GÜNDEM

Revizyon-reform-pay; Emeklinin haline vay!

Tüm Emekliler Derneği Zonguldak Şube Sekreteri Adnan Küçükvar, “Ortada ‘enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik’ gibi, emekliyi  doğrudan olumsuz etkileyen gelişmeler var” dedi.

Zonguldak’ta TÜM EMEK DER Şube Sekreteri Adnan Küçükvar, emekli maaşlarındaki adaletsizliği eleştirerek kapsamlı bir reform çağrısı yaptı. Küçükvar, “Yaşadığımız değil, hedeflenen enflasyon üzerinden yapılan artışlarla emekliye umut değil adaletsizlik veriliyor” diyerek hükümete seslendi.

Küçükvar yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi; Bir kişinin yaşam maliyetinin 40 bin liraya ulaştığı bir düzen de, asgari ücretin 22.104 TL, açlık sınırının 26.413 TL, yoksulluk sınırının 86 bin lira olduğunu düşünün!

Düşünsenize, bu ülkede en düşük emekli kök maaşları 8-10-12 bin lira civarında.

En düşük kök maaşlılar, ‘tamamlama’ sistemi ile TÜİK’in 6 aylık enflasyon verileriyle belirlediği ‘en az maaş’a(!) tamamlanıyor.

Aslında, ‘kök maaş’ın adı, ‘en azında azı maaş’ olmalı.

Malum, TÜİK'in 2025 yılı ilk 6 aylık enflasyon verileriyle, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine uygulanacak zam oranı %16, 67 oldu. Böylece, kök maaş dışında, 3.7 milyon kişinin en düşük emekli maaşı 14. 469 TL’den 16. 881 TL'ye çıktı.

Ve asgari ücret ile açlık sınırı altında maaş alan emekli sayısı yine 8 milyonda kaldı.

Son günlerin aktüel konularından biri de, ciğerlerimizi yakan orman yangınları ve siyasi yozlaşmanın ürünü ‘politip transferler’ yanında; alım gücü düşen, yaşam kalitesi yerlerde sürüklenen, ‘Viktor Hugo’nun değil, bizim sefiller’ olan emeklilerimizin kalabalık içinde yalnızlığı…

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, ‘şu anda emekli maaşlarında bir adaletsizlik var’ demesine rağmen; emekli maaşları Çalışma Bakanlığı ile TÜİK arasında sıkışmış kalmış durumda.

‘Emekli maaşlarında adaletsizlik’ sözü, politik bir argüman belirtisi, sıradan bir lâkırdı değil; adında ‘Adalet’ geçen bir partinin temel felsefesine gönderilen bir ‘veciz’ sözdür. Maksadı, ister ‘seçmen bazında yüzde 24’lük sayısal emekli güce atıf, ister ’yoksul /sefil’ görünüş karşısında ‘vicdani’ yükseliş, isterse, ‘hakkın teslimi’ manasında ‘ikaz’ olsun.

Ortada ‘enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik’ gibi, emekliyi doğrudan olumsuz etkileyen gelişmeler var. Aleyhinde oluşan yaptırımlar ile her gün ‘huzuru bloke edilen’ emeklinin ‘siyasi erk, hukuk ve toplumsal mutabakat’ manasında beklentileri var.Toplum katmanları/altı sosyal dilim içinde en bariz, sıkıntılı kalabalık, açlık sınırı altında maaş alan emeklidir ve dolayısıyla, mağdur olmadığı halde mağdur için elini taşın altına sokacak, maddi manevi risk alacak bağımsız/tarafsız güzel insanların desteğine ihtiyacı vardır.

Bu, siyasette ‘devletin babalığı’, hukukta ‘insan kokulu çözüm’ toplumda ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ mantığının tecellisidir.

Yapılacak olan, ‘Sosyal Sigortalar Sisteminde revizyon, Kapsamlı Sosyal Güvenlik Reformu, Emekliye Gayri Safi Milli Hasıla’dan pay, seyyanen refah payı’ ile ‘emeklilerimize adil bir gelecek’ sağlanabilir.

Yoksa; yaşadığımız değil, hedeflenen enflasyon üzerinden yapılacak artışlar; çalışırken ödediği primler ile maaşını kutsallaştıran; akıl ve alın teriyle ülke ekonomisine hizmet edip, ardından gelenlere ‘tecrübe’ aktaran emekliye yapılan haksızlıktan ziyade, siyasi erk’in adına yakışmayan ‘adaletsizlik’ olur.