Öğretmen Ceyda Alan, eşi Ömer Selim Alan’ı anlattı… Selim Alan Nasıl bir eş, nasıl bir baba?

10 Yıldır Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetiminde bulunan Zonguldak Belediyesi’ni AK Partili yapan Belediye Başkanı Doktor Ömer Selim Alan’ın eşi öğretmen Ceyda Alan ilk kez konuştu.

Mütevazi ve samimi tavırları ile dikkat çeken Ceyda Alan, Zonguldak Belediye Başkanı Doktor Selim Alan’ın kişiliğine dair merak edilen tüm soruları içtenlikle yanıtladı.

Bize Doktor Ömer Selim Alan’ı anlatır mısınız?

Evde dışarda olduğu gibi çok düzenli, tertipli, kuralları olan biri. İyi bir baba, onların üzerinde de kurallar koymaya çalışıyor. Ben biraz daha esnek davranıyorum çocuklara karşı. Aslında o müdahil olsa bence çok daha iyi olur. (Gülüyor) Net kuralları olan biri. Kendi belirliyor kurallarını. Kararını kendi verir. Aile içinde de böyle. Anne ve babasına karşıda öyle. İşkolik, makine gibi…

Parti içerisinde dik kafalı olduğu söyleniyor.

Kendi doğruları olan bir insan. Babası ve annesi de olsa onun fikrini değiştirmeye çalışacak olsalarda o yine de kendi bildiğini, kendi doğrusunu uygulayan bir adam. Ama adalet terazisi çok yüksek bir insan. Kayınvalidem ona Ömer ismini Hz. Ömer’in adaleti olsun diye vermiş. Normalde  Anne ismi Aysel, baba ismi Nedim. Alsel’in ‘sel’i ile Nedim’in ‘im’i birleştirmişler, ‘Selim’ olmuş. Kayınvalidem de demiş ki; Selim çok güzel bir isim ama olmadı sanki demiş. Bir de ön isim koyalım ama adaleti temsil etsin istemiş. İsim oradan geliyor. Gerçekten isminin özelliklerini taşıyor. Onun adalet terazisine çok güveniyorum. Çocuklar üzerinde de öyle evin içinde.

Evde size yardımcı olur mu? Ütü yapar mı, bulaşık yıkar mı mesela?

Yok hiç birini yapmaz. (Gülüyor) Ama evde lamba bozulsun, kendi de yapmaz. O gün mutlaka yaptırır, ertelemez. Bir şey mi bozuldu, tamir mi gerekiyor. O gün yaptırır. O an usta mutlaka gelir, yapılır. Onun kendi özel eşyalarıyla ilgili de öyle, kendisi yapamıyorsa o gün mutlaka usta gelir yaptırır. Titizdir, kuralcıdır, hiçbir şeyi ertelemez, kendi düzeni vardır. Asla taviz vermez.  

Duygularını belli eder mi?

Seçim sürecinde ailelerimizin gösterdiği çaba karşısında çok duygulandı. Çok vefalıdır, duyguludur ama çok duygusal değildir. Benim gibi duygusal zekası ile hareket etmez, mantığını kullanır.

Zaman zaman kibirli olduğu eleştirileri yapıldı.

Dışardan öyle görünüyor olabilir. Sert mizacı var gibi görünüyor ama öyle değildir. İş bitirici bir mantıkla yaklaşıyor olaylara daha aklıyla yaklaşıyor. Benim gibi değil yani… Ben duygusal zeka tavan onda hiç yok. Tamamen mantığı çalışır. Belki de o yüzden birbirimizi tamamlıyoruz. Kibirli olduğu eleştirilerine katılmıyorum. Arkadaş grubuna baktığınız da her kesimden arkadaşlarının olduğunu biliyorum. Ben bile inanamıyorum. Her meslek grubundan, herkesle diyalog kurup anlaşabilen bir yapısı var. Seçim çalışmalarında bu eleştiriyi çok duyduk. ‘Hiç yüzü gülmüyor, çok soğuk’ diye ama herhalde diyorum diyecek başka bir şey bulamadılar, kusur bulamadılar diye yorumladım açıkçası.

Evde en son sözü kim söyler?

En son sözü o söyler. Ben çok söylerim, söylerim ama en son sözü o söyler. (Gülüyor) Ben konuşurum, konuşurum ama biraz boş oluyor galiba… O son sözü söylüyor ama bende çok söz dinleyen bir yapıya sahibim. Ben tam bir öğrenciyim. Ben o olgudan çıkamadım her nedense. O derse benim için o kural. Çocuklar üzerinde uygulanması gerekir, ben de uygularım. Günlük hayatta çok basit şeylerden söz etmiyorum. Önemli olaylarda son sözü o söyler ve o olur.

Öneri, fikir alır mı?

Tabiy ki. Fikirlerimizi sorar, dinler. Genelde çok da ters düşmüyoruz. Karakterlerimizde benziyor. O da mükemmelliyetçi, ben de öyleyim. O da kuralcı, bende kuralcıyım. Genelde aynı noktada buluyoruz. Tartışmaya düştüğümüz olayları hatırlayamıyorum.

Zor bir adam diyebilir miyiz?

Beni senden başka kimse çekmez der mesela. Çünkü sosyal ve dışa dönük bir yapısı var. Siyasetin içerisinde olmadan öncede öyleydi. Ben genelde çocuklarla evin içinde, ailelerle birlikte, çocuklara ödev yaptıran, iş yapan tarafken, o hep dışarıya dönük, sosyaldi. Ama ben de o yönüne hep saygı duydum. Bu güne baktığımda doğruyu yaptığını görüyorum. Bakıyorum da geçmişe o da doğru yapmış, ben de doğru yapmışım. O hayallerine ulaştı.  Onun hayallerine ulaşmasında bir basamak olmuş olabilirim.

Belediye Başkanı olmak Selim bey’in çocukluk hayaliymiş…

Çalıştığım arkadaşlarla konuşuyoruz. Seçim sürecinde sağ olsunlar bize de çok destek oldular. Arkadaşım 15 yıl önce bunu bize söylüyordun. Bunun gerçek olacağına asla inanmazdım. Bir insan bunu söyleyip de 15 yıl sonra gerçekleştirmesi herkesin yapabileceği bir şey değil. Ta o zaman söylüyormuşum Selim bey’in hayalinin Belediye Başkanlığı olduğunu. Doktorluk yapıyor ama hiç TUS’a girmedi. Hep idarecilik yapma hayali vardı. Arkadaş çevreme hep bunları anlatıyormuşum. Ben unutmuşum ama arkadaşlarım unutmamış. Hayalini gerçekleştirdi. Oğlak burcu kafasına koyduğunu yapıyor.

Nasıl tanıştınız?

Biz aynı mahallede büyüdük. Biz, TTK Lojmanlarında oturuyorduk. O da Yağcılar mahallesinde annesinin, babasının hala oturduğu yerde oturuyordu. Ben Fener Mahallesinde doğdum ve büyüdüm. Çocukluğumuz orada geçti. Çocukluğumuza dayanan bir arkadaşlığımız vardı.

Evlenme teklifini nasıl yaptı?

Evlenme teklifini hatırlamıyorum. Yapmadı ki… (Gülüyor) İsteme süreçleri ile geçti. Şöyle oldu; İlk görevim Artvin’di. Eş durumu nedeniyle, buraya gelmek için önden nikah yaptık. Bir yıl sonra da düğünümüz oldu.

‘Benimle evlenir misin?’ diye sormadı mı?

Sormadı. Kendinden çok emindi. (Gülüyor) Teklif yok yani. Önden nikah, bir yıl sonra da düğümüz oldu.

Zonguldak Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan’ın ilk önce hangi projeyi hayata geçirmesini istersiniz?

Hepimizin, çocukların da en çok istediği plaj. Küçük oğlum Mustafa, projeler açıklandığında halkın yararlanabileceği plaj projelerini çok gösteriyordu. Çocuklarımızda en çok bu projeyi istiyordu, biran önce bu projeyi görmelerini isterim. Onun dışındaki projelerin zamanla olacağına inanıyorum.  Tüm Zonguldak halkı gibi bizde yollarımızı istiyoruz. Bir bayan şoför olarak bende yolların artık düzelmesini istiyorum.

Zonguldak Belediyesi yıllardır muhalefet yönetimin elinde olması nedeniyle Ankara’dan istediğini alamıyordu. Selim bey’in Ankara’nın desteğini alacağını düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. O konuda çok hırslı biri gerçekten. Yani o kafasına koyup da yapamadığı bir şey hatırlamıyorum. Ne istediyse yapmıştır, yapmak için çalışmıştır ve yapmıştır. Ankara’dan istediklerini de koparacaktır. Bundan eminim. Zonguldak’ın da buna ihtiyacı var.

Selim bey’in hayalleri gerçekleşti. Peki sizin hayatınızda ne değişti?

Beni Försleydi diye çağırıyorlar. Onun dışında bizim okulda Vali beyin eşi çalışıyordu. Daha önce okulumuzda böyle bir şey oldu. “Bir tanesi gitti, diğeri geldi” diye arkadaşlarım espri yapıyor. Benim hayatımda, işimde çok da bir şey değişmedi. Arkadaşlarım Försleydi diye takılıyorlar, çağırıyorlar sadece (Gülüyor)

Peki, Ceyda Alan nasıl bir “başkan eşi” olacak?

Toplumsal ve sosyal çalışmalarda olmak istiyorum. Ne zaman ihtiyaçları olursa onlarla birlikte hareket etmek istiyorum. Özellikle bayanların olduğu dernek, vakıf çalışmalarında olmak istiyorum. Bu projelerde yer almak istiyorum.

Bazı Belediye Başkan eşlerinin, eşlerinin önüne geçtiğini görüyoruz.

İnsanların zaman zaman talepleri oluyor, eşi olduğum için, iş isteyen de oluyor. Onlara anlatınca tuhaf geliyor ama Selim bey böyle bir mesafe koyuyor ki, “Selim, benim için şunu yap, şunu şöyle yapalım” gibi bir söylemde bulunamam. Onun çizgileri çok net. Benim ona bu anlamda müdahale etme şansım yok zaten. Bırakın yaptırmayı, söyleyemem çekinirim zaten ben. İlerde Selim bey’i tanıdıkça beni çok daha iyi anlayacaksınız. Aileme söylediğimde onlar şaşırmıyorlar. Çünkü biliyorlar Selim’in tarzını. Sadece ben de değil, diğer aile bireyleri de söyleyemez.

Seçimde yaşadığınız birkaç anıyı bizimle paylaşır mısınız?

Çok duygusal anılarımızda oldu, çok güldüğümüz anlarda oldu. Hasta ziyaretlerinde şimdiye kadar hiç siyasetle ilgilenmediğim için. Normalde partiden giden arkadaşlar benim verdiğim tepkileri vermiyorlar tabi. Hasta bir çocuğumuz vardı. Kapı kapı ev ziyaretleri yaparken ziyaret etmiştik. Çocuğumuz kas hastasıydı. Orada bir arkadaşım yere düşüp bayıldı, ben hıçkırarak ağladığımı biliyorum.

Tüm adaylar açıklandığında, siz şans vermiş miydiniz eşinize?

Aslında her şey rüya gibiydi. Adaylık süreci, adaylığı, rakip partilerin adaylarının açıklanması her şey rüya gibiydi. Kazanacağına inanıyorduk tabi ama siyaset çok farklı zemin. Biz her önemli olayda duygusal tepki veriyorduk, Selim bey oldukça sakindi. Seçim süreci yaklaştı. En son hafta anketler çıkıyor. Hepimizde bir stres, ellerimizde yaralar çıkıyor filan (Gülüyor) ama Selim bey gayet sakin. “Merak etmeyin her şey yolunda diyor” ama biz öyle miyiz? (Gülüyor) Aslında aday adaylığı, adaylığı, rakip partilerin adaylarının açıklanması, son hafta açıklanan anketler hepimizi gerdi, strese neden oldu tabi. Biz Selim beyi’de destek olacağımıza, o bize destek oldu. Hiçbir zaman modu düşmedi. Soğuk kanlı ve sakindi. Bizi rahatlatan o oldu. Bu süreçte kendisi çok sıkıntı yaşadı ama bize hiç yansıtmadı.

Seçim sonuçları açıklandığında siz ve Selim bey o anda neler yaşadınız?

İstanbul ve Ereğli’den dostlarım gelmişti beni yalnız bırakmamak için. Yine eşim farklı bir yerde ben farklı bir yerdeydim. Ben kendi arkadaşlarımla beraberdim. Eşimde kendi arkadaşları ile beraberdi. Son bir saati anlatmam imkansız. Bir daha böyle bir şey yaşar mıyım onu da bilmiyorum. Üzüntü değil, heyecan vardı ama başka bir duygu, çok farklı bir duyguydu. Artık nefes almakta bile güçlük yaşadığımı hatırlıyorum.(Gülüyor) Seçim sonuçlarının açıklanacağı son bir saati unutamıyorum. Çok zor geçti. Sonuç açıklandıktan sonra Parti binasına geçtik. Orada birbirimize sarıldık.

Son sözlerinizi alabilir miyiz?

Seçim sürecinde bizi yalnız bırakmayan, destek veren herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Eşimin adaletine, çalışma azmine, kuralcı olmasına çok güveniyorum. Zonguldak’ın da en çok da buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İnşallah Zonguldak halkını mahcup etmeyecek, Zonguldak’ı gerçekten hak ettiği noktaya getirmek amacıyla çalışacağını düşünüyorum.

Editör: TE Bilisim