Özel Haberler

Tuncay Yüksel'in çıkraklıktan, Sanayiciliğe uzanan müthiş başarı hikayesi...

ERW Teach Yüksek Otomasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin sahibi Tuncay Yüksel’in iş hayatındaki kaderi Akçakoca’da bir tavuk çiftliğinde civcivleri ölümden kurtarmasıyla başladı. O yıllarda arabası dahi olmayan, 400 liralık takım çantası ile elektrik işleri yapan Tuncay Yüksel, daha sonra aynı tavuk çiftliğinden aldığı bir iş teklifiyle ticaret hayatının nasıl değiştiğini şu sözlerle anlattı;

400 liralık takım çantasıyla başladı

Şimdi 40 ülkeye ihracat yapıyor

‘‘Talaşlar arasında 400 liralık takım çantası ile dışardan iş aldığım zamandı. Daha yeni nişanlanmıştım, bayram günüydü. Henüz aracımız da yok. Bir telefon geldi, yağmur yağıyordu, elektrikler kesildiği için civcivlerinin öldüğünü söylüyordu. Akçakoca’da yaklaşık iki saatlik bir mesafeydi. Beni almalarını söyledim. Tavuk çiftliğine gittik. O meşhur çantamla birçok civcivi ölmekten kurtarmıştık. Çevreden bir trafo bulduk, civcivleri kurtardık. Beni tekrar evime bıraktılar. Kaç elektrikçi aramışlar bayram tatili diye kimseye ulaşamamışlar. Neyse ‘Borcunuz yok’ dedim. İnsani olarak da üzülmüştüm. İki ay sonra o tavuk çiftliği sahibi yeni bir yatırıma girmiş, elektrikçilerden fiyat almış. Beni aradı, ‘bu işi sen yapacaksın’ dedi. Bende en düşük fiyatla yapmamı teklif edeceğini beklerken, ‘firmaların verdiği en yüksek rakamla bu işi sen yap’ dedi. Hayalini bile kuramayacağım bir iş teklifiydi. Ekibimin olmadığını, bir kişi ile çalıştığımı bildiği halde işi bana verdi. Hemen yanıma 16 arkadaş aldım. Küçük bir dükkan tuttuk. 60 metrekare dükkandan, 150 metrekarelik bir dükkana geçmiştik. Bugün bizi 40 ülkeye, 20 milyon dolar ihracat yapar duruma getiren olay buydu…’’



Arabasını satıp Almanya’ya fuara gitti
Şimdi 20 milyon dolar ihracat yapıyor

Tavuk çiftliğinden aldığı işle şans yüzüne gülen, ERW Teach Yüksek Otomasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin genç sahibi Tuncay Yüksel, kendi üretimleri olan soğuk kesim uçar testerenin yurt dışında tanıtımını yapmak için abisi ile birlikte kullandıkları Ford Focus marka arabalarını satmak zorunda kaldıklarını söyledi. Genç iş adamı Tuncay Yüksel, ilk olarak yurt dışında adlarını duyurduktan sonra Türkiye’de marka olduklarına dikkat çekerek; ‘‘Rahmetli ağabeyimle ortak kullandığımız Ford Focus marka bir otomobilimiz vardı. Almanya’da fuar vardı. Gitmeyi çok istiyorduk. Ama paramız yoktu. Ağabeyim bu fuara katılıp oraya açılmak istiyordu, kafaya çok takmıştı. Burada bizim üretimimiz olan ‘soğuk kesim uçar testereyi’ tanıtmak, iş almak istiyordu. Biz niyeti bozduk, arabayı satılığa çıkardık. İşte ilk ürünümüzü burada tanıttık ve ilk işimizi Libya’ya ihraç ettik. Libyalı müşterimizle tanıştık. ‘Ben bu ürünü istiyorum’ dedi. Cebinden 10 Bin doları çıkardı, masanın üzerine koydu. Müşteri Türkiye’ye gelip fabrikamızı gezmek istedi. Gelmesin diye dua ediyorduk ağabeyimle, çünkü talaşların arasında imalat yapıyorduk. Neyse ki gelmedi, soğuk kesim testeresini gönderdik. Daha sonra ürünü görünler olmuş, tekrar siparişler aldık. Böylece o piyasada duyulmuş olduk. Yani ilk olarak yurtdışında adımızı duyurduktan sonra Türkiye’de marka olduk’’ dedi. 



‘ERDEMİR bizim ayağımızın dibinde
Konserve kapağını bile üretmiyoruz’

Ereğlili iş adamlarının Erdemir faktörünü iyi kullanamadıklarının altını çizen genç iş adamı Tuncay Yüksel, Ereğli’nin en büyük sorununun saca dayalı üretim yapmak yerine, sacı alıp, bekletip satmak olduğunu ifade etti. Tüketim alışkanlığından vazgeçmek gerektiğini belirten Tuncay Yüksel, şunları söyledi; ‘‘Evet piyasa çok kötü, bazı şeyler çok pahalı. Ama işinizi düzgün yaptığınız sürece özellikle imalat sektöründe taleplere karşılık veremiyorsunuz. Şu anda taleplere yetişemiyoruz. İş yaparken ben karşımdakini nasıl dolandırırım diye değil, nasıl daha iyi iş çıkarırım diye düşünmeniz lazım. Lütfen herkes neyi üretebileceğine baksın ve yapsın. Diyelim ki, 100 bin liranız var, bu parayı faize koyup beklemeyin. Örnek vereyim, 16 liraya 1 kilo çelikten, 1 kiloluk çekiç yaparsınız, 100 liraya satarsınız, ama 1 kilo çelikten enjektör yaparsanız onu bin dolara satarsınız. Yükte hafif, pahada yüksek katma değeri olacak şeyler üretin. İmalat yapın, üretin! Tüketme alışkanlığından vazgeçin. ERDEMİR bizim ayağımızın dibinde, bir konserve kapağını bile üretmiyoruz. Bir jant, egzoz yapan yok! Sacı alıp satıyorlar. Ereğli’nin bir sorunu var arkadaşlar, sacı alıyorlar, bekletiyorlar bir sabaha zengin kalkıyorlar. Benim bir müşterim BMW ve Audi’nin jantlarını yapıyor, İzmir’de bir müşterim Mercedes’in ön tamponunu yapıyor. Yine İzmir’de bir müşterim Volvo’ya ön çerçeve yapıyor. Bin kişi, iki bin kişi çalıştırıyorlar.’’

Devlet meslek okullarını

Sanayi bölgelerinin içine almalı
Sektörlerinde en önemli sorunlardan bir tanesinin de yetişmiş, kalifiye elaman bulmak olduğunu dile getiren ERW Teach Yüksek Otomasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin sahibi Tuncay Yüksel, devletin bu sorunu çözmek için meslek okullarını sanayi bölgelerinin içine alması gerektiğinin zorunluluğuna değinerek; ‘‘Bundan 15 yıl önce makine mühendisi, elektronik mühendisi yetişiyordu. Çırak, usta yetişiyordu. Şimdi çekmecemde onlarca CV var. Ne okuduğunu bilmeyen üniversite mezunları ile dolu. Ne CNC operatörü ne makine montajcısı ne kaynakçı bulabiliyoruz. Çok ciddi vasıflı insan gücü sıkıntısı yaşıyoruz. Rahmetli ağabeyimle Meslek Lisesi’ne laboratuvar kurduk. Buradan okuyan yetenekli gençlerimizi de kendi işyerlerimizde istihdam ediyoruz. Ancak bu rakamlar imalat sektörü için yeterli değil. Yetişen bazı gençlerde ağır sanayi olduğu için çalışmak istemiyor. Birçok gencimiz, eğlence sektöründe bulunan kafeteryamızda beyaz gömleği ile garsonluk yapmayı tercih ediyorlar. Devlet, meslek okullarını mutlaka sanayi bölgelerinin içine almalı. Burada uygulamalı eğitimlere de tabi tutmalı. Ben kendi yeğenimden bahsedeyim. Biri elektronik mühendisliğini okudu, diğeri bir üniversiteye gitti ama çocuk ne okuduğunu bile bilmiyor. Maalesef şimdi ki gençlerimiz böyle. Meslek yapmış veya mühendis olmuş arkadaşlarımız da ‘Abi ben nerede oturacağım’ diye soruyor. İmalat yaptığımız ülkelerde mühendisler omzunda boru taşıyor, makinede çalışıyor, CNC tezgahında çalışıyor. Türkiye’deki mühendisi böyle göremezsiniz. Bizim gençlerimiz selfie çekip, facebook ya da ınstegramda profil resmi değiştirmekle uğraşıyorlar. 150 bin dolarlık tezgah ve kendi yaptığı yada yapacağı işin kıymetini bilmiyor. Evvelden biz o tezgahları kullanmak için 6 yıl yer süpürüyorduk, tuvalet temizliyorduk’’ diye konuştu.


‘Ayağımıza dolanmasınlar,
bize engel olmasınlar yeter’

‘Yetkililerden, kenti yöneten bürokratlardan bir talebiniz var mı’ sorusunu yanıtlayan ERW Teach Yüksel Otomasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi sahibi Tuncay Yüksel, bürokrasinin iş dünyasının hızını kestiğini ileri sürerek; ‘‘Ayağımıza dolanmasınlar, bizlere engel olmasınlar yeter. BAKKA bize tezgah desteği verdi. Sağ olsunlar! Tezgahı sipariş ettiğimizde dolar 3.3 liraydı, tezgah elimize gelene kadar dolar 7 lira oldu. Yani bir tezgaha iki tezgah parası ödemek zorunda kalmıştım. Yüzde 40’ını hibe verdiler. Ama zararımın karşılanmamasına rağmen 9 ay iş gücümden büyük kaybım olmuştu. 5 yıl boyunca ‘Bu işyeri BAKKA tarafından destekleniyor’ tabelasını taşıdım. Yüzde 40 bize hibe vermişlerdi ama arkadan yüzde 25 vergi kestiler. Bürokrasi iş dünyasının hızını düşürüyor’’ dedi.

1984 doğumlu genç bir iş adamı olan Tuncay Yüksel, 2008 yılında bir takım çantası ile dayısının marangoz atölyesinde sanayi makinelerini elektrik arızalarını tamir ederek atıldığı iş hayatına, daha sonra Kışla Sanayi Sitesi’nde 150 metrekarelik bir dükkanda devam etti. 2015 yılında rahmetli abisi ile birlikte ERW Teach Yüksel Otomasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ni kuran Tuncay Yüksel, şu an Ereğli Organize Sanayi Bölgesi’nde 26 bin metrekarelik fabrikada 100 kişi istihdam ederek Hindistan, Amerika, Ukrayna, Rusya, Cezayir, Tunus, Fas, Libya gibi yaklaşık 40 ülkeye, yıllık 20 milyon dolarlık ihracat yapan dev bir markaya olmayı başardı.