Bir arkadaş anlatıyordu:

"Sabah cemaat namazından dönerken yolda, bir ineği zorla bir arabaya yüklemeye çalışan bir gruba rastladım. İnek binmekte direniyor, bir türlü binmiyordu arabaya.

Ben yaklaştım ve bir elimle ineğin alnını şöyle bir okşadım. İnek sakinleşti ve direnmeyi bıraktı. Adamlar ineği hemen arabaya bindirdiler.

Ben gururlandım ve kendi kendime "demek ben de keramet var" dedim.

Eve geldiğimde annem ağlıyordu. "Niye ağlıyorsun?" dedim. "İneğimizi çalmışlar!" dedi.

İnek beni tanımıştı, ben ineği tanımamışım.

İster fıkra niyetine gülün…

İsterseniz bu gün ki halimize gülün…

Yıllardır kentin sırtından goygoy yapanları izliyoruz…

İnekler bizi tanımış, biz inekleri tanımamışız!

Lütuf bağışlıyor hazretleri…

Uzun zamandır Milletvekilini Zonguldak’ı konuşurken görmemiştik.

Kendi işleri ile o kadar naşır neşir ki…

2 B arazileri, daire satışları, mağazanın cirosu filan…

Oldukça yoğundu…

Geçen bir yere çıkmış!

Zonguldak soruluyor, mıyır kıyır…

Filyos deniliyor, mıyır mıyır…

Bir kelam ederken lütuf bağışlıyor sanki hazretleri…

Hiçbir şey anlatmadan iki saat konuşur mu insan?

Temel…

Temel otelin birinde oda tutar.

Otel görevlisine sorar; Otelinuz temiz midur?

Evet efendim kaymak gibi çarşaflar.

O sırada yastıkta dolaşan biti görür.

Görevliye sorar;

Ha buda nedur?

Ölü bittir. Zararsızdır efendim.

Temel yatar.

Ancak bitlerden uyuyamaz.

Resepsiyona iner.

Görevliye; Bir türlü uyuyamadum daa. Sizun ölü bitun cenazesi pek bi kalapaluk geçiyi…