Bazı siyasetçiler kendi güçlerine,

Kendi karakterlerine,

Kendi hikayelerine,

Kendi ailelerine,

Geçmişlerine,

DNA’larına güvenmiyorlar.

Kendi partilerine de güven duymuyorlar.

O nedenle aile bağları güçlü, sözü dinlenir, ağır ağabeylerin arkasına sığınarak deyim yerindeyse racon kesiyorlar.

Küçük kasabalarda ergen tipler genelde böyle triplere grip, o komik halleri ile toplumda yer tutmaya çalışırlar.

Küçük kasabalarda yaşarken herkesin birbirine değmişliği oluyor.

Herkes herkesi tanıyor, herkesin birbiriyle bir hikayesi, hatırası, baba dostluğu çıkıyor.

Fakat, bazı yeni nesil siyasiler, bu küçük kasabada hikayesi olan ağabeylerin arkasına kusurlarını gizleyip yol almaya çalışıyorlar.

İçerde ‘dayım’, ‘ağam’…

Dışarda seçmene tespih sallayıp racon keserken ağabeylerin sermayesinden gidiyor.

Ergenlik böyle bir şey, sabredeceğiz…

‘Çok sayıda kemiği kırılacak gazeteci var’ sözünü ergenliklere bağlıyoruz.

‘O paylaşımları yapma, seni bir daha uyarmam!’ diyen ergenlere de sabrediyoruz.

Biliyoruz ki; korkutanlar, en çok korkanlardır aslında!

En uzun ergenlik 4 yıl sürüyor!

Bir yılı gitti zaten.

Neyse…

Corona’dan kendimizi korurken, arada sırada dışarı çıkıyoruz.

İnsanların çekildiği sokaklarda köpekler aç kalmış.

Bazılarını doyabiliyoruz.

Ama sürüyle gezenleri doyurmak ne mümkün?

Belediyenin yemekhanesini versen doymazlar!

Bazılarının ağzından salyalar akıyor!

Hoşt diyorsun, hırlıyorlar!

Sahil Projesinin yapılacağı yerde çok sayıda geziyorlar!

Deniz güzel, hava güzel, kıyı güzel, manzara güzel…

Diyorum burada kasap yok, kasap dükkanı yok!

Niye kemik arıyorlar?

Kan kokusunu, kancı kokusunu, kemik kokusunu nereden alıyorlar?

Esnafın biri esprisi yaptı; Oradaki dükkanlara İstanbul’dan kemik getireceklermiş, köpekler onun kokusunu almışlar, Sahilde o yüzden bekliyorlar…

Zonguldak Belediye Başkanı Sayın Ömer Selim Alan’a buradan seslenelim, sokak köpeklerine arada kemik atsın…

Yazık günah, hayvanlar aç kalmasınlar…