Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Kadın Kolları Başkanı Av. Merve KIR;

“Kadının adı VAR kendi YOK”

Merve Kır. Bundan 3 yıl önce Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Başkanı seçilerek, tüm Zonguldak siyasetinin dikkatini çekmeyi başardı. Seçildiğinde, Türkiye’nin en genç kadın kolu başkanı olma unvanını kazandı.

Sürmeneli bir babanın ve Bartınlı bir annenin tek kız çocuğu olun KIR, sülalesinde aktif siyasetti rol olan ilk kişi ayrıca. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve 5yıldır Zonguldak’ta serbest avukatlık yapıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Kadın Kolları Başkanı Merve KIR ile siyasete girişini, Zonguldak’ın sorunlarını, siyasetteki hedeflerini konuştuk. ‘Hedefsiz insan boş çuvala benzer’ diyen KIR, Zonguldak’ta kadın sayısının erkeklerden fazla olmasına rağmen, siyaset başta olmak üzere birçok alanda yok sayıldığının altını çizdi.

TTK üzerinde uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, zamanında işçinin ve emeğin başkenti olan Zonguldak’ın, emeklinin ve işsizlerin kenti haline dönüştürüldüğüne dikkat çekerek, bu gerçeğin kent ekonomisini zayıflattığını ve kentin göç vermesine neden olduğunu ifade etti.

Merve Kır kimdir?

Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Kadın Kolları İl Başkanı Merve KIR, 1987 Zonguldak doğdu. Sürmeneli bir babanın, Bartınlı bir annenin kızı. İlkokul, ortaokul ve liseyi TED Zonguldak Koleji’nde okudu. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda ihracat-ithalat avukatlığı yaptı. Stajımı bitirip avukatlık ruhsatını almak için Zonguldak’a döndü ve 8 yıldır Zonguldak’ta serbest avukatlık yapıyorum. Bir erkek kardeşim var, şu an Rusya’da, Rus Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyor. Annem ev hanımı babam deden kalma kereste imalatı işiyle uğraşıyor.

Siyasete girmeye nasıl karar verdiniz?

Son derece sevilen bir ailenin kızı ve torunuyum, bu konuda çok şanslı oluğumu düşünüyorum. Biz aile olarak dedelerden Cumhuriyet Halk Partiliyiz ama aile içinde aktif olarak siyaset yapan yoktu. Ben avukatlık mesleğine başladıktan sonra çevremdeki insanlar siyasete girmemi istedi. Fakat ben mesleğimde yeni olduğum ve yeni kurduğum ofisimi oturtturmak için, Zonguldak halkın profilini görmek ve daha yakından tanımak için biraz bekledim ve açıkçası Zonguldak siyasetini uzun bir süre dışarıdan izledim. Gerçekten Zonguldak’ı çok seven bir insanım. İstanbul’da ciddi anlamda kurulu bir düzenimi bırakım geldim. Buraya gelmemin nedeni, bu kenti çok seviyor olmam ve ailemin burada yaşıyor olması. Zonguldak’ta avukatlık yapıyor olmaktan çok mutlu oldum. Zonguldak insanıyla iç içe olmaktan çok memnunum.  Bu arada Zonguldak’ın ve Zonguldak insanının sorunlarını, sıkıntılarını görme fırsatı buldum. Çok sevdiğim bu kent için elimi taşın altına koymam gerektiğini düşündüğüm için siyasete Cumhuriyet Halk Partisi’nde başladım. Hiç evlenmedim. Evli ve çocuklu bir kadın olmadığım için bütün enerjimi hem işime hem de daha rahat harcayabileceğimi düşündüğüm için bu dönemi seçtim.

Neden CHP?

Benim ailem atadan, deden Atatürkçü bir aile. Mesela benim dedem ve babaannem hacıdır. Defalarca Hacca ve Umre’ye gitmişlerdir ama Atatürkçüdürler. Böyle bir ailede büyüdüm. Ülkemizin ve kentimizin içinde bulunduğu durumu göze aldığımda benim için siyaset yapacak en doğru adresin Cumhuriyet Halk Partisi olduğuna karar verdim. Bunun için de doğrularına ve politikalarına inandığım bir partide siyaset yapıyorum.

Ailenizin siyasetin içinde olmanıza yaklaşımı nasıl oldu?

Açıkçası ailem genelde benim kararlarıma saygı duyar ve bana bırakırlar. Tabi ki aldığım kararlarda tavsiyeleri olur, muhakkak danışırım aileme ama onlar son kararı benim vermemi isterler. Ben aktif olarak siyasette olmak istediğimi söylediğimde, annemle babam benim daha fazla insanla iç içe olmamdan, siyasetti bu şekilde ilerlememden mutlu oldular. Tabi biz kalabalık ve birlikte yaşayan bir aileyiz. Ailemizde daha önce siyasette aktif olarak rol alan aile üyelerimiz olmadı. Ama ailemin benim siyasete atılma kararımdan mutlu olmaları, bana destek vermeli benim için çok anlamlı ve moral verici.

CHP’de hem genç hem de kadın olmak nasıl? Nasıl karşılandınız, tepki gösterenler oldu mu mesela?

Cumhuriyet Halk Partisi’ne katıldığımda ilk başta çok iyi ve sıcak karşılandım. CHP’de çok ciddi anlamda genç eksiği olduğunu gördüm. Bunu dışarıdan baktığımda böyle görmüyordum açıkçası. Partinin içine girdiğimde bu acı durumla yüzleştim. Karşılıklı samimiyetimiz çerçevesinde de partimizde hep birlikte güzel işler yaptık. Tabi sıcak karşılayanlar kadar, belli bir azınlık da rahatsız oldu. Mesela ilk kongremde hiç tanımadığım kişiler yanıma gelip laf atanlar, ‘biz gökten ineni istemeyiz’ diyenler oldu. Ama dediğim gibi bu 1-2 kişiyle sınırlı kaldı. Partide çoğunluk az önce de ifade ettiğim gibi beni çok sıcak karşıladı. CHP’de olmaktan, CHP’lilerle olmaktan mutluyum. Eleştirenlere, tepki verenlere takılmadım açıkçası. Zamanla beni tanımalarını ve tanıdıktan sonra aynı fikirde olup olmadıklarını bekledim. İnsanların beni tanıdıktan sonra bana karşı yaptıkları ve yapacakları eleştiriler beni ilgilendirir. Beni tanıyan insanların eleştirilerini dikkate alırım. Genç avukat bir bayan gelmiş, bence tüm partililer iyi ve sıcak karşılamalıydı. CHP köklü ve zor bir parti, özgürlükçü bir parti. Dolayısıyla bu tür düşünce ve bakışlara da saygı duyuyorum.

Partide ilk dikkatinizi çeken eksiklik ne oldu?

Gençlik Kolları ile birlikte bir çalışma yaptık. ‘Partide neden genç yok’ sorusunun cevabını aradık. Ülkenin içinde bulunduğu durum ve buna paralel olarak iktidar partisinin içinde bulunduğu durumu göze aldığımızda, işsiz olan ve işsizlikte mücadele eden çok sayıda genç var. Üniversite mezunu olup da sokakta işsiz gezen binlerce gencimiz var. Bu gençler CHP’ye üye olduklarında işe girme olasılıkları yüzde 10 ise bu oran yüzde 1’e, sıfıra düşüyor. Birçok partilimiz gelip, ‘oğlum, kızım işe girecek, güvenlik soruşturmasında CHP üyeliğimiz görünür, işe almazlar’ kaygısıyla partiden istifa etmek istediklerini söylüyorlar. İktidar partisinin izlemiş olduğu işe alma ve istihdam politikası, insanları siyasetin dışına itiyor maalesef. Artık aktif siyaseti geçim kaygısı olmayan, ekonomik bağımsızlığını kazanmış insanlar yapabiliyor. Bu demokrasi adına kaygı verici bir sonuç aslında. Mesela bizim gençlik kolları il başkanımız, Zonguldak’ta iş bulamadığı için Bursa’da çalışıyor. Üniversite mezunu bir arkadaşımız. Bu üzücü bir durum.

Zonguldak’ta olması gerekip de olmayan ne var?

Zonguldak benim çok sevdiğim bir şehir. Zaman zaman daralıp kaçmak istediğim fakat her kaçtığımda 24 saat geçmeden özlediğim ve döndüğümde yuvama dönmüşüm hissi veren bir şehir. Tabi ki Zonguldak’ın gelişmesini, yaşamın daha kaliteli ve daha huzurlu olmasını isterim. Aslında kendimi şanslı buluyorum. Çünkü insanlarının bilinçli, özgürlükçü, herkesin rahat rahat istediğini giyebildiği, istediği yere gidebildiği, kadınların daha özgür olabildiği ve CHP’nin güçlü olduğu bir şehirdeyim. Dolayısıyla burada siyaset yaparken de yaşarken de bu benim mutlu olmalı ve daha huzurlu bir şekilde yaşamamı sağlıyor. Tüm bu artılara rağmen Zonguldak’ın eksikleri de var. Bunu sıralaya kalksak eminim çok uzun sürer ama Zonguldak’ta en çok olmasını istediğim şey, bir sanat sokağı. Kentimizde çok yetenekli gençlerimiz var. Müzikte, tiyatroda, resimde, halk oyunlarında, fotoğrafçılıkta ve edebiyatta başarılı ve yetenekli tanıdığım çok insan var. Bu insanların çoğunluğu öğretmenler ve işsizler. Ama bir sanat sokağımız olsa, bu sokakta müzik, resim, el işi gibi atölyelerimiz olsa. Gençlerimiz buralarda sanatlarını icra edip, halkımızla paylaşsa çok güzel olur diye düşünüyorum. Böyle bir sokak hem gençlerimizin ilgisini çekecektir hem de hayata bakış açılarını olumlu yönde etkileyecektir. Gerek ülke olarak gerek ise Zonguldak olarak çok stresli günlerden geçiyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu durum malum, kentimizin ve kent insanımızın da ciddi sıkıntıları var. Böyle bir sokak insanlarımızın, özellikle de gençlerimizin nefes alabildiği, yeri geldiğinde kendini yeteneğiyle ifade edebildiği, güzel bir yaşam alanı olur diye düşünüyorum.

Sizce Zonguldak’ın en önemli sorunu nedir?

Zonguldak’ın bence en büyük sorunu, kentin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasının lokomotifi olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun içinde bulunduğu durumdur. Tarihe baktığımızda TTK’da çalışan işçi sayısının 40-50 binlerde olduğunu görüyoruz. Bugün geldiğimiz noktada işçi sayısı 10 binin altında. Bu tablo en çok da kent ekonomisini baltalıyor. Türkiye’nin birçok ilinde, zamanında TTK’da çalışmış aileler, insanlar görmek mümkün. Bu da bizi Zonguldak’ın göç verdiği gerçeğiyle yüzleştiriyor. TTK’da zamanında izlenen istihdam politikaları kentimizin göç almasını sağlıyordu. Şimdi izlenen politikalar ise göç vermemize neden oldu. İşçi sayısı fazlayken işadamından, esnafına, işçisinden ev hanımına, gencine kadar herkes daha güçlü ve kendinden daha emendi. Çünkü işsizlik bugün ki seviyelerde değildi. İnsanlar çalışıyor, kazanıyor ve harcıyordu. Zonguldak kazanıyordu. Şimdi ise TTK’daki işçi sayısı arttırılmak yerine gün geçtikçe düşürülüyor. Zonguldak’ın ekonomisi de gün geçtikçe zayıflıyor. Zamanında işçinin, emeğin başkenti olarak bilinen Zonguldak, günümüzde ise işsizliğin çığ gibi büyüdüğü, emekli kentine dönüştürüldü. Bu çok vahim ve üzücü bir gerçek.

  

Zonguldak’ın bir diğer sorunu da termik santraller bence. Biliyorsunuz batı Karadeniz Bölgesi, özellikle de Zonguldak denizi ve kömürü nedeniyle aynı zamanda termik santraller bölgesi ilan edildi. Yeni yapılan bir araştırmaya göre, Eskişehir’de küller bulunuyor ve yapılan incelemelerde bu küllerin Çatalağzı Termik Santrali’ne ait olduğu tespit ediliyor. Yani düşünün, bu küller oraya kadar gidip zarar verebiliyorsa, kent halkına verdiği zararı tahmin bile edemiyorum. Bakın kentimizde kanser vakaları ve kanserden ölümler her geçen gün artıyor. Bu santraller insanımızı öldürür. Bu gerçekler ve hazırlanan raporlar gün gibi ortadayken, farklı rantlar için hala daha yeni termik santralleri için izinler veriliyor, projeler onaylanıyor. Zonguldak’ın çevre ve toplum sağlığı açısından en büyük sorunlarından bir tanesi de budur bence. Zonguldak’ın göç vermesindeki nedenlerden bir tanesi de termik santrallerin yarattığı hava kirliliğidir.

Kadın Kolları olarak ne gibi çalışmalar yürüttünüz?

Ben kadın kolları başkanı olduktan sonra, ilk dönemimde öncelikle şehit ailelerimize ziyaretlerde bulunduk, onlara kahvaltılar düzenledik. Ramazan ayında evlerine gidip birlikte iftar açtık. Şehit ailelerimize yakın olmak, sorunlarını dinlemek ve en önemlisi acılarını paylaşmak istedik. Bizlerin de onların evlatları olduğunu ve yanlarında olduklarını bilmelerini istedik. Önemsediğim bir diğer konu ise kadına yönelik şiddet ve cinsel istismardı. Bu konuda üstlendiğim davalar oldu. Öldürülen genç kızımız Necla Sağlam davası vardı. Bu dava ile ilgili ciddi çalışmalar yaptık, ailesine ciddi anlamda destek olduk. Gerçekten çok acı bir ölümdü ve bunun Zonguldak’ta yaşanmış olmasına üstümüze bir sorumluluk yüklüyordu. Biz de bu sorumluluğumuzu elimizden geldiğince yerine getirmeye çalıştık. Cinsel istismara davetiye çıkaran yasal düzenlemelere karış çıktık. Basın açıklamaları, eylemler düzenledik.  Ben biraz da kırsal kesimlerde çalışmalarımı yürütmek için ‘Çocuklarımız Üşümesin Diye Bir Mont Bir Bot’ kampanyası başlattık. Bu proje kapsamında bütün ilçelerimizde, bütün köylerimize tek tek gitmeyi amaçladık. Gittik ve insanlarımızla sohbet etme, dertlerini, sorunlarını dinleme olanağı yakaladık. Bu projenin bize çok katkısı oldu. Çok farklı hayatlara girdiğimizi düşünüyorum.

Kadın kolları olarak sadece merkezle sınırlı kalmayıp ilçe kadın kollarıyla birlikte çalışmak benim için çok önemliydi. Bunu başardık ve gerçekten tüm ilçelerimizle birlik ve beraberlik içinde güzel çalışmalara imza attık. Referandum döneminde gençlik kollarımızla birlikte üniversitede çalışmalar yaptık.

Siyasette daha büyük hedefleriniz var mı?

Doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım kenti seviyorum. Siyaseti de seviyorum. ‘Hedefsiz insan boş çuvala benzer’ demiş atalarımız. Yaşadığımız hayatı anlamlı kılan elbette hedeflerimizdir. Hedefi olan insanlar daha mücadeleci ve başarılı olurlar. Tabi ki benim de hedeflerim var. Gençlerin ve kadınların gerek iş dünyasında gerek ise siyaset arenasında daha fazla rol almalarını istiyorum. Bakın Zonguldak’ta kadın sayısı erkek nüfusuna oranla daha fazla. Bu kentte çoğunluk olmamıza rağmen maalesef siyasette yokuz. Zonguldak’ta kadının kendi var adı yok maalesef. Kadın çocuk da yapar, hamur da açar, ticarette ve siyasette kariyer de yapar. Yeter ki engel olunmasın. Nüfusumuz erkeklerden fazla ama en son ne zaman bir kadın milletvekilimiz oldu? Kaç tane kadın belediye başkanımız var? Kadın hayatın her alanında varsa, siyasette de olmalı bence. Onun için biz kadınların hedeflerinin daha büyük olması kanısındayım. Kadının olduğu yerde düzen olur, seviye olur. Kadının olduğu yer temiz ve düzenli olur.  

Editör: TE Bilisim