Zonguldak İl Özel İdaresi işçi alımları günlerce yazıldı.

İddialar havada uçuştu adeta.

Adam kayırma, torpil, akraba ilişkileri vs…

Bu haberlerin ve iddiaların ardından güven, adalet gibi kelimeler kamuoyunda anlamını yitirdi.

Kamuoyunda oluşan bu güvensizlik, alımları iptal ettirdi.

Süreç işledi ve seçim öncesinde önce mülakatlar yapıldı.

İktidarda hangi parti olursa olsun, kamuya yapılan liste usulü işçi alımları, her daim beraberinde şaibeler getirdi.

Bu şaibelerin ortaya çıkmasında da haklı sebepler vardı tabi ki…

Kimi zaman ‘partiye yardım’ adı altında paralar alındı işe girenlerden.

Kimi zaman parti yöneticileri söğüşledi vatandaşı.

Mesele iş-ekmek olunca ve ekmek de aslanın midesinde olunca insanlar ineğini, öküzünü satıp verdi o paraları.

Veremeyenler işsizler kervanında yola devam etti.

Kamudaki hizmet alımlarını hatırlayalım.

Hastanenin temizlik işlerini alan firmaların işçi listesini parti il yöneticileri yapmadı mı yıllarca?

Yemek ihalesini alan firmalar da aynı şekilde…

Sadece işçi alımlarında değil, kamu ihalelerinde dönen filmleri dün gibi hatırlıyoruz.

Çevrilen filmlerin zengin ettiği insanları da herkes biliyor sokakta.

İl Özel İdare’nin işçi alımlarına dönecek olursak.

Yapılan haberlerin, yazılan makalelerin, ortaya atılan iddiaların yarattığı bir şaibe vardı.

‘Adamı olan, torpili olan işe girecek’ algısı çoktan oluşmuştu kamuoyunda.

Ve sonuç olarak işçi alımlarının kura yöntemiyle yapılmasına karar verildi.

Böylelikle çoğunluğun gözünde, bu torpil algısı kısmen de olsa yıkılmış oldu.

İşçi adayları, Zonguldak Valisi Ahmet Çınar, noter yetkilisi ve basın mensuplarının huzurunda kuraları kendileri çektiler.

Sevinç ile hüzün bir arada yaşandı.

Adı kuradan çıkanlar mutluydu.

Çıkmayanlar ise biraz buruk, biraz hüzünlü.

Ama soru işaretleri yoktu kafalarında.

Adı çıkmayanların, adı çıkanları tebrik ettiğine şahit olduk.

Anneler çekti kurayı.

Babalar, eşler, çocuklar çekti.

Elbetti bazı kesimler bu kura işine pek de sevinmedi.

Çünkü bu memlekette birilerinin ekmeği, birilerinin de kazancı haline dönüşmüş.

Keşke mülakat da olmasaydı.

Şartları yerine getiren herkes kuraya tabi tutulsaydı.

İşte o zaman şaibe kelimesinin hiçbir anlamı kalmayacaktı.

Gerçi Vali Ahmet Çınar, bir vatandaşın itirazı haklı çıkınca, şoför alımları için yapılacak kurayı yarına erteledi.

Devlet, vatandaşı karşısında işte böyle adaletli olmalı.

Bürokratlar, devletin yüzüdür.

Devletin yüzü ne kadar temiz ise toplum o kadar temiz olur.

Devletin yüzü gülüyorsa toplum mutlu olur.

Devlet adaleti eşit dağıtıyorsa, toplumda güven vardır.

İşte siyaseti ve siyasetçiyi, bürokrattan ayıran şey budur.

Siyasetçi mensubu olduğu partinin çıkarlarını ön planda tutar.

Devletin bürokratı ise partisi ne olursa olsun vatandaşın çıkarları doğrultusunda hareket eder.

Bu işçi alımlarında da olan budur bence.

Devlet, vatandaşları arasında taraf olmamıştır.

Ben kurada ismi çıkan vatandaşlara hayırlı uğurlu olsun diyorum.

‘Onun yakını işe alındı, bunun yakını işe alındı. O şundan bu kadar para aldı, bu şuna bu kadar para verdi’ haberlerini yapmaktansa, kura haberlerini yapıyor olmamız daha iyidir diye düşünüyorum.

İnanın şaibe olmasaydı, kura çekilmezdi.

DOSTÇA KALIN…