El değiştiren, parti değiştiren tüm Belediyelerde kadrolaşma sorunu insanlık sorunu haline geldi.
Vatandaşın aldığı hizmetin kalitesi düşüyor.
Çalışan personelin iş barışı bozuluyor.
Seçimde Belediye Başkanı’nın yanında çantacılık yapan gençler bir anda makamın bilmem neyi olunca şaşırıyor!
Adam dövüyor, vatandaşı kovuyorlar…
Kendi reislerine bağlılıkları oranında maaş cetvellerindeki miktar da o oranda artıyor.
“Ben reisciyim” diyen Belediye reislerinin akrabaları sokakta tartıştıkları insanlara “Benim kim olduğu biliyor musun, bilsen ayaklarımı yalarsın” diyebiliyor.
Baş neyse aşağısıda öyledir ya…
İnsan olmak başka bir şey…
“Ayaklarımı yalarsın” diyende bu hafızalardan silinmiyor…
“Kimin kucağına oturmuşsam, onları kucağıma alacağım” diyende…
Belediye reisi tarafından yıldızları sökülüp mezarlıkta çalışmaya zorlanan Zabıta Amiri Nihat Köseoğlu’da…
Onuru kırıldığı için üzüntüsünden kahreden Zabıta Amiri Nihat Köseoğlu için esnaflar arkasından “dürüst” adamdı diyorsa ne mutlu ona…
Mekanı cennet olsun…
İçinde zerre merhamet olmayan kendini milletin ve personelin efendisi olarak gören zatlara son sözü bu halk söylesin…
Songuldak…
Siyasetçisinin kör baktığı, santrallere mahkum ettiği, işsizliğe gömdüğü, göçe zorladığı Zonguldak insanı, en hazin hikayelerde hep var oldu.
Çanakkale’de cephe tüneli kazanarak ülkesini kurtaran Zonguldak insanı, Düzce depreminde, İzmir depreminde de can kurtaran oldu.
Ülkesine, insanına hizmet eden Zonguldak insanına işi, aşı, güzel bir kenti çok görüp, tıksırıncaya kadar yiyip içen politikacısına selam olsun…