Ereğlili eski gazeteci Mustafa Uysal'ın "Belediyedeki rüşvet çarkı ve hanımağa" yazı dizisinin 2.'si yayınlandı.



Uzun yıllar Ereğli'de gazetecilik ve siyaset yapan Mustafa Uysal'ın birinci ağızdan aktardığı "Belediyedeki rüşvet çarkı" yazı dizisi ilgi uyandırdı.



İmar Uygulamaları ile  Belediye, Müteahhit ve siyaset ayağında dönen rüşvet çarkının anlatıldığı yazı dizisinde rüşvet çarkının nasıl döndüğünü hayretler içinde okuyacaksınız.



 



İşte Mustafa Uysal'ın o yazı dizisi...



BELEDİYEDEKİ RÜŞVET ÇARKI VE HANIMAĞA -2-



Yazı dizisinin birinci bölümünde, kütle alma, ruhsat işleyişi, sürelerin neden uzadığı noktasında ilginç cevaplar almıştık. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim…



Valla kadın çok rahat, ben erkek olarak onun ettiği küfürleri sıralayamıyorum. Sohbet esnasında birsürü küfrü de yazmadım. Peki bu 18 Uygulaması sizin orada da var mı? Bu uygulamadan nasıl rant elde ediliyor?



"Olmaz olur mu, elbette var. 18 Uygulaması benim görev yaptığım şehirde 12 Bölgede yani neredeyse yarısına yakın mahallesinde uygulamada şuan. Ama Uygulamayı bilerek tamamlamıyoruz. Çünkü o uygulama kapsamında ağabeylerimiz arsa topluyorlar. Düşünsene vatandaşın bir çoğu arsasının durumunu ve yerleşkesini kestiremiyor. Önünü göremeyip kendince risk görüyor ve yerini satıyor. Bu 18 Uygulamasını bilen bazı ağabeylerimiz, meclis üyeleri, iş adamları, partililer geçer paraya bu arsaları topluyor. Onların topladıkları arsalara göre ve kişilere göre ayarlama yapacağız. Burada kim kimin dostu olması elbette önemli ama birinci planda verecekleri Hizmet Bedeli önemli. Yani parayı veren düdüğü çalar. O arsaları istediğimiz gibi kaydırabiliyoruz. Yol kenarında bulunan arsan bir anda dağ eteğine veya dere kenarında çıkabilir. Bu uygulama ile bizim istediğimiz arsalar yatırdığınız paranın 10 katı edebilir. İmar ona göre hazırlanabilir. Senin yerin bizim isteğimize göre okul, hastane gibi kamu yerleşkelerine yakın olabilir. Senin arsanın olduğu yerin kat yüksekliğini ayarlayabiliriz. Buda yerinin değerini artırır. Şuan 18 den geçmeyen yerlerin metrekaresi ucuza gidiyor. Ama 18. Madde uygulaması tamamlansa, arsa sahiplerinin büyük çoğunluğu buraları parayla satmaz, müteahhitle kat karşılığı anlaşır. Elbette bunun için geçiktiriyoruz. İnsanların ümitleri tükensin, pazarlıklar tamamlansın ve arsaları istediğimiz yakınlarımıza satsınlar diye.."



 



O kadar rant var ki, heba etmek istemeyiz...



İyide bu sizin için bir risk oluşturmuyor mu? 18 Uygulamasını bitirmediğiniz için bir sürü mağdur insan olur. İnsanlar kendi arsalarına bu uygulama tamamlanmadığı için ev yapamıyorlardır. Ayrıca mevcutta iş yapan müteahhitler bitirilmesini istemezler mi?



"Yaa elbette homurdanan vardır. Ama sesini çok yükseltemez. Baktın fazla konuşuyor, hemen yer tespitini yapar anasını ağlatırız. Düşün arsası normalde kat karşılığı 6 daire alacak yerdedir ama bunu 2 daire alamayacak yere kaydırırız. Onun için sesleri çıkmaz merak etme. Yaa çokta önemli değil, bazen bu işlerde arada yananlar olacak, onlarda şanslarına küssün. Çok bağırırlarsa zaten bizim partiye düşman bu deyip geçiştiririz. 18 Uygulaması geçmediği için 18 uygulaması daha önce tamamlanmış bölgelerdeki arsaların değeri oldukça yüksektir. Burada arsa sahipleri müteahhitlerden fazla daire alırlar, Müteahhitler dairelerini daha yüksek paraya satarlar. Yani burada bir nebze piyasanın dengesini de tutmuş oluyoruz. Düşünsene 18 Uygulamasını bu bölgelerde bitirsek, daha önceki yerler bu kadar para eder mi? Bu nedenle de işleri devam edenlerde daire satışlarının düşmemesi için ses çıkartmazlar. Ama seçimden önce 18 Uygulamasını bitirebiliriz. Çünkü riske atmamak lazım. Bu uygulama kapsamında o kadar rant var, emek var. Hiç heba olmasını ister miyiz?" dedi.



 



Başkanın uçan kuştan haberi olur..



O anlattıkça vatandaşın durumunun ne kadar riskli ve kötü olduğunu anlıyorum. Elbette korkudan birçok insanın sesi çıkmaz. Kısacası görünmeyen bir korku imparatorluğu inşa etmişler diye aklımdan geçirirken, O zaman yasa ve yetki olarak sıkıntınızda yoksa, bu tezgaha herkes girer? Mesela Belediye Başkanı, çok rahat bu tezgahın içinde olmaz mı? O zaman bu işi yöneten sen istediğin kadarını alırsın kimin haberi olacak ki? Diğerlerine az verirsin olur biter ! diye cümlemi tamamlamamıştım ki, sözümü keserek;



“Elbette bu ekibin içine herkes girmek için can atar. Bizim Belediye Başkanı bu alış verişe kesinlikle kendisi girmez. Ama eski işinden dolayı bu para alma işlerini bildiği için, karışmaz. Ama çok kurnazdır, tüm kilit noktalarda kuşları vardır. Ne olup bitiyor hepsini takip eder. Baştan değildi ama şimdi uçan kuştan haberi olur. Daha ileri konuşturma beni bu konuda… O düzeni sonra anlatırım ama, Başkan, her şeyden habersizi oynar. Eğer payda düşme veya sıkıntı olursa kendisine gelen ikaza göre bize ikaz verir. Bir bakarsın yetkilerimizi kısıtlar, görevden alınacağımızı piyasaya yayar. Yani bize derki hareketlerinize dikkat edin, uyarır yani... İnsanlar ona bazen şikayete gider, hiçbir şeyden habersiz gibi insanları dinler, onların gazını alır. Bazen belgen var mı? İspatlayabilir misin? Gibi yoklama çeker şikayetçilere, Olayın vahametini öğrenir. Bizde ona göre eksik yerlerimizi kapatırız. Sonuçta yinede bizim dediğimiz olur. Sistemden herkes memnun. Başkan olduğu için bizim dışımızda bazı bağlantıları olur, onlar işleri kendi aralarında çözer ve bize istediğini yaptırtır. Zaten yapmamak için ayak diresek bile, yetki elinde. Müdürlüğün yetkilerini kendine bağlar. Sonra imzalar o ruhsat ve izinleri. Daha sonra bize tekrar görevi iade eder. "



Şikayet edenin  önü kesiliyor



Tam anlayamamıştım dediklerini ama daha sonra anlatacağı için çok üzerine gitmedim bu konuda. Zaten bu kadar anlattığın olayı yapıyorsanız, onun haberi olmadan olması imkansız. Anladığım kadarıyla sizin kurduğunuz sistem o kadar güçlü ki, mesela seni görevden alamaz Başkan? Zaten ona da şikayetler gidiyor ve siz hala düzenin başında duruyorsanız, artık insanlar olayı daha net görmeye başladıkları için sizinle ilgili şikayetler de azalıyordur değil mi? diye sordum,



“Yaa şikayetler olur elbette, başkanın elinde tüm yetki. Bugüne kadar görevden almadı. Sanırım dengelerle oynamak istemedi. Ama şikayetlere rağmen görevden almadığına göre, bu sistem işine geliyordur ne bileyim” diyerek ince bir gülümseme patlattı. “ Abi, bu işlerde risk almak gerek, risk almak için maçası yemesi gerek. Düşünsene sen şimdi mağdursun ve Başkana mağduriyetini bildiriyorsun. Başkan seni dinliyor ve sonuçta çözüm olmuyor. Şikayet ettiğin sistem yürüyor. Ne düşünürsün? Tabiki bu sistemin içinde şikayet ettiğin kişinin de olduğunu. Artık bir daha şikayete gitmezsin. Zaten şikayet ettiğin için birkaç işinde önün kesilir. Bu kadar basit. ”



 



Festival bahanesi vardı...



Direk söylemese de kendine güveni ve pişkinliği beni çok şaşırttı. İnanılır gibi değil, böyle bir sistem var ve bu sistemi yıkabilecek bir cesaretli iradeyi ortaya koyabilen bir Başkan yok. O zaman oda bu sistemin içinde diye kendimi düşünmeden edemedim. Ve peşinden; İyide siz siyasetle geldiniz, bu işin birde alt ekibi var. Bunları nasıl geçiyorsunuz? Projelerin hangi haritacıya, hangi mimara, hangi mühendise gideceğini nasıl ayarlıyorsunuz? Alttakiler sizin bu açıklarınızı ifşa etmiyor mu?



“ Abi bizden öncede bu sistem vardı. Ben Belediye ile iş yaptığım için ve eskiden de meclis üyesi olduğum için bilirdim sistemi. Ama o zaman sadece Belediye Başkanı kendine topluyordu. Kendisi inşaat işinden iyi anlardı. Tüm kontrolü kendisinin elindeydi, sıkıntısı yoktu. Festival diye bahaneleri vardı. Tüm kaynak orada toplanır kimse sesini çıkartamazdı. O istediği rakamı alır, alttakilerin de göze batmadan küçük işleri çözmesine göz yumardı. Ama bizim belediye başkanı bu sistemi ve inşaat işini bilmiyor. Evet parayı seviyor ama; İmar, İnşaat mevzuat işlerini bilmez. Onun için orada bu sistemi ben yönetiyorum. Başlarda çok bocalama oldu. Başlarda ben rahattım ama insanlar bu tür işlerde çabuk uyanır. Hatta direk benim üstüme oynadılar. Ramazanda çok güzel bir Harikalar kumpanyası kurmuştum. Adam işi aldı ama bu hizmet bedeli çabuk patladı. Dönemin milletvekili olaya müdahil oldu ve Başkan o zaman bu kumpanyanın para kazanacağı mecraları kısıtladı. Bu sefer hizmet bedelini aldığımız adamla birbirimize girdik. Bu alınan Hizmet bedelini bölüşmek isteyen meclis üyesi üzerime geldi. Bir sürü dosya, şikayet vs. Çok zor bir dönemdi. Ama oradan aklımı kullanarak şimdilik yırttım. Mahkeme süreci devam ediyor ama Başkan, Allah için bana sahip çıktı. Yoksa çoktan gitmiştim. Zaten bu sistemi kontrol eden başka bir Belediye Meclis Üyesi var. Tüm organizasyon onun elinden geçer. O kimi ve neyi isterse çözdürür veya yokuş yaptırır. Elbette Mühendisler, Mimarlar, Haritacılar belli. Öyle bu işlerde Türk filmi Mal çakoğlu gibi, Net firmalar olmalı ki Duraktan hedefe gidebilelim. Ekip işi, Irmak gibi akıp, Falım cikletten çıkan Ak Yıldız'ın ufağı kİsmet gibi olmalı ki, bizim düzeneğimiz ortaya çıkmasın ve işler yürüsün." derken yüz ifadem değişmiş olacak ki, " Yani güveneceğimiz ve bize yanlış yapmayan firmalar ve kişiler olmalı diye" altını bir daha çizdi.



 



Hepsinde rant var...



Peki bu kadar rahat olabiliyor musunuz? Yani bir taraftan siyaset kurumu var. Partiniz ve dengeler var? Bu işleri nasıl hallediyorsunuz?



“ Bizim parti teşkilatı Belediye Başkanını hiç istemez. Ben teşkilat mensuplarının yanında onlar nasıl istiyorsa öyle davranırım. Çünkü bende teşkilat kökenliyim. Teşkilattaki herkesin gazını ben alırım. Teşkilattakilerin güçlerini, dengeleri iyi bilirim. Ona göre insanların işlerini çözerim. Onlar Başkana tepki gösterirken, beni Teşkilatın adamı olarak görürler. Hatta bu iş öyle oturmuştur ki, Bölge milletvekilimiz bile bir şey soracağın da önce beni arar ve bilgi alır. Yani Teşkilattaki insanların işlerini gördüğüm için beni hedef almazlar. Onların olacakları işle ilgili Başkanla aralarında emniyet sibobuyum. Onların hedefi her zaman Başkan olur. Bak deminden beri bahsettiğimiz konunun hepsinde rant var. Rant olunca sanki teşkilatta aktif görevde olanların, aktif görevde olmasa da sözü geçenlerin bu işlerle işi olmaz mı zannediyorsun? Bunların içinde müteahhit, mühendis, avukat yani inşaat işiyle, arsa işiyle uğraşan ve takip eden birçok kişi var. Mesela teşkilattan 18. Maddeden bir tanesi dünyanın arsasını topladı. Kendi imkanlarıyla toplayamadıklarını yakın akrabalarının desteğiyle topladı. Elinde ciddi bir rant oluştu. Bu arsaların hepsini 18. Maddeden ben geçireceğim. Benim orada olmam, onun için güvence. Beni Başkan görevden alsa, onun 18. Madde geçecek olan arsalarının akibeti ne olur hiç düşündün mü? Ee onunda etkileyeceği parti yönetiminde ve yönetimde olmayıp ağırlığı olan isimler var. İlçe Başkanının yakınlarının işleri var, bunları kim çözüyor zannediyorsun? Hepsine zararı dokunur bu işin. Onlar Başkana o kadar kötü algı yaptılar ki, ben görevden alındığımda Belediyede hiçbir işleri yürümez. Başkan bunların burnundan fitil fitil getirir. Bunların hepsi benim için bir sigorta. Başkan beni görevden almaya kalksa sanki bunlar rahat mı duracaklar zannediyorsun? En az benim kadar İlçe Başkanı ve yakınındakiler de zarar görür. O zaman kımıldayamazlar Belediyede…”



 



Hepsi danışıklı dövüş...



Sistem nasıl çalışıyor hayrete düştüm. Başkan aleyhine çalışan Teşkilatın emniyet Sübobuda bu abla çıktı. Onun için Hanımağa diye başlığa koydum. Böyle bir sistemi kurabilmek için elbette Hanımağa olmak lazım. Peki dışarıdan gelen tepkileri nasıl ayarlıyorsunuz. Yani her şey teşkilat değil, sonuçta bir şehir var. Şehirdekilerin bir kısmı bu işi çözmüştür. O baskıları nasıl absorte ediyorsunuz?



Bak şimdi ben bu birlikteliği anlatırken, dışarıdan öyle görünmüyoruz. Biz genelde kim olursa olsun birbirimizle aramız iyi değilmiş modunu gerçekleştiriyoruz. Yani ben çok rahat Oyun Kurucunun aleyhine konuşurum. Ona da sonradan bunun bilgisini veririm. Onun aleyhine konuştuğumda, ona gerçekten düşman olanlar da benim yanımda rahat konuşur. Aynı şekilde Oyun Kurucu benim aleyhimde konuşur. Beni istemeyenler de onun yanında benim aleyhime rahat konuşur ki, biz bize kim dost kim düşman çabuk öğreniriz Aynı zamanda oyun kurucu da dışarıda benimle ilgili çok lehte konuşmaz ve beni desteklemez. Ancak sıkıntılı bir durum olduğunda hemen Başkana, o teşkilatın adamı, onu alırsak bütün dengelerle oynarız gibi telkinde bulunur ve alttan alttan beni destekler. Hepsi danışıklı dövüş yani. O makamda ben olmazsam, oyun kurucunun tezgahı da bozulur. O noktada benim için sigorta. Elbette benimde görev yaptığım süre içerisinde edindiğim bilgiler, belgeler var. Elbette Başkanın da yaptıkları, ettikleri vardır. Ben sanki bunlar ile ilgili birikim yapmazmıyım? Düşünsene Başkan bu bütünü düşündüğünde beni görevden alma cesareti gösterebilir mi?" dedi



 



Varagel sistemi kurulur...



Hemen soruyu yapıştırdım, Yaa nasıl olur, oyun kurucu bu kadar güçlüyse sen olmasan ne olur ki? Yerine gelecek olan kişi kimse onu da ayarlama gücü olmaz mı?



"Abi bu işler bu kadar basit değil. Ben oturduğum koltuğa atanmadan önce, oyun kurucu ile pazarlık yaptım. Zaten ekonomik olarak tek kurtuluşum buydu. Sağ olsun bana o süreçte ekonomik destek de verdi. Öyle koltuğa oturmak veya o koltukta uzun süre kalmak kolay değil. Onun istemediği insanların işini genelde ben bozarım. İşlerini ben engellerim. Eğer bir müteahhit onun çıkarlarına ters bir şey yaparsa hemen açığını bulup cezaları yapıştırırım. Ruhsatları çıkmaz, işlerini engellerim. Onun ise bu işlerde hiç adı geçmez. Kötü kişi ben olurum. Bu iş böyle kazan kazan yani. Oda bana yol verir. Belediyede bu sıkıntıları yaşayanlar ise hemen koşa koşa onun yanına gider. İşlerini ona çözdürmek için. Böylelikle varagel kurulmuş olur. Belli bir zaman sonra kimse onu karşısına almak istemez ve onun çıkarları dışında kimse hareket etmez. Bizim şehirde bu işlerle ilgilenen müteahhit ve mühendisler kurnazdır. Hemen mesajı alırlar. Kaldı ki, oyun kurucuyu bizim meclis üyelerinin büyük bir çoğunluğu sevmez. Adam o kadar zeki ki, aynı partiden meclis üyesi olanların işini bile bozdurur. Başkanla onları karşı karşıya getirir. Tabi her şeyden haberdar olduğumuz için bizim hiçbir şeyden haberimiz yokmuş gibi, o olaylarla ilgili onu destekler yorumlar yaparız Başkana ki ikna olsun. Ama olaya baktığında hiçbir şeyden haberi yoktur. Zaten bu kadar zeki bir yapılanma olmazsa çuvallarız. Belediyede her birimde neredeyse kendine yakın ekibi var. Onun haberi olmadan kuş uçmaz. O kadar konusunda iyidir ki, beni bile zaman zaman çek ettirir."



 



Son bir yılda tüm akarları toplarız..



Peki, bu kadar olay yapıyorsunuz. Tekrar Başkan aday olduğunda ya sizi tekrar Meclise yazmazsa, veya yerine gelecek olan kişi sizi meclise yazmazsa o zaman ne yapacaksınız?



"Şimdi abi, öyle bir risk her zaman var. O nedenle biz seçimlere 1 yıl kala bu işleri hızlandırırız. Kimlerin ne kadar imar vs işleri varsa onları görürüz. 18. Madde uygulamasını bitiririz. O uygulamadan çok büyük ve çok ciddi parayı toplarız zaten. Biz son bir yılda bu tür kaynakların akarlarını hep toplarız. Zaten tekrar seçilmeme veya yönetimi kazanamama riskine karşı ben geleceğimi kurtaracak Hizmet Bedelini toplarım. Çünkü tekrar seçilmeme şansı var. Zaten Başkan o sürece girince beni görevden alamaz. O riske hiç giremez. Başkan adayı değişirse, Belediyede o kadar Teşkilatın işlerini gördüm. Onların işini benden iyi görecek ve olaya hakim birini nerden bulacaklar. Merak etme, Başkan değişse de beni tekrar meclise yazarlar. Ben o kadar süre meclise nasıl girdim zannediyorsun, Giden ağam, gelen paşam ben tezgahımın görüldüğüne bakarım… “ derken cep telefonu çaldı ablanın ve izin isteyerek masadan kalktı.



 



Bu çarkın kara kutusu benim...



Ben şaşkınlık içinde arkadaşımla laflamaya başladım ki, arkadaş lavobaya gitmek için masadan kalktı. Bende masadaki ODTÜ mezunu mühendisle baş başa kaldım. Hemen fırsatı değerlendirerek, yaa hem ODTÜ mezunusun hemde İşçi kadrosundasın. Memur olmak daha iyi değimli diye sordum.



“ Niye memur olayım ki, demin anlatılan sistemin büyük bir çoğunluğunu ben organize ediyorum. İmza sorumluluğum yok. Genelde alınan paralardan kendime düşen kısmını hemen alırım. Mevzuata tam hakimim. Tüm entrikalı işleri bilirim. Eğer bu işleri yürütecek iseler bana mecburlar. Yani başkan değişse ben asla değişmem. Şuan bizim şehirde bu işlerde en çok konuşulan ve piyasası olan benim. Eğer birinin sıkıntılı ve problemli işi var ise, önce beni bulur. Ben yol gösteririm. Bir kişinin böyle namı olması da kolay değil. Bununda bir bedeli var. Bak ben daha önce birilerinin gözüne battım. Mecburen Başkan ve ekibi benim göz önünden kaybolmamı istedi. Düşünsene aynı kurumda ben Başkanlık katına çıkmamaya özen gösteriyorum. Bir iş olursa Başkan Yardımcısı yanıma geliyor. Öyle beni harcamak kolay değil. Kimin ne iş yaptırdığını, kimin kimden ne aldığını en iyi ben bilirim. Hani uçaklarda kara kutu var ya, işte Belediyedeki bu çarkın kara kutusu benim. Belediyede hangi yetkide olursa olsun, akçeli işi olan kişi beni bulmak zorunda. Çünkü bu işleri mevzuata uydurabilmek için tecrübe ve zeka, saha hakimiyeti ve mevzuata hakimiyet lazım. Buda bende var. Eğer bu akçeli işlerde alttaki birinin adı kullanılmaz ise, ya Başkanın, yada Başkan Yardımcısının ismi kullanılması lazım. Buda üsttekilerin işine gelmez. Onun için genelde hedef ben olurum. Siyasiler kendilerini kurtarmak için bile beni günah keçisi yaparlar. Ama beni asla gözden çıkartmaya maçaları yemez. ”



 



İşlerini gördürmek için kesenin ağzını açarlar...



Bu kadar rahatsın, şikayet konusu olmuyor musun? Seni nasıl koruyabiliyorlar?



“Şimdi bak, hani sen soruyorsun ya, bu işlerde doğru kişileri bulmak zorundasın. Bizim şehirde Belediyede akçeli işler oluyor diye konuşan tüm inşaat sektöründeki insanların işini çözmüşümdür ben. Yani hepsi işin içinde. İşlerini çözdürmek için bu tipler kesenin ağzını açarlar. İşleri görüldükten sonra bizim aldığımız Hizmet Bedelinde gözü olur. Ondan sonra başlarlar dedikoduya. Ben o dedikodu yapanların hepsinin parasını almışımdır. Bakma sen kayıkçı kavgasına. Hiçbiri ben şu kadar verdim diyemez, ama birinin verdiğini duyarsa veya şüphelenirse sadece o olayı konuşur. Ciğerlerini bilirim ben bunların. Beni Başkana şikayet ediyorlar, manyak bunlar... kimi kime şikayet ediyorlar!!!"



 



Mal sahibi hizmet bedelini ödemeyi kabul ederse imar değişikliğini hemen yaparız...



Baktım Hanımağanın telefon konuşması uzun sürecek, ODTÜ’lü mühendise, benim anladığım kadarıyla bu işin kritik noktası İmar Durumu almakla ilgili. Yani tüm düğüm orada dönüyor. Yanlış mı anladım, başka bir sistem var mı? Diye sordum gülümseyerek,



“Olmaz mı yaa, bizde sistem bitmez. Bak bizim ki unuttu belki de ama birde bu işlerde Ön İzin dediğimiz bir sistem var. Burası da önemli.”



Kusura bakma ben imar iskan işlerinden pek anlamam da, Ön İzin ne demek, 18. Madde, Kütle almak gibi bir olay mı?



"Şimdi İmar durumu yani Kütleyi müteahhit veya mal sahibi aldı. Bu İmar Durumuna uygun bina yapmak istiyor. Mühendis ve Mimarına gider, orada Projeyi hazırlatır. Ama o projede elektrik, statik, mekanik projeler olmaz. Bu ön izin adı altında hazırlanan proje Komisyona gelir. Komisyon ön izinle gelen projeyi inceler. O inşaatın rant durumu varsa, yani oraya ekstra kat verebiliyor muyuz, verebiliyorsak kaç kat verilebilir, metrekareyi artırabilir miyiz, inşaat sahibin lehine neler yapılabilir onu inceleriz. Emsal ve diğer mevzuatlarla diyelim ki, 2 kat verebiliriz. O zaman dosyayı getiren mimar veya mühendisi çağırırız. Durumu ona anlatırız, işte burada pazarlık başlar. Biz istediğimiz Hizmet Bedelini söyleriz. Mimar veya mühendis bizim istediğimiz rakamı öğrenince, mal sahibini veya müteahhiti çağırır. Komisyonda inceleme yapıldı, bu projeye ilaveten 2 kat veya şu kadar metrekare daha kazanılabilir diyerek beklentilerimizi iletir. Mal sahibi Hizmet Bedelini ödemeyi kabul ederse, Hemen mimar değişiklikleri yapar ve direk müracatını alırız. Sonuçta herkes mutlu. Biz payımızı alırız, mal sahibi de gerek kat olsun, gerek diğer kazanımlarını alır. “ dedi.



 



Gıcıklığımız varsa kanuni hakkını da söylemeyiz



Peki bu Ön İzin yasaya göre olması mı gerekiyor? Yani bunun mevzuatı var mı?



“ Yok yaa, ne mevzuatı. Bunun yasada veya yönetmeliklerde yeri yok. Bu bizim çıkarttığımız bir olay. Yani Ön izini ince elek gibi düşün. Son bir elekten geçiririz, buradan çıkabilecek bir Hizmet Bedeli bulabilirmiyiz diye . Projeyi nerden artırabiliriz, nereden mal sahibine rant çıkartabiliriz onu inceleriz. Bulduğumuz kolaylıkları mimarla paylaşır ve yeni kaynak kendimize yaratırız. Ama mal sahibi bizim istemediğimiz bir kişiyse, gıcıklığımız var ise, kanuni hakkı bile olsa söylemeyiz. “ dedi.



 



Başkanın seçilme şansı yok...



Sen uzun yıllardır burada çalışıyorsun, daha önceki başkanları da gördün. Bu sistemle bu iş nereye gider?



"Yaa arkadaş, bakma sen bunun böyle konuştuğuna. Akrep gibi bunlar. Bunların yapmayacağı entrika, yapmayacakları kalleşlik yoktur. Bunlar insanın arkasında da durmazlar. Ben daha önceki tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki, bu Hanımağa bu şekilde seçimlere kadar gitsin, Belediye Başkanı ne yaparsa yapsın seçilme şansı yok. Bu doymakta bilmiyor. Hep bana Rabbena… Elinde olsa kimseye payda vermez, hepimizi saf dışı bırakır. Durumu görüyor Hanımağa, Hele son bir yıl bunun saldırmayacağı yer olmaz. Onun için bunun görevde kalması Başkanı kesin yer… Ehh bizde yeni gelenlere bakacağız artık,” dedi Mühendis, gelen misafirlerin yemekleri masaya geldi.



Onları yemekle baş başa bırakmak istedim. Yemek yerken Hanımağa gibi olan bayan misafirin elinden telefon hiç düşmedi. Hep birileriyle yazıştı. Elbette normaldir. Bu kadar trafiği yönetmek kolay değil. Yemek faslından sonra kahveye kalmadılar ama Hanımağa ve Mühendis olan misafirler çok yakın bir zamanda beni ayrıca ziyaret edip, sohbeti daha uzun ve somut bilgilerle yapacağımız konusunda söz verdiler.



Oysa ki, muhabbetin tadı damağımda kalmıştı. Misafirlerle gelecekleri günü kararlaştırdık. Yakın zamanda yine gelecekler. Bu sohbette genelde duyduğumuz Belediye rüşvet ve yolsuzluk sisteminde bir anektot öğrenmiş olduk. Benim memleketimde de bu düzeni bilmeyenler bu sohbet konusunda mutlaka bir ders çıkarırlar diye yayınlamaya karar verdim.



Ereğli'de bu düzenek olsa, bu kadar insan şimdiye kadar kazan kaldırmaz mıydı? Bence kesin kaldırır dı!!! Yok yok bizimkiler niye yapsınlar ki, sanki ihtiyaçları var böyle angil dingil işlere....



Bu sohbetten sonra insanların gördükleri haksızlıklar karşısında neden bu kadar sessiz kaldıklarını daha iyi anladım. Allah’tan bu düzenek, memleketim Ereğli’de yok. Acaba var mıdır? Şimdi kafama takıldı! En iyisi ben buradan edindiğim bilgilerle, bu konuda bir çalışma yapıp, Ereğli Belediye Başkanına sorayım. Hatta bunu kamuoyu bilgisi dahilinde sorayım ki, herkesin konuyla ilgili bilgisi olsun… Ne dersiniz, sevgili okurlarım?
Editör: TE Bilisim