Greenpeace Türkiye resmi Twitter hesabından yayınladığı postta, ‘Yaptığımız çalışmalar PM 2.5'in meteorolojik şartlar doğrultusunda çevre illere taşındığını ortaya koyuyor. Bu görsel 17 Mayıs 2020'ye ait. Çanakkale ve Zonguldak’ta faaliyet gösteren kömürlü termik santrallerden yayılan PM 2.5; İstanbul, Edirne, Balıkesir başta olmak üzere birçok şehre ulaşmış. Sen de şimdi harekete geç, PM 2.5 ve diğer kirleticiler havada kalmasın’ ifadelerini kullandı.

İnce partiküllerin (PM 2.5)kaynağı Nedir?

Bazı partiküller (parçacıklar) belirli bir kaynaktan doğrudan salınırken bazıları atmosferde gazlar ve parçacıklar birbirleriyle kimyasal olarak etkileşime girdiğinde oluşur.
Örneğin, santrallerden çıkan gaz halindeki kükürtdioksit, havadaki oksijen ve su damlaları ile reaksiyona girerek, ikincil bir parçacık olan sülfürik asiti oluşturur.

PM 2.5 olarak adlandırılan ince parçacıklar ise çeşitli kaynaklardan gelebilir. Bunlar arasında enerji santralleri, fabrikalar, motorlu taşıtlar ve uçakların yakıt artıkları, evlerdeki odun ve kömür kullanımı, orman yangınları, tarımsal yanma, volkanik patlamalar ve toz fırtınaları yer alır.

hava-kirliligi

İnce Partikül (PM2.5) Kirliliği Neden Tehlikelidir ?

İnce partiküller, çok küçük ve hafif olduğundan, daha ağır partiküllerden daha uzun süre havada kalma eğilimindedir. Bu durum, insanların ve hayvanların bu partiküller solunum yoluyla içine çekme olasılığını arttırır. Küçük boyutları nedeniyle, (2.5 mikrondan küçük) bu partiküller burun ve boğazdan rahatlıkla geçebilir ve ciğerlere nüfuz edebilir ve hatta bazıları dolaşım sistemine bile girebilir.

Araştırmalar, bu ince partiküllere maruz kalma ile kalp ve akciğer hastalığından erken ölüm arasında yakın bir bağ olduğunu ortaya koymuştur. İnce parçacıkların astım, kalp krizi, bronşit ve diğer solunum problemleri gibi kronik hastalıkları tetiklediği veya kötüleştirdiği bilinmektedir.

Hava kirliliği ile kardiyovasküler hastalığın artışı arasındaki bağlantı yeni değildir. Amerikan Kalp Derneği tarafından 2004 yılında yayınlanan bilimsel bildiride hava kirliliğine maruz kalmanın kardivasküler hastalıklara katkıda bulunduğu bildirilmiş ve bu bildiri 2010 yılında güncellenmiştir.

Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre her 1 metreküplük hava kütlesindeki 10 mikrogramlık (µg/m3) ince partikül artışının, kardiyopulmoner ve akciğer kanseri mortalitesindeki artış ile ilişkili olduğu tahmin edilmektedir.

Bu alanda yapılmış bazı bilimsel çalışmalar ve sonuçları şöyledir;
  • 10 yıllık bir süreyi kapsayan ve vu alanda en geniş kapsamlı çalışma olan Ateroskleroz ve Hava Kirliliği Multi-Etnik Çalışması (MESA Air), hava kirliliğine uzun süre maruz kalmanın arterlerde plak birikimine yol açarak, kalp krizi ve felç oluşumunu tetikleyen vasküler inflamasyon ve atardamar sertleşmesine neden olabileceğini tespit etmiştir. Böylece hava kirliliği ile koroner arterlerde plak oluşumu (ateroskleroz) arasında doğrudan bir bağ olduğunu ortaya koymuştur.
  • Yine bu çalışmanın bir parçası olarak, farklı etnik kökenlerden gelen 6.654 orta yaş ve üstü yetişkin üzerinde yapılan bir araştırmada, yüksek hava kirliliği seviyesine sahip bölgelerde yaşayan katılımcıların iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterollerinin daha düşük seviyede kalabildiği gözlemlendi.Araştırmacılar aynı zamanda her bir katılımcının HDL kolestrolünün genel seviyelerinin yanında HDL parçacıklarının sayısını değerlendirdiler ve 3 aylık süreçte kirli hava maruziyeti ile HDL parçacık sayısındaki azalma arasındaki ilişki istatiksel olarak anlamlı bulundu.Bu bulgular şu nedenle önemlidir. HDL, “iyi” kolesterol olarak bilinir, bunun sebebi, kötü kolesterol olarak bilinen LDL’yi (düşük yoğunluklu lipoprotein) atardamarlardan uzaklaştırarak damar içinde yağ birikiminin önlenmesine yardımcı olmasıdır. Düşük HDL seviyeleri damar içindeki yağlanmayı teşvik eder.
  • Bu çalışmalardan bağımsız başka bir çalışma ise Los Angeles’taki California Üniversitesi araştırmacıları tarafından kirliliğe maruz kalmış fareler üzerinde yapıldı. 2017 yılında Nature Dergisinde yayınlanan çalışmada hava kirliliğine maruz kalmış farelerin bağırsak bakterilerinin normal bileşiminde değişiklikler saptadılar. Bu değişikliklerin, kandaki kolesterol dolaşımını teşvik ederek, ateroskleroz olarak bilinen damarlarda plak oluşumunu arttırdığını gözlemlediler.
  • Edinburgh merkezli araştırma ekibi tarafından yapılan bir çalışmada ise, 12 ülkeden gelen ve kalp yetmezliği yaşayan dört milyondan fazla kişiyi kapsayan veriler analiz edildi ve kirlilik düzeylerinin yüksek olduğu bölgelerde hastaneye yatış ve ölüm riskinin daha fazla olduğu tespit edildi.
Editör: TE Bilisim