Biliyorsunuz Taşımalı Yemek İhalelerinin iptal edilmesinin ardından birilerinin küçük kıyameti kopmuştu.

Kendi kıyameti kopunca Zonguldak’ta kıyamet koparan, toplasan 30 kişilik bir çetenin gürültüsü uğuldar hep.

Dikkat edin şehirde her ne olacaksa bu çete başlar kaşınmaya.

Bitlenirler, pirelenirler, uyuz köpek gibi saldırırlar.

Onların umurunda değildir öğrencilerin kaliteli yemek yemesi.

Yetimlere ve ihtiyaç sahibi öğrencilere de yemek hizmetini Devletin vermesi.

Zonguldak Valisi Ahmet Çınar’ın ihalecilerden yana değil, çocuklardan yana tavır almasını anlayabilir mi bu çete?

Vali Yardımcısı Nevzat Taşdan’ın verdiği mücadelenin kutsallığını anlar mı bu çete?

Öğrencilere-çocuklara, her gün o yemeklerin hazırlanmasında, dağıtılmasında emeği geçen tanımadığımız, bilmediğimiz insanların verdiği emeği bilebilir mi bu çete?

Yöneticilerin aldığı riskin manevi hazzını duyabilir mi bu çete?

Mümkün mü sizce?

O yüzden herkes kendine göre zurna çalıyor bu şehirde.

İhale olursa, ihaleciler de vardır…

Çıkması olur, girdisi olur…

Aç memur tayfası olur.

Avantası olur, lavantası olur.

Şaibesi bitmez, skandalı bitmez.

Taşımalı Yemek İhalelerinin yapıldığı dönemlerde kar tatilinde devlete yenmemiş yemek faturası kesildi!

Et yemeği yerine bezelye yemeği verildi.

Öğrenciler zehirlendi.

Devlet, şaibe ve iddialar altında güven kaybetti.

Bir şaraba kendini satan Valinin, çocukların yemeklerini ihalecilere peşkeş çektiği dönemlere tanık olduk.

Şimdi, hiç utanmadan siyasete atılıp İl Başkanlığı’na talip oluyor.

Ne kadar güzel, ne kadar ‘iyi’ değil mi?

Yüce Mevlanın adaleti geç geliyor bazen ama, geliyor.

Emekli olup torun sevseydi, yaptığı pisliklerin bedelini başka türlü ödeyecekti belki de…

Allah bu ya…

Düşürdü kendini buraya!

5,5 Yıl pislediği şehirde, bedel ödeyecek.

Hoş geldin melek yüzlü şeytan, hoş geldin…