Bu gün Amasra maden faciasının ilk duruşması görüldü.
Hayatını feci şekilde kaybeden madenci eşi Meltem Baykal, duruşma sonunda sanık sandalyesinde oturan TTK yöneticilerine isyan ediyor.
Diyor ki;
Kaldır kafanı, bak yüzüme!
Cesaretin var mı lan?
Üç yetimim var, ‘baba’ diyor.
Getir babasını, 5 dakika getir!
Trilyon mu istiyon vereyim, 5 dakika kocamı getir!”
İşçi cinayetinden sabıkalı TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, önceki gün emekli oldu!
Sanık sandalyesinde yoktu!
TTK’yı çay ocaklarında yönetenlerin çocukları makam sahibi oldu!
Sanık sandalyesinde yoktular!
TTK’nın makamlarını ele geçiren Enerji Bir Sen, muktedir oldu!
Sanık sandalyesinde yoktular!
TTK yöneticileri ile yer altındaki maden işçisine baskı kuran Genel Maden İş Sendikası (GMİS) Başkanı Hakan Yeşil ve ekibi 4 yıl daha garantiledi!
Sanık sandalyesinde yoktular!
TTK’nın ihalelerini verenlerle-alanlar trilyonluk oldu!
Sanık sandalyesinde yoktular!
Kurulan kirli düzende, olan geride kalanlara oldu!
İstiyorlar ki, masa başında iktidar olsunlar!
Vaktin birinde, kahveci, kahveye zam yapmış.
Bunu da edebi bir şekilde duyurmuş:
"Kahve Yemen'den gelir yolları ırak
İkibuçuk yetmiyor, beş lira bırak”
Kahve tiryakisi kahvecinin bu güzel mirasını, kahveyi içtikten sonra fark etmiş.
O da cevap yazmış:
"Kahve Yemen'den gelir yolları sapa
İkibuçuk yetmiyorsa kahveyi kapa"
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Zonguldak’ta durumu tam da budur.
Murat Pulat, bir il başkanından çok beceriksiz kahvehane İşletmecisi gibi…
Utanmasa, parkasına bile hürmet ettiği Ünal Demirtaş listede olmadığı için partiyi kapatacak.
İstiyorlar ki, medya onların peşlerinde koşsun!
İstiyorlar ki, oturdukları yerden halk onları tercih etsin!
İstiyorlar ki, masa başında iktidar olsunlar!
AK Parti’yi toparladılar!
AK Parti İl Başkanı Muammer Avcı’nın Milletvekili adayı oluş şekli, listedeki bazı isimler ve sıralamaya olan tepkiler parti tabanında moralleri bozmuştu.
AK Partililer bile, “AK parti ile Ak Partililer hesaplayacak” yorumları yapılıyordu.
Ta ki, Mustafa Çağlayan’ın İl Başkanı olarak atanması ve 4’cü sıra Milletvekili adayı Nejdet Tıskaoğlu’nun sahaya çıkması ile AK Parti’nin ciddi oranda toparlandığını söylersek yanılmış olmayız.
Büyük bir hata yapmazsa Mustafa Çağlayan’ı son yılların yetiştirdiği başarılı, halkta ve toplumda karşılık bulan siyasetçi olarak görmeye devam edeceğiz.
Diğer taraftan 4’cü sıra milletvekili adayı olmasına rağmen Nejdet Tıskaoğlu muazzam bir performans sergiliyor.
Bu performansla Ahmet Çolakoğlu’nu meclise gönderir.
Nejdet Tıskaoğlu da mazbatasız milletvekili olarak siyaset sahnesinde yerini alır.
Her babayiğit önceki dönem milletvekillerinin arkasını toplayamazdı.
AK Parti’de birkaç iyi adam, önceki dönem milletvekillerinin yaptıklarını unutturdu.
“Siz ne iseniz, ben de oyum!”
Bir ülkede halk hükümdara karşı ayaklanır. Haklıdırlar da. Ne adalet, ne düzen kalmıştır ülkede.
Hükümdar ayaklanan halkı meydandaki büyük bir havuzun etrafında toplar ve bir konuşma yapar :
- Eğer isterseniz benden çok kolay bir şekilde kurtulabilirsiniz.
- Böyle isyan etmenize hiç gerek yok.
- Şimdi ben bu havuzu boşalttıracağım üzerini de kapattıracağım.
- Sizden tek isteğim, bu havuzu süt ile doldurmanız.
- Herkes gece yarısından sonra bu havuza tek başına bir kova süt dökecek. Ama herkes.
- Kimse kimseyi görmeyecek. Güneş doğarken hepiniz burada olun.
- Havuz süt ile dolduğunda ben tahtı bırakıp gideceğim.
Ertesi gün sabah olur herkes sevinçle havuzun başına toplanır. Öyle ya artık bu düzenbaz hükümdardan kurtulacaklardır. Hükümdar da gelir ve üzeri kapalı havuz açılır.
Bir de ne görsünler?
Havuz dolmuştur. Ama sütten çok su doludur.
Çünkü, herkes aynı şeyi düşünmüştür.
- Onca sütün içinde benim döktüğüm bir kova suyu kim farkedecek ..?
Hükümdar konuşur :
- Gördünüz mü ?
- Siz ne iseniz, ben de oyum.
- Siz düzenbaz olduğunuz için, içinizden kimi seçerseniz seçin, sonuç hiçbir zaman değişmeyecek.
- O yüzden ben tahtımda kalıyorum.
- Siz de layık olduğunuz sistemin içinde...!! (Alıntı)
*
İnsanlar hak ettikleri şekilde yönetilirler…
