Amasra da olanları görüyorsunuz değil mi şehit madenci yakınları baro başkanları milletvekilleri isyan ediyor bağırıyor. Neden Genel Müdür ve yardımcısı sanık koltuğunda değil diye.


Kuruma hazırlattığı ısmarlama rapor ile suçu barutçu üzerine yıkıp kendisi de emekli olup kaçma planlarını seyreden siyasi irade bunu izah etmekte hep güçlük çekecek.

Yazıların altına o kadar çok yorum geliyorki kurum personelinden bazıları dudak uçuklatacak cinsten. Tabi onları şimdilik doğruluğunu kesinleşmeden paylaşmıyoruz.

Daha önce bahsetmiştik ya Kazım Eroğlu yaptığı liyakatsız atamalar ve adaletsiz yönetimi ile TTK tarihinin en kötü yöneticisi olarak tarihe geçti.
Dünürünün kontenjanından yaptığı atama sonrası personel Daire Başkanlığı görevini etkisizleştirerek işleri aynı dairede bir şef ile yürütmüş ve Başkanlık makamını refüze etmişti.
Düşünebiliyor musunuz Genel müdür o daire ile işi olduğunda Daire Başkanını değil orada çalışan bir şefi arayıp yanına çağırıyor ona talimat veriyor.
Daire Başkanı Genel Müdürün yanına o şefi almadan hiç çıkamıyor. Kazım beyin yönetim anlayışının en bariz örneği bu işte. Tabi o şefe yıllarca Amelebirliğinde özel görev vererek ek maaş alması da ayrı. Bu mu dilinden düşürmediği hak!

Şu an TTK içerisinde herkesin birbirine fıkra niyetine anlattığı bir konu haline geldi bu durum. Efendim o işleri yapan meşhur şef mart ayında emekli olunca Neymiş efendim Kazım bey ben onsuz bu kurumu yönetemem o gitti bende durmam artık diyerek emeklilik dilekçesini vermiş ve onsuz bu kurum batar diyerek oda görevi bırakmış.

Kazım bey kurumun kömür üretimini diplere indirdi adaletsizlikler yaptı kurumun iş barışını bozdu. Bunları yaparken de “hakkını helal et” lafını dilinden düşürmedi.

Kurumun menfaati yerine kişilerin ve başka kurumların menfaatini korudu. Emrinde çalışanlara küfüre varan hakaretler ederken aslan gibiydi ama özellikle Bakanlık yetkilileri karşısında sevimli bir kedi gibi oldu hep.

Hak yedi. Örnek mi?

Özel büro yani genel müdürün işlerini yürüten yazışmalarını yapan büro için yasal zorunluluk sebebi ile müdürlük sınavı açılmak zorunluydu. Görevde yükselme sınavı açıldı sınava giren 2 kişi yazılı sınavda kazanmaları için gerekli olan notu aldı.

Sonra ne mi oldu?

Anlatayım…

O iki kişi mülakata alındı ve ikisi de verilen notlarla yazılıda aldıkları puanlara rağmen mülakatta elendi.

Bitti mi bu kadar mı?

Aynı görevde yükselme sınavında O müdürlükteki şef kadrosu içinde sınav açıldı. Bu sınavı kuruma birkaç yıl önce özel bir hastaneden mevzuata uygun olmayan bir şekilde kuruma nakil olan kişi kazanarak şef olarak atandı. Bu usulsüz  nakil o emekli olan personeldeki şefin mahareti ile gerçekleşmişti

Usulsüz şekilde kuruma nakli alınan kişi sınavla şef yapıldı sonrada vekaleten özel büro müdürlüğüne bakmaya başladı. O zaman özel büro müdürlüğü sınavını kazanan 2 personelin mülakatta neden elendiği amacın ne olduğu ortaya çıktı.

Bunların yanında ayrıca birde ek gelir sağladı kurumun kendi tecrübeli elemanları dururken yeni gelen bu değerli elemana.

Hak hukuk adalet anlayışı bu işte Kazım beyin.

Kömür üretemedi

Ürettiği az miktarda kömürü yıkamayı beceremeyen ilk yönetici oldu.

Proje üretemedi kendinden öncekilerin projeleri ile bugüne kadar idare etti.

Sayıştay uyardı 4 yıl geçmesine rağmen havalandırmayı değiştirmeyi beceremedi sonucunda facia yaşandı.

TTK tarihinde hiç olmayan dinamitsiz kalma onun döneminde yaşandı.

Fenol köpük ile kuruma kazık atılmasına seyirci kaldı.

Ağzından hakkını helal et lafını düşürmedi ama hak laftaydı hep.

Hak gönül rahatlığı ve huzurla görevden ayrılamama şeklinde buldu kendisini.

Onu her türlü başarısızlığa rağmen görevde tutup sahip çıkan sınıf arkadaşını görevden alamayan milletvekili de listeye giremedi.

Kazım Beyin Arkadaşı Belediye Başkanına kurumun menfaatini göz ardı ederek yaptığı kıyağı da sonra anlatalım.