HARMANLI

Arkadaşım Murat KOÇ, benden 3 yaş büyüktür. Kapuz İlkokulunun bahçesinde birlikte oynadık.

Yazın Kapuz Plajında kumlara sarılarak birlikte büyüdük. Murat’ın, Harmanlı hakkındaki bilgisi biraz da aileden geliyor. Çocukluğumda adını çok duyduğum, gördüysem de yaşım gereği kendisini hatırlamadığım Harmanlı'yı ilk konuşmamızda; “Harmanlı, eskilerin deyimiyle tam bir mahalleli kadındı, çan etekli, yakası açık, saçlarının üçte birini örten eşarbıyla, bağırdığı zaman Tersaneye ulaşan sesiyle, kalbi insan sevgisi dolu unutulmaz bir kadındı” şeklinde tanımladı.
Ailece görüştüklerini. Anne ve babası Gümrük Muhafaza evindeyken, uzun yıllar komşu olduklarını anlattı. Aslında plaja inen bu yol ilk olarak Bağlık ocaklarının kömürünü denizden yüklemek için açılmış “Bağlık Yükleme Oluğu” yoluydu. Harmanlının evi, iki göz, çubuk arasında samanlı çamur sıvalı, plaja giden yolun virajdaydı. (Şimdi burada çok katlı bir apartman var.)
Murat Koç, “Karpuz’un Harmanlısı” ve ailesi hakkında şu bilgileri verdi, “Otoriter bir kadındı, Eşi Zekeriya abi zayıf, esmer, fazla konuşmayan veya Harmanlı Ablanın yanında konuşamayan, sevimli bir kişilikti. Kendisine herkes Harmanlı derdi, gerçek adını büyüklere sormak hiç aklıma gelmedi. Zaten o yıllarda isim, mezhep, din, etnik köken sorulmazdı. 1930 lu yıllarda evlenmişler, çocukları olmamış, Zekeriya abinin ne iş yaptığını anımsamıyorum, Tersanede işçi olabilir. Harmanlı abla Zonguldak’ta evlere temizliğe giderek evin geçimine katkıda bulunurmuş “
Harmanlı Hakkında çocukluğunda duyduklarını şu şekilde aktardı; “Temizliğe gittiği evlerden biri genelevde çalışan bir kadın. Bir gün temizliğe gider, kadın ağlamaktadır, nedenini sorar, hamile kalmışım, anlayamadım. Ben bu çocuğa bu meslekte bakamam der, kürtajın ha deyince olmadığı yıllar, zaten kürtaj zamanını da geçirmiş, çaresiz doğuracak. Harmanlı ablanın beyninde bir ışık çakar, Abla der benim çocuğum olmadı, doğur bana ver, benim evladım olsun. Kadın kabul eder, çocuk doğar, alır, bağrına basarlar, üzerine titrerler, Abim anlatırdı, oyun oynamasına bile zor izin verirmiş, terbiyesi bozulur diye. O yıllarda askeri okullar ortaokul seviyesinden başlıyor. Güvenlik soruşturmalarında devlet kılı kırk yarıyor. Büyük bir çaba ile bu durumu gizleyebiliyorlar, Çocuğun adını Doğan koyuyorlar özellikle, bizim kalbimizde doğdu derlerdi. Sonuçta Doğan abi Hava Harp Okulunu bitiriyor, Pilot olarak göreve başlıyor. İzinlerinde Kapuz’a ziyarete geliyor, haliyle büyük itibar görüyor, Yüzbaşı rütbesinde olduğu yıl yine izine geliyor, o zamanlar gençler plajda vakit geçiriyorlar. Sohbet sırasında Doğan Abi annesi Harmanlı ve Babası Zekeriya abinin ne fedakarlıklarla kendisini bugünlere getirdiğini övgüyle anlatırken densizin biri onlar senin gerçek annen baban değil, sen evlatlıkmışsın diyor. Hemen eve gelen Doğan abi bunu soruyor. Harmanlı abla dilinin döndüğünce olayı, gizleme nedenlerini anlatmaya çalışsa da Doğan abi onları dinlemiyor. Kontrplaktan yapılmış çantasını alıp evden çıkıyor ve bir daha da kesinlikle dönüş yapmıyor veya mektup yazmıyor.”
Çocukları Doğan’ın gitmesinden sonra Harmanlı ve Zekeriya hayata küserler. Kimseyle görüşmez olurlar. Arkadaşım Murat Koç, büyüklerinden aktarım ile bildiklerini şöyle sonlandırıyor: “Babam ve annemin, ‘kapıyı açmıyorlar’ diyerek gözleri yaşlı eve döndükleri çok olmuştur. Harmanlı abla fazla yaşamadı, kahrından öldü deyimi doğrudur, Plaja tipini beğenmediği insanları sokmama saplantısı vardı, onları kovalardı, çok net hatırlıyorum, o huyunu bıraktı, son zamanlarında insanları kovalama huyundan da vazgeçti. Dalgın gözlerle sadece bakardı. Rahmetli oldu. Zekeriya abi bir süre daha o evde kaldı. Belki elinden aldılar orayı! Nedendir bilmiyorum uzun süre boş kaldı orası… Eski İtfaiye yokuşundan çıkıp Acılığa inen bayırda merdiven altı, tuvaleti dahil her şey içinde tek göz bir odaya yerleşti, babamla hafta sonları evden tencereyle yemek götürürdü. Bir hafta ortası babam; ‘Zekeriya’yı da yolcu ettik, Harmanlısına kavuştu’ dedi. O an tüm sevgi ve hayranlığıma karşın Pilot Doğan abiden soğudum, yıllarca evimizde bu olay konuşulmadı. Çaçaron bilinen Harmanlı Ablayı, sessiz sakin, çocuğu olmadı üzülmesin diye sesimi çıkarmıyorum diyen Zekeriya abiyi, her şeye rağmen Doğan abiyi sevgilerimle anıyorum.”
Sevgiler - saygılar olsun, 1940'lı yıllarda çekilmiş fotoğrafta gördüğünüz Kapuz’un kulübelerinde yaşamış cefakar ve asil insanlara…

Ekrem Murat Zaman
Zonguldak Nostalji

Editör: TE Bilisim