Şantaj yaptığı için Devlet tarafından koruması, koruduğu siyasiler tarafından dönemin Valisi Erdoğan Bektaş’a verdirilen kentin en namuslu, en dürüst, en şerefli, en haysiyetli gazetecisi Ali Rıza…

Saldır…

Hatta tek ayak üzerinde dur…

Çünkü sen, ancak köşende ADAM’lık taslayabiliryorsun.

Hiç olmazsa orada kendini ADAM gibi görüp mutlu olmanda güzel bir şey…

Bu duygudan kendini mahrum etmemiş olursun…

Sana yumruk attığım gün, bana attığın iftiraların hesabını sorduğumda ağzını açıp gık bile diyemeyecek kadar acizdin.

Okurlardan çok özür diliyorum...

Ama yıllarca bana yapıştırdığın, gittiğin her yerde anlattığın, köşende TOKİ’de videolarımın olduğu, üzerine yeminler ettiğin kuyruklu yalanlarında dalga dalga yarattığın iftira ettiğin isim var ya.

SATILMIŞ diye, bana iftira ettiğin kişinin facebook'unu kırmanıza ve kimlerle, hangi kadınlarla yazıştığını bilmene rağmen bu çapsızı sırf beni itibarsızlaştırmak adına anmış ve imalı yazmıştın.

Yalan olduğunu bile bile SATILMIŞ'la dost hayatı yaşadığım yalanını uydururken çok keyif aldın mı bilmiyorum ama ahirette iki elim ümüğünde olacak bilesin...

Namusun, eşin Burçin hanım da senin herkese attığın iftiralar ve bel altı yazılara bir şey demiyor ya, ona da aşk olsun..

Yanındaki kadın elemanın eteklerinin altına saklanacak kadar cesursun.

İki hafta önce seni Gazipaşa Caddesi’nde gördüğümde, hesap sorduğumda Korumanın arkasına saklanmış, yandan yandan kaçmıştın.

Korumayı, onun zor durumda kalacak olmasını tercih ettiğimi biliyorsun.

Ne olacak bizim seninle halimiz?

Sana soramadığım hesabı seni koruyanlardan soruyorum, rahatsız oluyorsun.

Adalet önünde sorsam, “Üzerine alınmış, alınganlık yapmış” deyip kıvırıyorsun.

Madem devleti yönetenleri düşünüyorsun “Onları sıkıntıya sokmak istemiyorum” diyorsun ya, bir mertlik yap korumadan sen vazgeç.

Vali Mustafa Tutulmaz, seni koruyan Milletvekili Hamdi Uçar’dan, Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş’tan, sana iş veren Zonguldak Belediye Başkanı Ö. Selim Alan’dan ve siyasi güçlerinden tedirgin oluyor.

Ne kadar sıkıntı yaşıyor görmüyor musun?

Köşende Vali Mustafa Tutulmaz’a methiyeler yazmaya devam et.

Devlet Koruması altında isimsiz, imalı, iğrenç yazılarına da devam et…

MOBESE görüntüleri, HTS kayıtları devletin elinde olur, senin cebinde ne arıyor?” diyorum, oturak alemleri diyorsun…

“Filyos’ta yolsuzluk var” diyorum, genelevde or… diyorsun…

“Rüşvet var” diyorum, Filyos Ateş Tuğla ihale şartnamesi aldı, ihaleye girmediği ortaya çıktı diyorsun.

“Kozlu’da imar rantı” diyorum, Kozlu sahilleri kan akıyor diyorsun…

“Kenti yönetenler bu haberlerden 'hoşlanıyor mu?: Bu şantaj değil de nedir?” diyorum, Devletin verdiği korumadan güç alarak yine bel altı saldırıyorsun…

Vali beyde seyrediyor…

Savcılıkta seyrediyor…

Seni ikaz etmek yerine zaman geçirdiğin bürokratlarla bu iğrenç dedikoları mı konuşuyorsunuz, milletle geyik mi yapıyorsunuz?

Bende soruyorum köşelerine taşıdığın, imalı gönderme yaptığın isimlere HTS kayıtlarının elinde olduğunu söylüyorsun ya…

Bu kayıtları sana kim veriyor?

Bak sana bel altı yazıyor muyum?

Senin, eşinin, kızının özelini, tercihlerini yazıyor muyum?

Yatak odanı merak ediyor muyum?

Çok ayıp, gerçekten çok ayıp…

Sana benim özel hayatımdan, sana ne başkalarının özel hayatından.

O “Oturak alemi” var diye sana ve bazı bürokratlara iftiralarla anlatan ihramlı, TOKİ tavafcısı Belediye Başkanı’na tekrar sor.

Sana tüm gerçekleri anlatsın.

Gerçi onun ağzı doğru konuşmayı bilmez…

Ben kimin yanına gitmişim, niye gitmişim, orada kimlerle karşılaşmışım.

Yalan makinesine dönen ihramlı, viskisini yudumlarken seninle ilgili neler söylediğini de anlatsın.

Benim oraya hangi gazetecinin yanına gittiğimi hangi gazeteciyi bulmak ve çenesini kırmak için gittiğimi de sana anlatsın.

Bak ben sana diyor muyum, senin bilmem neyin oturak alemcisi diye…

MOBESE Kayıtlarını alacağın yeri biliyorsun.

Devlet içinde istihbarat ağın çok geniş.

Oradan al, tekrar seyret.

Nereden gelmişim, oraya niye gitmişim, nereye gitmişim, kiminle gitmişim…

Devletimiz seni kırmaz, görüntüleri verir, HTS kayıtları da onların elinde, onları da versinler.

Benim de, senin özel hayatını yazmamı bekliyorsun, çıldırıyorsun…

Senin arkana saklanarak siyasi rakiplerini senin yazılarınla dizayn edenlerle beni bitirmek için aylardır uğraşıyorsun…

Hadi sen mal varlığını açıkla, nereden kazandığını açıkla.

Devlet’te benim hesaplarıma baksın…

Baksınlar bakalım o hesaplara para nereden geliyor.

Devlet geç açıklar, ben tez canlıyım, açıklayayım Ali Rıza…

Almanya’daki amcam, ağabeyim, yengelerim, yeğenlerim…

Teyzem, dayım, kuzenlerim...

Ha bu arada sana selamları var. Seni dövdüğüm zaman senden ve senin attığın iftiralardan haberleri oldu.

Günlük bir gazete kurmak konusunda beni ikna etmeye çalışıyorlar sağol olsunlar.

Ama 15 yıl 18 kişi çalıştırdım.

Kendi paramla eleman kaprisi yaşamak istemiyorum.

Günlük gazeteler gibi 200-500 adet basıp, 5 bin adetlik görüntü vermek de işime gelmiyor.

Bir de sen açıklar mısın?

Zonguldak Belediye Başkanı Ö. Selim Alan’a yaptığın memnuniyet anketinden memnun kaldın mı?

Zonguldak Belediye Başkanı Ö. Selim Alan’a Belediye dergisini neden künyesiz yaptın?

ART’nin yada Pusula’nın adını gizleme gereği mi duydun?

Yasal olarak büyük suç işlendiğinin farkında mısın?

Bu konuda şikayetçi olacağımı da bilmeni isterim.

Ahmet Likoğlu’ndan talimat ve para alıp, Emniyet Müdürü Atilla Çınar’ı yıprattığın için süren ÇELİK-2 operasyonu yargılamasın da suçsuz bulunduğunu söylüyorsun ya.

Mahkeme ‘telefon kayıtlarının yasal yollardan dinlenmediği’ için kararı bozmasına rağmen gerçekten suçsuz olduğuna kendini inandırdın ya, peki milletinde inandığını düşünüyor musun?

Levye ile neden kafanın kırıldığını da yazabilir misin?

Gerçi herkes biliyor, onu boş ver…

Aslında seni de boş veriyorum…

Köşelerine saklan Ali Rıza…

Çok güzel yazıyorsun…

Devam et…

Saldır…

Kum saatini ters çevir…

Hatta bir tane de işaret fişeği fırlat…

Alamazsan haber ver, yada İBAN’ını gönder hesabına atayım…

Kullandığın siyasilerin ve iş adamlarının gücünden,

Devletin korumasından faydalan,

Yazamadığın, pisliğe bulaşmış ağabeylerinden faydalan,

Ben burada olacağım…

Senin dostlrın da;

Sezai Çanakçı, Şeker ailesi, Hamdi Uçar, Ali Bektaş, Selim Alan, Zekai Bükrü, İsmail Recai Şanlı, Ömer Ünal, Savaş Çiloğlu, Aydın Ergenç ve bürokrat dostların Kazım Eroğlu, Yaşar Karaman, Mehmet Alas, Ahmet Güngör, Ahmet Hakan Gencer , Ahmet Karayılmaz, Sendikacı Hakan Yeşil, İsa Mutlu vs. hataları oldukça yazmaya devam edeceğim.