yansıyan bir tartışma yaşanmıştı.

Bu tartışmaların sonu hayra alamet değil…

Sonunu hazırlıyor…

Bir Belediye Başkanı kendi sonunu hazırlıyor.

Çaylak desen, çaylak bile değil!

İntikam ve hırsı gerçekten sonu olacak.

Bu kez yanlış kapıyı çaldı!

Bizden söylemesi her an bombası patlayabilir

Gelişmeleri takip ediyoruz…

Tilki çıkmış, vurmuşlar…

Avcılar, Temel’in önderliğinde ormanda ilerliyormuş. Karşılarına küçük bir delik çıkmış. Temel:

- Yatın, tavşan deliği” demiş.

Yatmışlar. Delikten tavşan çıkmış.

Avlayıp yola devam etmişler.

Yolda bakmışlar, daha büyük bir delik...

Temel:

- Yatın tilki deliği” demiş. Yatmışlar. Tilki çıkmış, vurmuşlar.

Sonra delik büyümüş:

- Yatın ayı ini” diye bağırmış Temel...

Ayıyı da avlamışlar.

Temel’in her şeyi bilmesinin rahatlığıyla keyiflenmiş avcılar...

Bir süre sonra kocaman bir delik çıkmış karşılarına... Temel’e bakmışlar.

Temel:

- Uşaklar, demiş, ne çikacağunu bilmeyrum. Siz yatın, ne

çıkarsa bahtumuza!

Ertesi gün gazetelerde şu haber varmış:

Dört avcı, tren altında kaldı.