AK Parti’nin Zonguldak’ta üç milletvekili var ya!

Polat Türkmen…

Olup bitenleri seyrediyor, ya da diğerlerinin hızına yetişemiyor!

Ahmet Çolakoğlu…

CHP’li Bülent Kantarcı ile çok iyi anlaşıyor.

İnşaat işleri, daireler, konutlar, ruhsatlarda sorun çıkmıyor!

Hamdi Uçar…

Özsüt’ten Zonguldak’ı yönetiyor usul usul…

Milli Eğitim Vekili Murat Kapıcı’dan ne istedi de geri döndü bilmiyoruz.

Ama Kapıcı’ya yapılan operasyon başarıyla gerçekleşti!

Ve Murat Kapıcı, istifa etmek zorunda kaldı…

Peşine Özel İdare Genel Sekreteri Recep Demirtaş’a bir bürokrat aracılığıyla baskı kurulduğu iddia ediliyor.

Kurulan baskıların ardından Köksal Toptan’a rağmen Recep Demirtaş, emeklilik dilekçesini verdi.

Bir anlamda istifaya zorlandı!

Hamdi Uçar İl Başkanlığı döneminde de bürokratlar üzerinde  hüküm kurardı.

Şimdi Milletvekili olarak bürokrasi üzerinde iktidar gücünü kullanıyor, ya istifaya ya da emekliliğe zorluyor.

Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Uçar’ın hemşehrisi, Beycumalı Vekaleten Müdür Yardımcısı olan Harun Akgül Vekaleten Müdürlüğü getirildi!

Hatırlıyor musunuz?

Önceki Vali Ahmet Çınar, veli ve öğretmenlerden gelen şikayet üzerine taşımalı yemek ihalesini özel sektörün elinden almış, AŞEVİ’ni devreye sokmuştu.

Birileri önce Vali Çınar’ı gönderdi.

Ardından Vakıf Müdürü Abdullah Püren’i…

Daha sonra Milli Eğitim Müdürü Murat Kapıcı’yı…

Peşine hemşehri olan bir Müdür atandı!

İngiltere’nin dünya üzerindeki planları gibi bunlar…

Yavaş yavaş ama tıkır tıkır işliyor…

Bakalım Devlet tarafından verilen yemek, ihaleye çıkacak mı?

Çıkarılması için hangi bahaneler öne sürülecek?

Yakında kokusu çıkar…

Bu arada İl Özel İdare Genel Sekreterliği’ne düşünülen isim var ya!

O ismin özel hayatıyla ilgili ciddi açıkları var!

Açığı olan insanları niye Zonguldak’ın kasasına getirmek istiyorlar sizce?

Bunun başka izahı yok!

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar, İl Başkanı Zeki Tosun ile Merkez İlçe Başkanı Mustafa Çağlayan’ı, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan üzerinden devirme hesapları işliyor.

Yıllarca kendisi hakkındaki ‘para aldı’ iddialarına ve FETÖ’cü ağabeyine rağmen Hamdi Uçar Milletvekili yapılıyor!

Yıllardır partinin alt kademelerinde görev alıp elektrik direğine AK Parti’nin bayrağını asan, son yerel seçimde; Merkez İlçe’de 4’te 4 yapan Mustafa Çağlayan, iki Alman’ın kendi aralarındaki dolandırma/hesaplaşmasında ortaya attıkları iftiralar nedeniyle tartışmaya açılıyor!

Üstelik bu Almanlar’ın ilk iddiası yine Hamdi Uçar’la ilgiliydi!

Sonra inkar ettiler!

Mustafa Çağlayan’ı kurtlar sofrasına attılar, attırdılar!

İlginç olaylar yaşanıyor!

Bildiğini söylemeyen dilsiz şeytandır.

Biz bildiğimizi söyleyelim de kim neye yorarsa yorsun…

Mustafa Çağlayan üzerine kurulan siyasi tezgahın amacı; Zeki Tosun’u yani mevcut yapıyı devirerek, haramilere alan açmak!

Bunun başka izahı yok!

Bir tarafta toplum vicdanında yıllardır aklanamayan Hamdi Uçar…

Diğer yanda seçimde parti yetkililerinden habersiz Eren’den 100 Bin Dolar, bir işadamını da İl Genel meclis Üyesi yapma sözü karşılığında 100 Bin lira alan Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan…

Ama gelin görün ki, kamuoyunda Mustafa Çağlayan tartıştırılıyor!

Selim Alan, Genel Merkez’e Mustafa Çağlayan’ı şikayet ediyor…

Arkadaşlarının Tilki Selim dediği Alan, “Onunla çalışmam” diyormuş…

Doğru söylüyor…

Hoca hocayı tekkede…

Hacı hacıyı Mekke'de

Alan, alanı, Uçar dakkada bulur!

Tilki-Yılan…

Zamanın birinde bir tilkiyle yılan arkadaş olur ve sürekli beraber gezerler.

Bir gün yine gezmeye çıktıklarında kendilerini bir ırmağın kenarında bulurlar.

Tilkinin karşıya geçme arzusu üzerine yılan tilkiye, "Tilki kardeş! Ben yüzme bilmem. Beni sırtına al da karşı kıyıya beraber geçelim!" der.

Tilki, yılanın iyi niyetinden şüphe etmez ve arkadaşının teklifini kabul eder. Yılan, tilkinin beline sarılır, o da ırmağa girip yüzmeye başlar.

Tam karşı kıyıya varmak üzereyken yılan, tilkinin vücudunu sıkmaya başlar, tilkinin nefesi kesilmek üzeredir.

Tilki, “Yılan kardeş, nefes alamıyorum, sana yaptığım iyiliklerin karşılığı bu mu, ne istedin de geri çevirdim?” deyince, yılan, gerçek niyetini açıklar:

“Tilki kardeş, kusura bakma, ama seni öldüreceğim, ihanet benim genlerimde var.”

Neye uğradığını şaşıran tilki ne kadar dil döktüyse yılan daha fazla sıkmaya başlamıştır.

Bunun üzerine yılanın anladığı dilden konuşmanın zamanı geldiğini hisseden tilki bir an durur, sonra yılana, "Peki yılan kardeş! Çok istiyorsan öldür beni, canın sağ olsun, ama ben yine de seni çok seviyorum. Müsaade edersen ölmeden önce o kara gözlerinden doya doya öpeyim, ondan sonra al canımı” sözlerine aldanan yılan, “Peki, öp bakalım” diyerek başını tilkiye uzatır.

Tetikte duran tilki, derhal atılıp tek hamle ile yılanın başını koparıverir.

Irmağın kenarında kıvranarak ölen yılanın vücudunu boylu boyunca düz bir şekilde düzelten tilki, hain arkadaşına hitap eder:

“Bak arkadaş, ben öyle eğri-büğrü, yamuk-yumuk arkadaş istemem, işte böyle dosdoğru olacaksın…