Dövizdeki dalgalanma, dünyanın içinde bulunduğu ekonomik buhran yerli ve milli enerji kaynaklarının zaruriyetini ortaya koydu.

Yaşadığımız müthiş coğrafyada kömürün ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anladık.

Anladık ama her konuda olduğu gibi kömürde de geç kaldık.

TTK’yı daha rantabıl hale getirebildik.

Ama yapmayız, yapamayız.

Haşa, sorgulayınca vatan haini olursunuz!

Bu tabulardan bir türlü kurtulup, TTK’yı günümüze uyarlayamadık.

Bu kafalarla da zor yaparız.

Her gün deli saçması gündemlerle zamanı öldürüyoruz.

TTK’ya tabu olarak bakanlar, özel maden sahalardaki özel teşebbüsü de ‘Devletin malına çöreklenen hırsız’ olarak gördü…

Zaman zaman biz de bu hatalara düşmedik değil.

Onların da hata yapmadığını söylemeyiz.

Ancak geldiğimiz nokta belli…

Yer altında rezervler çıkarılmayı beklerken, biz yukarda ‘lak lak’ ettik.

Dedikodu yaptık, yatak odalarını merak ettik.

Siyasetçi bir sonraki seçimi, bürokrat bir sonra ki atamayı bekledi.

Gençler teker teker koptu yaşadığı topraklardan…

İstanbul’a, Bursa’ya, İzmit’e göç etti.

Emekli olan İzmir’e, Antalya’ya ya da gurbette çalışan evladının yanına göç etti.

Yetiştirdiğimiz beyaz yakalılar bir daha dönmedi.

Dışardan gelenler arkalarına bakmadan çekip gidiyor.

Ne Rödövanscının sorunu dinledik, ne kaçak maden ocaklarına toplumsal ve ekonomik bir çözüm üretebildik, ne de istihdama yönelik yeni bir adım attık.

Demiryolu, hava yolu, deniz yolu, Anadolu’nun Karadeniz’e açılan penceresi, ırmakları, ormanları, mağaraları, yer altı ve yer üstü kaynaklarının hiç birini ekonomiye kazandırmadık.

Zonguldak, 1 Nisan 1924 tarihinde Cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olmuş.

Ereğli’de ERDEMİR!

Merkez ilçede TTK, ÇATES!

Filyas’ta Ateş Tuğla!

Çaycuma’da Kağıt Fabrikası’na sahip olmuşuz…

Bacalarımız en yoksul olduğumuz dönemde tütmüş!

Şimdi en zengin olduğumuz zamanda sönmüş!

Geldiğimiz noktaya bakın!

Son 20 yıldır bizi daha refah bir düzeye çıkaracağı sözlerine kanarak Ankara’ya gönderdiğimiz siyasiler…

Bir çukuru bile doldurmaktan aciz kalan Belediye Başkanlarımız…

Goy goy yaparak ağırladığımız, giderken arkasından düdük çaldığımız bürokratlara hiçbir şey söylemiyorum!

Resmen akıl tutulması…

İki Kayserili….

İki Kayserili kasabada bir tiyatro açmışlar fakat Kayserililer malum çok cimri, kimse para vermek istemediğinden her gün sıfır çekiyorlarmış. Bakmışlar olacak gibi değil, düşünmüşler ne yapalım ne edelim diye.

En sonunda birinin aklına bir fikir gelmiş.

Ertesi gün her tarafa ilanlar asılıyor. "Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır."

Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı. Cumartesi günü tiyatro full çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkışlıyor. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler?

Kapılar kilitli ve şu yazı vazıyor:  "Cıkış 10 Lira"