18 Yıldır Zonguldak Merkez’de Amele Birliği pasajında 3F Yabancı Dil Kursu Tercüme Bürosu olarak faaliyetini sürdüren Hikmet Yılmaz Kurt,  55 dilde de Türkiye’nin her yerine çeviri yapıyor.

Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası ile ortak bir projeye imza atan 3F İngilizce Yabancı Dil Kursu Tercüme Bürosu yaptığı büyük indirim ile hayatında hiç İngilizce kursuna katılmamış ilköğretim okulu öğrencilerine kurs vererek eğitimlerine katkı sundu.

Zonguldak halkının yabacı dil eğitimine eğilimi nasıl?

Genelde küçük yerlerde yabancı dil eğitimi zor oluyor. Çünkü, bir ihtiyaç gibi durmuyor. Büyük şehire gidildiğinde, yada kendini geliştirmek isteyenler ihtiyaç olduğunu anlıyor. İngilizce gizli güçtür diye düşünüyorum. Gizli bir silahtır. Yükselmek isteyen ya da bulunduğu yerden farklı yere ulaşmak isteyen herkesin inanılmaz bir kapısıdır İngilizce.

ZTSO ile ortaklaşa yaptığınız proje için hala talep alıyor musunuz?

TSO’nun ile ortak bir proje ürettik. Bu projedeki amaç; İngilizce eğitimi almayan, ulaşamadığımız köylere, ulaşamadığımız yerlerdeki çocuklara ulaşmaktı. Dolayısıyla bu proje ile onlara ulaşmış olduk. Hala talepleri alıyoruz. Hayatında hiç kursa gitmemiş, merkeze inmemiş öğrencilerimiz olduğunu gördük.

Yetişkinler için de bir kampanya düşünüyor musunuz?

Evet düşünüyoruz. Yaz kursu ya da Eylül ayında bir kampanya düşünüyoruz. Birden fazla projemiz var. Ama asıl, Üniversite öğrencilerine yönelik bir proje düşünüyoruz. Buraya gelen üniversite öğrencilerinin durumu belli, bütçeleri oldukça kısıtlı.  Onlara uygun bir paket yaparak yabancı dil öğrenmelerine yardımcı olacağız.

 

Gaza geldim Hafriyat şirketini kurdum

Hafriyat işine nasıl başladınız?

İkinci işim kazayla başladı. (Gülüyor)  Dershaneler kapanacak diye 5 sene önce okullaşın dediler. Bende okullaşmak istemedim. Bu nedenle başka bir iş denemek istedim.  Yavaş yavaş  başka bir sektöre kayayım dedim. Kredi ile alayım, kendi kendini karşılaşın istedim. Kredi çektim, iş makinesi aldım. Hafriyat şirketi kurdum. 3,5 yıldır da iş makinelerini kiralıyorum. Şu an bu bir kazanç değil, kendi kendini döndürüyor. Çünkü, büyük bir riski var. Kazandığı para ile kendi kredisini ödüyor.

Yabancı dil öğretirken, ben bir hafriyat şirketi  kurayım mı dediniz?

Zonguldak İş Kadınları Derneği’nde bulundum. Gittiğim her yerde hep başka bir iş nasıl yapılabilir diye düşünüyordum. Ben konuşurken bile iş düşünen bir insanım. Bir sürü iş düşündüm. Ama nasıl oldu ilk hatırlamıyorum ki…. (Gülüyor) Babam müteahhit, ondan mı etkilendim yada işte Bülent Ersoy’dan mı? (Gülüyor) Ama bu işi yaptıktan sonra Bülent Ersoy’un iş makineleri olduğu öğrendim. (Gülüyorum) Sonra bir arkadaşım söyledi beraber yapalım diye. Hep ortada olan bir şeydi.  Sonra makine satan birkaç yere başvurdum. Onlarda çok üstüme geldi. Popüler oldum bir anda. (Gülüyor) O gazla havaya girdim. Zaten severim. Ha belki oturup akıllıca düşünseydim karar vermezdim. Çünkü çok zor. Beni havaya soktular. Ben de gittim operatörlük sertifikası aldım. Yok “Seni broşürlere koyacağız, Türkiye’de ilk bayansın” dediler. Beni bayağı bi havaya soktular. (Gülüyor)

Ama pişman olmadınız değil mi?

Pişman oldum diyemem ama çok yordu beni.  Kavgacı bir şey oldum. Zaten normal biri değildim. (Gülüyor) Ne işin var diyorum kendi kendime. Öğretmenim, hitap ettiğim bir kesim var. İşçilerin konuştuğunu anlamıyorum yani. Beyaz mı diyor, siyah mı diyor anlamıyorum. Öyle farklı bir sektör ki, normalini bulmak çok zor. İnşaat sektörü çok zor.  Ben kadın/erkek diye ayırmam. Kadın işi diye bakmam ama çok net olarak bir cinsiyet ayrımı var. Gıcık oldukça hırslandım, hırslandıkça daha çok kavgacı oldum, kavgacı oldukça bırakmadım. Aklı başında düşünseydim. Bak Hikmet sen öğretmensin, bu yapılacak iş değil, parada kazanmıyorsun. Normal şartlarda bu iş bırakılır. Beni o manyak tipler o kadar etkiledi ki, bu işi yapacağım dedim. Benden götürdü resmen. Biri bir şey yapamaz dediği zaman o negatiflikten yol alıyorum. Ortam pozitif ise ben rehavete kapılıyorum.  Normal düşünseydim bu iş yapılacak iş değil, çok yordu beni çok.

 

Kadınlar;  Çalışmasınlar, otursunlar!

Kadın girişimcilere öneriniz var mı?

Benim iş hayatım biraz zor. Bu zorluğu kimseye önermiyorum. Ben tarzımı bile değiştirdim. Ben normalde kibar, iyi biriydim. (Gülüyor) Çok değiştim, karakterim değişti. Ciddi söylüyorum. O zor işler, vergiler, ödemeler, bankalar bir yandan, vergiler bir yandan, işin zorluğu bir yandan. Devlet bir yandan.  Kadınlar otursunlar evlerinde. (Gülüyor) Atatürk Anadolu Lisesinde İngilizce öğretmeniydim, temiz pak ortamlardaydım. Aldığım parada gayet iyiydi. Ne işin vardı diyorum. Bu dönem çok dertliyim. Kadın girişimcilere ne tavsiye edeyim. Çalışmasınlar, otursunlar. Koca parası yemek daha makbuldür. (Gülüyor) Tabi şaka bir yana insanın kendi parası olması gerekir. Birinin birine muhtaç olması korkunç bir şey.

Son sözümü söylüyorum. Bu dönem öyle bir durumdayım ki, Yenizellanda’ya kaçabilirim. (Gülüyor) Hiçbir şey ödemeyeceğim ve kaçacağım.  Şaka bir yana çok yoruldum,  küçük çocuklarla oynayayım, Evde oturayım, pazıl oynayayım, örgü öreyim. Daha küçük isteklerim var. Çok yoruldum. Çünkü, artık dil değişti. İnsanlarla kontak dili değişti. Önceden insanları ikna ederdim. Şimdi ikna edemiyorsun, benim gibi düşünmüyor, başka bir şey düşünüyor.

Editör: TE Bilisim