Aslında, Filyos Belediyesi’nde ki usulsüzlükleri, imar rantlarını yazıyordum.

Bir davadan beraat etmek amacıyla bilirkişiye 100 bin TL rüşvet verdiği iddiasını yazıyordum ki…

Ali Rıza, kendini her zaman gibi ortaya attı!

Yav arkadaş sana ne oluyor?

Ömer Ünal cevap veremiyor, Ali Rıza üzerinden bir şirketi hedef olarak algı yaratmaya, bizim talimatla haber yaptığımızı algısını oluşturmaya çalışıyorlar.

Bu da yetmiyor, her zaman ki gibi imalı, bel altı yazılarıyla saldırıya geçiyor.

Biz de karşılık verince, başlıyor aynı masalları anlatmaya!

“Topyekün gelin”

“Gazeteciler buluştu, bizi yok etmek için karar aldı”

“Beni bitireceklermiş, Başkanı görevden alacaklarmış”

“Arkasında iş adamı var”

“Para kazanmamı kıskanıyorlar”

Nereden buluyor da, uyduruyor aklım almıyor.

Hem Devletin koruması ile geziyor, hem millete belden aşağı yazıyor, hem mağdurum diye avaz avaz ağlıyor.

Bu kadar iftiraya uğradığım halde, ilk gördüğün yerde gidip yumruk atıyorum.

Köşemde zır zır ağlamıyorum.

İki yıldır AK Parti’nin baron siyasileri, Ali Rıza’larıyla birlikte üzerimde oyun kuruyor.

Ali Bektaş, “Adalet gereğini yapmazsa ben yapacağım. Herkese gereğini yapacağım kimse sokakta rahat dolaşamayacak, tehditse tehdit ediyorum” diyor.

Biz koruma istemiyoruz.

Hatta, ertesi gün ve birkaç gün özellikle gidip Kozlu’da dolaşıyorum.

Üstelik ben, açık açık isimle yazıyorum, Gazipaşa’da da geziyorum.

Kafeterya’da da oturabiliyorum, ailemle de gezebiliyorum.

“Bana baktı, tetikçimle göz göze geldim. Beni vuracaktı, arka caddeden kaçtım” diye paranoyaklık ayakları ile mağduriyeti de oynamıyorum.

Köşesinde ne ağlaması, ne saçmalıkları, ne de halüsinasyonları bitmiyor.

Köşesinde ADAM gibi yazıyor.

Sokakta korumasız gezemiyor.

Mahkemede “Ben onu kastetmedim, üzerine alınmış, alınganlık yapmış” diyerek lafı çeviriyor.

Herkese bir kulp, bir iftira atıyor sonra herkes benimle uğraşıyor diyor!

Vallahi sen git tedavi ol kardeşim.

Sana yumruğu attığımda, tir tir titriyordun ya.

O yanındaki kadına kızdım, çünkü onunla sorunum yoktu.

Ben mahalle kavgasını, kadın kavgasını gerçekten bilmem.

Hayatımda saç çekmişliğim hiç olmadı.

Bir kadına da ilk kez yumruk atmak zorunda kaldım.

Saçıma dalmasaydı seni yerde öyle bir pataklayacaktım ki…

Ama taktir ettim vallahi…

“Benim yanımda benim patronumu dövemezsin” diye bağırmaları hala kulaklarımda çınlıyor.

Sen iftiralarına cevap veremedin ama, o kadın senden yiğit çıktı…

Seni tüm yanlışlarına rağmen savundu!

Şapka çıkarıyorum ona…

Aslında sen Devlet Korumasını bırak.

Baron siyasilerden tedirgin olan Vali Mustafa Tutulmaz’ı da bu rahatsızlıktan azat et.

O kadınla gez, hatta yanından hiç ayırma!

O akıllı kadın, seni bir de doktora getirsin…

Belki bir yararı olur!

O kafa bu kafa…

Dün bu köşede;

“Beni anlıyorsanız, ben sizi zaten anlıyorumdur…

Ama…

Beni anlamıyorsanız, ben de hiçbir şeyi anlamam!

Hiçbir şeyi bana anlatamazsınız…

Çünkü; Ben, Zonguldak coğrafyasında doğmuş, soy kütüğü Oğuz boylarından olan, Rus savaşı nedeniyle tüm kardeşlerini savaşta kaybetmiş, yıllar sonra Trabzon'daki tüm topraklarını bırakarak, çoluk çocuğu için Zonguldak’a göç etmiş, TTK’da çalışıp ciğerlerini bu topraklarda tükettiği için 56 yaşında toprakla buluşmuş bir dedenin torunuyum…

Yani Karadeniz çocuğuyum…

Öyle de kalacağım…

Yani ben, Akdeniz iklimi gibi sıcaktan bayılmış, geyik yapıp yapıp akşam serinliğini bekleyen, pervane ile kendini soğutan bir iklimden gelmiyorum….

Korkuteli/ Antalya’lı değilim…

Bor/Niğdeli de değilim..

Devrek/ Zonguldaklı da değilim” dedik ya…

Yazının ruhunu anlamayan o kafalar şovenizm yaptığımızı düşünüyor.

Evet aslen Trabzon kökenleyim, Zonguldaklı değilim ama Zonguldak doğumluyum.

Nerede doğduğumun da bir önemi yok aslında…

Dedelerimin, en yakın akrabalarımın mezarları burada, bende ölünce Zonguldak’taki topraklarımıza gömüleceğim inşallah.

Zonguldaklıyım diye gurur duyarken, ben niye Trabzonluyum diye gurur duymayayım anlamıyorum…

Niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz?

Zonguldak insanından rüşvet isteyen siyasi baronları yazabiliyor muyum?

Zonguldak topraklarını imar rantları ile talan eden Trabzon kökenli Ali Bektaş’ı, Filyoslu Ömer Ünal’ı yazabiliyor muyum?

Projeye uymayan, satarken başka, sattıktan sonra başka daire verip kendi insananı mağdur eden Devrekli Zekai Bükrü’yü yazabiliyor muyum?

Zonguldak Belediyesi’ni milyarlarca lira zarara uğratan müteahhit Trabzonlu Davut Acar’ı yazabiliyor muyum?

Trabzonlu Kilimli eski Belediye Başkanı Ali Aslankılıç’ın tüm yanlışlarını yazmadım mı?

Antalya/ Aksekili Zonguldak belediye Başkanı Ö. Selim Alan’ın tüm yanlışlarını yazabiliyor muyum?

Aslen Malatyalı olan ama Çaycumalı olarak bilinen AK Parti Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’nu yazabiliyor muyum?

Irkçılık yapsam Trabzon kökenlileri kayırırım değil mi?

Zonguldaklı olduğunu söyleyip, Zonguldaklılardan rüşvet alanları, ineğini sattıranları yazanları gördünüz mü?

Köşesinde sürekli ırkçılık yapanlar, şimdi bizi ırkçılıkla suçlayacak kadar zavallılıklarını ortaya koyacaklar.

Zaten koysunlar diye de yazdık.

İki yüzlülükleri ortaya çıksın...

Bakalım ne yumurtlayacak..