İşte, Santa Barbe Yortusu ile başlayan, Zonguldak Halkevi’nin çalışmalarıyla Uzun Mehmet’i Anma ve Kömür Bayramı’na uzanan tarihsel süreç;

Türk Ocakları’nın 1931 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası’na devredilmesinden yaklaşık on ay sonra, yerini alan ve bu hususta teşekkül eden bir kurum olan Halkevleri, “millî seciyenin, Türk tarihinin ilham ettiği derecelere çıkarılmasını, güzel sanatların yükseltilmesini, millî kültürün, ilmî hareket ve faaliyetlerin kuvvetlendirilmesi ve Cumhuriyet’in insan tipini yetiştirmek” hedefiyle 19 Şubat 1932 tarihinde kurulur.

Bu anlamda halkevleri, ‘Türk toplumunun devletin çağdaşlaşma savaşına katkılarını artırmak amacıyla’ çalınmalarına başlar. İlk açılışlar on dört il merkezinde gerçekleştirilir. Halkevlerinin açılan ikinci halkası içerisinde Zonguldak Halkevi de yer alır ve 24 Haziran 1932’de faaliyetlerine başlar. Zonguldak Halkevi’nin ilk ve en önemli icraatlarından birisi kısa sürede şehrin geleneklerinden biri haline gelen madencilik bayramını, takvimde çakıştığı Sainte Barba Yortusu’ndan kurtarıp, millileştirmek olur.

Zonguldak’ın yerel gazetecilerinden Tahir Karaoğuz, Türk mühendislerin de katılımıyla her yıl 4 Aralık’ta, Zonguldak’ta yabancı mühendisler tarafından kutlanan ‘Madenciler Günü’nde, Azize Santa Barbe adına balolar düzenlenmesini ve papaz giysileri giymiş kişiler tarafından madencilik efsanesinin canlandırılmasının milli değerlere ters düştüğünü düşünerek, Azize Santa Barbe’nin kim olduğunu öğrenmek ister. Karaoğuz, sorusunun cevabını bir Fransız mühendiste bulur(1). Eski adı ‘Nicomedia’ olan İzmit’te, hükümdarın kızı Barbe gizlice Hıristiyanlığı kabul eder. Bir putperest olan babası, onun kendi gibi putperest olan biriyle evlenmesini ister. Kızın bunu şiddetle reddetmesi üzerine, onu bir mağaraya hapseder ve mağaranın girişini duvarla ördürür. Kız bu mağaranın içinde yıllarca gözyaşı döker, Allah‟a yalvarır. Sonunda, büyük uğraşla duvarı deler ve kurtulur. Ancak, hükümdar kızını yakalatır ve idam ettirir. Bu olay, zamanla kulaktan kulağa yayılır. Barbe, bir sebat ve güç abidesi olarak halkın gözünde azize mertebesine yükselir ve bu olay giderek ‘Sainte Barbe Yortusu’ adıyla her yıl kutlanan bir Hıristiyanlık bayramına dönüşür…

Kadri Yersel’e göre Santa Barbe Yortusu’nun Hıristiyanlıkla uzaktan yakından bir ilgisi olmamakla birlikte, ‘bu bakire azizenin adı altında milyonlarca insanın toplanışı’ dikkat çekicidir. Yapılan törenlerde, ‘Hıristiyanların koruyucu melek Azize Santa Barbe‟nin resim ve heykeli etrafında toplanıp ilahiler okuyup tehlikelerden, kaza ve belalardan korunma dilekleri yerine eğlenmeyi tercih etmeleri’ madencileri birbirlerine iyice kaynaştırır. Fakat, Türk madencilerinde eksik bulunan şey, ‘tabandaki ve tavandaki meslektaşları kaynaştırmak için bu tarz organizasyonların yapılmamasıdır.’ Azize Santa Barbe kutlamaları bu anlamda, ‘Batılıların’ madenci arkadaşlığı ve kitle dayanışmasına yönelik düzenlemiş oldukları bir etkinliktir.

1932 yılında, Tahir Karaoğuz, Hüseyin Fehmi İmer ve Ahmet Naim Çıladır’dan oluşan bir ekip tarafından yapılan araştırmalar sonucunda 8 Kasım 1829, kömürün Uzun Mehmet tarafından bulunduğu tarih olarak tespit edilir. Komitenin tespit ettiği tarih ve yazmış olduğu öykü o zamanlarda kabul görse de, daha sonra çokça tartışılmış ve birçok araştırmacı tarafından farklı değerlendirilmiştir. Donald Quataert’e göre hikayeyi yazanlar, ‘bireysel köylü inisiyatifinden ve fırsatları kollamaktan kaynaklanan büyük hareketlere dair bir bakış açısı ortaya koyarak, ülkede sıradan insanların da, taşra, köylü kökenlerine bakılmaksızın, büyük başarılara imza atabileceklerinin, para ve nama kavuşabileceklerinin’ mesajını vermişlerdir.

Necdet Sakaoğlu ise konuya Quatert’dan daha farklı bir şekilde yaklaşır. Ona göre Uzun Mehmet Günü tamamen uydurmadır. (2)

Bahri Savaşkan'ın değinmediği bir kaynak olan ve EKİ İnsan Gücü-Eğitim Müdürlüğü Yayınları'ndan olan, ‘Ereğli Kömürleri İşletmesi Müessesesi’ adlı kitapta ise, kömürün Kdz. Ereğli'li Hacı İsmail tarafından 1822'de bulunduğu, fakat II. Mahmut tarafından bir kese altın ile taltif olunsa da bu buluşun saltanat tarafından önemsenmediği belirtilmektedir. (3)

Tahir Karaoğuz’un oğlu Doğu Karaoğuz ise, ‘belirlenen bu tarihin sembolik olduğunu ve Uzun Mehmet’in terhis edilmesinden sonraki tarihler ve hasat sonu ayları dikkate alınarak belirlendiğini’ söyler.
Zonguldak Halkevi’nin çıkarmış olduğu “Türkiye Cumhuriyeti’nin Onuncu Yıl Dönümünde Zonguldak Halkevi” adlı eserde kömürün bulunuş tarihinin tespit edilmesindeki amaç şöyle belirtilir:

“… Son zamanlara kadar Senbarp (Santa Barbara) günü havzada da madenci için sevinç günü sayılıyor ve o gece eğlenceler yapılıyordu. Halbuki Türkiye’de ilk kömürün bulunduğu gün, bizim asıl büyük şenlik günümüzdü. Bu tarihi köklü bir şekilde doğrultmak ve Türkiye’nin bugün ki ve yarınki iktisadi varlığının temeli olan bu sonsuz maden hazinelerinin ilk ortaya çıkarıldığı günü bir bayram gibi kutlamak, böylelikle Hıristiyanlığın madenciliğimizi sarmaya başlayan Senbarp’ı ortadan kaldırmak, kömür bayramının, geleceği aydınlatacak büyük ülküsünü yaratmak, havzamız için bir vazife idi. Bu duyguyu içinden sezen halkevi Kütüphane ve Neşriyat Komitesi’nden Karaoğuz, Ahmet Naim ve eski maden müdürü Hüseyin Fehmi Beylerle bir komisyon teşkil etmiş ve bu komisyon uzun zaman yaptıkları araştırmalar neticesinde kömürün ilk bulunduğu tarihi doğmuştur. Maden kömürünün ilk olarak Uzun Mehmet tarafından Köseağzı mevkiinde ve 8 SonteĢrin (Kasım) 1295 tarihinde bulunduğu kati surette tespit edildikten sonra bu günün Uzun Mehmet Kömür Bayramı olarak her yıl dönümünde kutlanmasına söz kesilmiş ve bu suretle Uzun Mehmet’in kömürü ilk bulan ve saltanat ile derebeyliğin zulmüne kurban olan bu halk adamının namı ebedileştirilmiştir.”

Kömür Bayramı kutlamalarının ilki büyük bir coşku ile gerçekleşir. Belediye tarafından Dere Rıhtımı Caddesi’ne Uzun Mehmet Caddesi, Ankara Köprüsü yanında oluşturulan bahçe ile Ereğli’de yapılan bir bahçeye de Uzun Mehmet Bahçesi adı verilerek kömür madeninin kaşifi Uzun Mehmet’in ismi ölümsüzleştirilmek istenir.

Cumhuriyet’in taşradaki en önemli kültür ve eğitim kurumlarından biri olan halkevi tarafından bayram ilan edilen bu gün, daha sonraki yıllarda da büyük bir coşku ve heyecan içerisinde kutlanarak, saltanat döneminde gerekli ilgiyi görmediği düşünülen Uzun Mehmet’i anmak, Cumhuriyetçiler tarafından bir ‘iade-i itibar’ olarak görülür. Takip eden yıllarda Zonguldak Halkevi bünyesinde “Uzun Mehmet Kömür Gecesi” ismi altında anma törenleri düzenlenerek birçok etkinlik yapılır. 1935 yılında gerçekleştirilen Uzun Mehmet Kömür Bayramı ve program dahilinde yapılacak olan etkinlikler dönemin Zonguldak Gazetesi’nden halka; “ Kömür bulumunun 107 inci yıl dönümü Uzun Mehmet Günü büyük törenle kutlanacak” manşetiyle duyurulur.

Halkevi’nin, Türk mühendislerle beraber bu günü yaşatma arzusu, Santa Barbe Yortusu’nun ecnebi ve Türk mühendislerden oluşan kozmopolit yapısının milli bir yapıya dönüştürülmesi niyetiyle açıklanmalıdır. Ecnebi bir gelenekten uzaklaşmak ve kendi değerlerini ön plana çıkarmak isteyen taşra ve merkezdeki iktidar bu niyetini ise halk ile yerel basın vasıtasıyla paylaşmayı tercih eder. Bu çerçevede, Zonguldak Gazetesi’nin 8 SonteĢrin (Kasım) 1935 Cuma günkü sayısında, “Türk madenciliğinin mayası; Uzun Mehmet’in topraktan söktüğü kömürle, toprağa döktüğü kanın kaynaştığı, tırnak arası hamurda özünü bulan tabiatı arama ve yenme aşkından alınmıştır” ifadeleriyle bugün, yeni doğmuş bir kahraman üzerinden kutsallaştırılmaya çalışılmıştır. Yeni rejimin ulusal değerleri öne çıkaran politikaları çerçevesinde yerel bir kahraman olan Uzun Mehmet’i tüm Türk milletine mâl etme çabası, yeryüzündeki ilk kömürü çıkaranın da Türk olduğu iddiasıyla bir adım daha ileri götürülür.

Bu milliyetçi ve Türkçü iddia, 1936 yılında Uzun Mehmet Kömür Bayramı kutlamalarında vermiş olduğu söylevde genç maden mühendisi Cemal Kıpçak tarafından ortaya atılır. Bunun yanında, halk kendi milli kahramanını daha iyi tanısın diye, Uzun Mehmet Günü kutlamaları ve kömür hakkında yapılan araştırmalar Zonguldak Halkevi’nin resmi dergisi Karaelmas ve Zonguldak’ta basılmış; aynı zamanda ulusal bir dergi olan Doğu Dergisi’nde bu konuya oldukça sıkça yer verilmiştir. Karaelmas Dergisi daha çok Kömür Bayramı kutlamalarından bahsederken, Doğu Dergisi Uzun Mehmet ve kömürü nasıl bulduğu üzerine yapılan araştırmalara yer verir.

Uzun Mehmet Kömür Bayramı 1932‟lerden itibaren, kültürel hayatın vazgeçilmez bir parçası olur. Bu sebeple, Uzun Mehmet'i anmak için şehirde ve ülke genelinde farklı gün ve gecelerde kutlamalar yapılır, balolar düzenlenir. Ulusal motiflerle yeniden yaratılan bu hikâye, Cumhuriyetçi yazarlar tarafından tüm Türk milletine armağan edilen millî bir hikâye olur. Her ne kadar Cumhuriyet ulusal bir kahraman yaratarak halkı yeni rejimin motifleriyle kucaklamak istese de, yaratılan kahramanı anma geceleri, Azize Santa Barbara kutlamalarından farklılaşamaz. Bu sebeple Uzun Mehmet’i anma gecelerinin çerçevesi millî olmakla birlikte, anma gecelerinde yapılan etkinlikler ve içerikleri oldukça Batılı’dır.

1-Halkevleri Talimatnamesi, Ankara, 1932, s. 3.

2-Karaoğuz, a.g.e. , s. 164-165. 99 Kadri Yersel, Madencilikte Bir Ömür Anılar-Görüşler, Eren Matbaası, İstanbul, 1989, s.60-61. Bahri Savaşkan, Zonguldak Maden Kömürü Havzası Tarihçesi 1829-1989, İlkadım Matbaası, Zonguldak, 1993, s.6-10.

3- Sezai Doğan, EKİ Müessesesi, EKİ İnsan Gücü-Eğitim Müdürlüğü Yayını, Zonguldak, 1970, s. 6-7. Quataert, Osmanlı İmparatorluğunda Madenciler ve Devlet, s. 24. 36

Kaynak: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı 20. Yüzyılın İlk Yarısında Zonguldak: Gündelik Yaşam ve Siyaset (Çağlar TAN Yüksek Lisans Ankara, 2015)

Derleyen: Seyfi BOYRAZ

Editör: TE Bilisim