“31 İl ve Zonguldak”

Şimdi “14 il ve Zonguldak”

Corana virüs sürecinde İstanbul, Ankara ve İzmir, İzmir’in en iddialı tatil beldesi Foça’ydaydık…

Zonguldak halkına haksızlık edildiğini düşünüyorum.

Maske, Mesafe ve temizlik kuralına Zonguldaklıların uyduğu kadar hiçbir şehir özen göstermiyor.

Ancak vaka sayısı Zonguldak’ta  istatistiklere giriyor.

Ve sonunda hep “Ve Zonguldak” oluyoruz!

Ereğli ilçesinde ERDEMİR’in bacası…

Çaycuma’da Kağıt fabrikası…

Zonguldak’ta santral bacalarından çıkan zehire kimse ceza kesmiyor, kesemiyor!

Yer altında kömür tozu, yer üstünde fabrikaların bacaları 7/24 zehir salıyor.

Ve hiçbir yetkili bu kurumlara ceza kesemiyor!

Tabi sokakta yürüyen vatandaşa, çaycıya ceza kesmek yürek istemiyor!

Maske takmadın ceza!

Çay verdin, çaycıya kapat!

Yemek verdin, lokantayı kapat!

Yüreğiniz yetiyorsa çıkıp ERDEMİR’e, Kağıt Fabrikası’na, havamızı zehirleyen, onkoloji servisinde yatan çocuklara oyuncak günleri düzenleyen Elektrik Santrallerine ceza kesin!

Sahi, Belediye Başkanın 100 bin dolar seçim rüşveti aldığı elektrik santrallerine ceza kesebilir misiniz siz?

O Belediye Başkanı evinde kedisini sevip, sosyal medyada hayvan sever oluyor ya…

Yüreği yetiyorsa gidip onkoloji servisinde kansere yakalanmış çocukları sevsin bakalım, sevebiliyor mu?

Sevse sevse, iki tane sokak köpeğini sevip haber sitelerinde yer bulur ancak…

Abone parasına susan gazeteciler, Elektrik santrallerinin gücüne, parasına susanlar olduğu sürece, sokakta burnunu kapatmayan vatandaşına ceza kesip iş yaptık diye bağıran yöneticiler bitmez…

Zonguldak Veballer şehirdir azizim…

Siz, çocuk onkolojisi açılan bir şehrin milletvekilini, bürokratını, basınını havasını zehirlediği için hesap sorduğunu gördünüz mü?

Gelsin çarşaf çarşaf ilanlar, reklamlar…

Gelsin kentin takımına yardımlar…

Gelsin belediye başkanlarına seçim dolarları…

Sen, ben, siyasetçisi, bürokratı vebal altında olan bir şehir!

Hepimiz Osmanlı bankasıyız yani!

Erkeği, dişisi yok!

Namuslusu, namussuzu da yok!

Yöneticisinden gazetecisine vebal altında olan bir şehirde kimse kimseye p.k atmasın!

Herkes faturasını çıkarsın, sonra konuşsun!

Tonlarca hafriyatını Karadeniz’in 6 mil açığına döküp, resmi kurumlar tarafından aklanan, tonlarca uyuşturucusu limanında yakalanan, Havasını zehirleyip insanını ve bitki örtüsünü öldüren santraller kentinde hangi gazeteci, hangi bürokrat dürüst olduğunu iddia edebilir?

Erdemir bir yandan 7 bacalı santraller bir yandan üflüyor, corona virüs artıyor…

Maske, mesafe ve temizlik devam et, ha gayret  Zonguldak!

Seni cezalandırmam için bana zarar vermen şart değil

Çakalın biri kasabaya inmiş.
Sütçünün süt çanağını devirmiş, sütü de içmiş, Fırıncının tezgâhından ekmeği kapmış yemiş, nihayet bir kasabın vitrininden kocaman bir but kapıp bir güzel mideye indirmiş.
Çakalın ve etin kokusunu alan kasabanın tüm köpekleri toplanmış, çakalı yakalamak için ardı sıra koşturmuşlar.
Çakal önde, köpekler de arkada, amansız bir kovalamaca koşuşturmaca başlamış ama bir süre sonra, sütçünün köpeği yorulup takibi bırakmış.
Bir müddet daha geçince de bu sefer fırıncının köpeği, çakalı takibi bırakmak zorunda kalmış.
En son, kasabanın çıkışına yakın bir yerde kasabın köpeği de pes etmiş ve yorgunluktan dili bir karış dışarıda geriye dönmüş.
Çakalın arkasında kala kala bir tek demircinin köpeği kalmış. Çakal önde demircinin köpeği arkada ısrarlı bir kovalamaca devam ederken ve kasabadan çıkılıp kırlara varıldıktan sonra da tepelere doğru çıkılmaya başlanmışken çakal dayanamamış, durmuş ve demircinin köpeğine öfkeyle seslenmiş;
_“Yahu arkadaş, sütçünün sütünü içtim tamam, fırıncının ekmeğini yedim o da tamam, hadi kasabın etini kaptım ama buna rağmen onlar bile pes etti peşimi bıraktı da, lan ben demirciye ne yaptım ki bi türlü ayrılmıyorsun peşimden?”
İşte, Çakalın anlamadığı:
_Demircinin köpeği menfaat peşinde değil, sadece adalet peşinde.
_Çakalın kafasındaki sistem karşılıklı menfaate dayalı bir kapitalist sistem.
Demircinin köpeğindeki ise, evrensel hukuk.
“Seni cezalandırmam için bana zarar vermen şart değil. Sen, başkalarına zarar verdiğin için suçlusun”
Diye düşünüyor demircinin köpeği.
O yüzden hikayedeki çakallar, demircinin köpeği gibi ''yalnızca hak peşinde koşanları'' asla anlayamayacak ve yaptıklarını aptalca bulacaklardır. Ama demircinin adalet bekçileri de her zaman var olacaktır.

Olmalıdır da…

*

Bazı geri zekalılar bu yüzden bizi anlamakta güçlük çekiyor.

Ama biz onları anlıyoruz!

Bakalım yarın geri zekalıdan yanıt gelecek.