Üstü yeşil, altı kara Zonguldak!



Ne mutlu yıllara şahitlik etmiş, nice kral ve kraliçeleri ağırlamışsın konaklarında!



Koca Gazi Mustafa Kemal'i misafir etmişsin güzel limanında ey sen Zonguldak!



Sen; Avrupa kültürü ile birleşmiş Türkiye’yi aydınlatmışsın, Kara elmasın la..!



Adına şiirler yazılmış, en güzel senaryo sende yazılıp, en güzel film sende çekilmiş,



En güzel bayramlar sende kutlanmış , Caddelerin bir gelin gibi süslenip taçlanmış, Şehrin en ortasına da büstünü dikmişler,



Sen ey Zonguldak;



T.R.T senin adın ile başlayan onlarca dizi ve en güzel programlarını yapmış, Anonsunu  “Madençi arkadaş” diye başlayan,



Türkiye’de de en güzel ve ilk özel radyoyu da “işçi arkadaş diye başlayan”  ey Zonguldak, sen kurmuşsun!



En güzel, ‘en’ leri sen yaşamışsın ‘en’ler ve ‘ilk’ler seninle olmuş.



Dünyaya bir daha emsali olmayacak hak ve özgürlük direnişi yapmış, işçi bayramını kutlamışsın.



Ey Zonguldak;



Tarih seni bağrına basmış, ama boynuna da idam fermanını yazmışsın.



1990- 1992 Büyük madenci grevi!



 -Yürü, yürü yollar yürümekle aşınmaz diyenleri utandırmış, ama, yollar aşınmış!



Sen ‘en’lerle yine ‘en’ iyi olmuşsun.



Dünyaya yine adını altın harflerle yazdırıp, yine ‘en’lerin en güzelini yapmışsın.



Ne acılı yıllara da boynunu büküp, babalarla, annelerle, kardeşlerle, genç gelinlerle ağlamış, yaslar tutmuşsun.



Duvaklar madenci şehitlerinin tabutlarını süslemiş, o makus talihine de küsüp, yeşil derelerine kara göz yaşı akıtmışsın!



Ama; yine de mağrur, dimdik ayakta durmuşsun..!



Sen ey Zonguldak;



En acılı yıllarına da göğüs germiş, hem de mütevazi, mağrur dimdik ama ayakta yıkılmadan durmuşsun.



Sen ey Zonguldak !



Demokrasinin beşiği demişler sana.



En güzel işçi bayramları sen de kutlanmış.



Sana en güzel masallar anlatılmış, hatta uydurulmuş,  uyutulmuşsun.



Dede korkut hikayeleri ile büyümüşsün.



Sen ey Zonguldak;



Aldatılmışlığını içine sindirememiş ama hiç de asi olup devletine hiç ama isyan etmemiş, hatta o mağrur ve gururlu olan kaderine de boynunu bükmüşsün!

Simdi de sana yine bir tepeden bakıyorum; Ey bahtı kara Zonguldak!..



Elmasın gitmiş, karalar giymiş matem tutmuş dul bir kadın gibisin mahzun ve hüzünlü...



 



Bir yıl daha bitmekte!..



Günler, aylar, yıllar su gibi gelip geçiyor zaman…



Hepimiz için mukadder olan sona doğru akıp gitmekte!



Bir taraftan hayatımızın farklı dönemlerine hızla adımlar atarken, diğer taraftan ömür sermayemiz her geçen gün tükenmekte.



Yüçe Mevla'ya vuslat anımıza doğru hızla ilerlemekteyiz.



Bir yıl daha bitmekte!..
Editör: TE Bilisim