Çinli filozof Lao Tzu demiş ki;

Dünyayı ele geçirme tutkusu

Dünyayı elden geçirme tutkusu

Denenmiştir yenilgiye mahkûmdur

Kutsaldır dünya

Ele gelmez

El atan çürütür onu

Elde tutmak isteyen yitirir onu

*

Biz bu sözü Zonguldak’a uyarlayalım…

Zonguldak siyasetinde yaşanan tam da budur aslında.

Zonguldak’ı ele geçirme tutkusu!

Zonguldak’ı elden geçirme tutkusu!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sırtına binerek güç zehirlenmesi yaşayanlar koltuk kavgası yüzünden Zonguldak’ı mahvettiler.

Ama…

Zonguldak, Milletvekili Polat Türkmen’den büyüktür!

Milletvekili Hamdi Uçar’dan büyüktür!

Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’ndan büyüktür!

Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’dan büyüktür!

Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş’tan da büyüktür!

‘Bu adam çok can yakıyor!’

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar’ın torpilli ile Gençlik ve Spor İl Müdürü olan Hakan Yüksel’le ilgili yorumlardan birini yayınlayalım.

“Alev hanım bu Hakan Yüksel meselesini Zonguldak’ta gündemden düşürmeyin.

Çünkü bu adam çok can yakıyor.

Bunu o kadar güzel beceriyor ki, bu taktik bizlere hiç yabancı değil.

Yanında yıllarını bu kuruma adamış iki tane şube müdürünü kızağa alıyor kimsede ses yok.

Alaplı spor müdürünü sürgüne götüren süreci yazsak kitap olur.

Adam il müdürü Hakan beyi CİMER’den şikayet ediyor.

Hakan bey nasıl beceriyorsa valilik oluru ile emrindeki Süleyman Sipahi adında bir şube müdürünü görevlendiriyor.

Şube müdürünün konuyla ilgili yazdığı raporu okusanız gözleriniz yerinden fırlar.

Sayın Valimizin bilgisinde bu konular.

En önemlisi Ereğli spor müdürlüğüne usulsüz olarak görevlendirdiği imamla beraber Alaplı spor eski müdürüne kurduğu kumpas anlatılacak gibi değil.

Peki vali beyin olurunu alel acele iptal ettirdiği imam şimdi nerede biliniyor mu?

Meslekten ihraç edildi.

Ama o imam bir müdürün başını yedi.

Sayın valimiz bu müdür sürgün edilmeden önce acaba hiç siciline bakmış mı? Bu adam neredeyse her gelen kaymakamdan ödül almış.

Meslek hayatının 26 yılında bu duruma düşmüş.

Hayır hiç bakmadılar bile, haçlı ordusu gibi üzerine çullanıp perişan ettiler.

Söz konusu müdüre daha sürgün tebligatı bile ulaşmadan sayın il müdürü Hakan bey Zonguldak’ımızın malum haber sitesine jet hızıyla bilgi sızdırıp adeta bombardımana tutuyorlar.

Tebligatın ilçeye ulaştığı gün aldığımız duyumlara göre ilçenin mülki amiri müdürün ilişiğini kesin defolup gitsin bu ilçeden dediği söyleniyor.

Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır.

Bu nasıl bir oyundur.

Bunlar mutlaka bir gün ortaya çıkacak.

Birileri dur desin artık bu bürokrata.

Kim suçlarını örtbas ediyorsa onlarda deşifre edilsin.

Diğer taraftan her gün hükümet aleyhinde açıklama yapan muhalefet neden hiç bu konuyla ilgili konuşmuyor?

Yoksa kendilerinden olduğunu bildikleri için mi?

Zonguldak’ımıza yazık oluyor herkes bi köşe tutmuş.

Sen bana ben sana karışmayayım mantığı var.

Lütfen kaleminizi adalet adına hak adına hukuk adına konuşturun daha fazla insanın canı yanmasın.

Nedir bunlar?

Sayın Cumhurbaşkanımız bu olan bitenleri öğrenecek, öğrendiğinde o suya sabuna dokunmayan yöneticiler kaçacak delik arayacaklar.

Gerçekler bir yere kadar gizlenir Ne var ki bir gün ortaya çıkması gibide huyları vardır”

Zaman zaman haber ve yorumlara yapılan okur yorumlarını yayınlacağız.

Bu günlük bu kadar!

Yurt inşaatı araştırılsın!

AK Parti iktidarının arkasına saklanarak kurdukları paravan şirketlerle bu güne kadar yaklaşık 100 Milyon liralık ihale vurgunu yapan MESA İnşaat’ın Kilimli’de yaptığı KYK yurt ihalesini yazmıştık.

Hani şu uçarak bürokraside yükselen Hakan Yüksel’in müdürlüğünü yaptığı kurumun inşaatı!

Bir okurumuzun yorumunu ihbaren yayınlıyoruz!

“Mesa inşaatın Kilimli de yaptığı 30.000.000’luk yurt inşaatı araştırılsın.

Bu yurt Zonguldak’a yapılacaktı ve zor bir inşaattı.

Siyaseti kullanarak inşaatı Kilimli’ye kaydırdılar ve çok basit bir bina yaptılar.

İmalatlar niye değişti araştırılsın adamlar voleyi vurdu”

Devlet Yurt mu yaptı, yoksa MESA ihale mi vurdu, Müdür bey bir açıklama getirir inşallah!

Şeytanın aldatıcı kibri…

Yaptığı iyiliklerle, bedelini ödediğini düşünerek kötülük yapan insanlar, yaradılış mekaniğine aykırı bir düşünce sistemi taşır.

Bu sistem, her şeye tepeden bakar.

Her eylemin hesabını kendisi yapıp terazide tartar.

Bu eylemin karşılığı bu kadar kötülüğü siler der.

İşte orası, tepeden bakılan o yer çok tehlikelidir ve de zehirlidir.

Kişi, farkına vararak ya da varmayarak, nefsin ve şeytanın perdelemesi ile Rahman’ın tahtına oturduğunun farkında bile değildir.

Birşeye değer biçmek, onu üreten, yaratan her kimse onun hakkıdır.

Öyleyse, kainat mutlak yaratıcınınsa, eylemin, eylemsizliğin, iyiliğin ya da kötülüğün bedeli ancak onun tarttığı teraziden okunabilir.

Şeytanın aldatıcı kibri, insanın kalbine bulaşınca tüm kalbi karartır.

Kalp kararınca vicdan müessesesi bozulur.

Vicdan yoksa merhamet de yoktur.

Bir insana iyilik yapmak, aynı insana kötülük yapma hakkını doğuruyorsa hizmet nefsedir, iblisedir, karanlığadır.

İnce bir çizgi ama derin bir çizgi olmalıdır bu.

O çizgi bir kez geçilirse yönsüzlük başlar.

İyiliğin yönü kıbledir.

Kabe, iyilik Kabe’yi tavaf eder ve göklere yükselir.

Kötülük, iblisi tavaf eder ve yeraltına iner.

Toprak, herşeyi örter ta ki dolana kadar, dolduğunu tutma kuvveti olana kadar, üstündeki Kabe’yi kıble edinir.

(Alıntı)