Necdet Tıskaoğlu-Fahmi Pazarlı!

ZOSİAD Başkanı Necdet Tıskaoğlu, “Eve Dönüş” projesi ile son bir yıldır gezmediği kanal, söyleşi yapmadığı mecmua kalmadı.

Zamanını verdi, bütçe ayırdı, kanal ayarladı.

İkili ilişkilerini kullandı.

Kravatını taktı, jölesini sürdü, saç ektirdi, modayı takip etti, en şık haliyle Zonguldak’ı “Eve dönüşü” anlattı.

Anlattı da ne oldu?

Esra Erol'un programında eşinin iddialarına karşı ‘Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak’tan tüm dünyaya selamlar’ sözü ile, sakalı ve kazağıyla Türkiye’yi selamlayan Fehmi Pazarlı kadar reklam yapamadı!

Şimdi Türkiye’ye mikrofon tutsak;

‘Zonguldak’ desek; Kestane balının diyarından Zonguldak’tan tüm dünyaya selamlar’ derler!

‘Fehmi Pazarlı?’ desek; kahkaha atarlar!

Necdet Tıskaoğlu’nu Zonguldak’a sorsak; Milletvekili olmak için PR yapmaya çalışan manipülatör’ derler değil mi?

Hakikaten ilginç bir zamana denk geldik!

ZONDEF’i Devrekli kadınlar kurtardı!

Zonguldak Valiliği öncülüğünde ZONDEF’in İstanbul Yenikapı’da “Zonguldak Tanıtım Günleri” etkinliği, Zonguldak’ta eleştiri, Ulusal medyada ise günün konusu oldu.

Ulusal basının, ‘Zonguldak Tanıtım Günleri’ne ilgisini kimse beklemiyordu.

Muhtemelen “Kestane balının diyarı Zonguldak’tan tüm dünyaya selamlar” sözüne ilgi gösterdiler.

ZONDEF Başkanı Ziya Öncan, etkinlikte eksiklik yapmış!

Üzerine para verip Fehmi Pazarlı’ya bir stand açtırsaydı, eminim tüm Türkiye etkinliği yakından takip ederdi!

Neyse ki, Devrekli kadınların o muhteşem yöresel lezzetleri ve sunumları işi kurtardı.

Kanal D spikeri; Hiç beklenmedik bir il… Zonguldak beyaz baklavası ile rakip oldu Gaziantep’e… İstanbul’a hiç bilmediğimiz lezzetleri ile geldi Zonguldak” dedi…

Haberi sunan muhabir “Karadenizin sakin şehirlileri gelirken yanlarında beyaz baklavalarını getirmişler, Gaziantepe kafa tuttular, sucuğu ile de Afyon sucuğuna kafa tutuyorlar” diyerek eşelek sirkesini, 200 yıllık geçmişi, kopmayan balı, yağlı gözlemesini öyle güzel anlattı ki, seyrederken içimizin yağları eridi.

Keşke mandası az, reklamını kendi emeği ile Türkiye’ye duyuran Aynur Çakar ablamızın bıçakla kesilen ‘Aynur Abla Çaycuma Manda Yoğurdu’da olsaydı…

Sahi, niye Aynur Abla’nın katıksız, meşhur manda yoğurdu yoktu?

Eksiklerine rağmen Ulusal medyanın dikkatini çekmeyi başaran ‘Zonguldak Tanıtım Günleri’ne emeği geçen herkesi kutluyoruz.

AK Parti, ZONDEF’i ve CHP’li Belediyeleri kutlasın!

‘Zonguldak Tanıtım Günleri’ne CHP’li İlçe Belediyeleri’nin katkı sağladığını söyleyebiliriz.

Devrek, Ereğli ve Alaplı Belediyeleri yöresel lezzet ve kültürlerini taşıdılar İstanbul’a…

Ancak CHP İl Başkanı Murat Pulat yerine eski İl Başkanı Hakkı Güney katılım sağladı.

AK Partili Milletvekilleri de boy gösterecekleri bir platform bulmuş oldu.

Emek; CHP’li Belediyelerin…

Şov; AK Parti’li Milletvekillerinin oldu!

Önce CHP’li Belediye Başkanlarına sonra ZONDEF’e teşekkür etmeleri gerekmez mi?

Pandemi sürecinde de benzer bir tablo yaşamıştık.

CHP’li Belediyeler çalışmış, vatandaşın yanında olmuş, AK Partili Belediye Başkanları sokağa bile çıkmamıştı!

Ama en çok onlar bağırmışlardı, “Reisciyim” diye!

Sonra, sonrası rezaletti!

CHP’li Belediyeler vatandaşın ucuz gıdaya ulaşması adına mücadele etmişti.

AK Partili Belediye Başkanları ise aylar sonra marketlerle kapalı kapılar ardında masaya oturmuştu!

Kendi partililerini de 150-200 TL’lik kumanya bileti vermişlerdi!

Hatırladınız değil mi?

Yolunacak kaz..

Padişah Mehmet veziriyle birlikte gezintiye çıkmış. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah Mehmet kızın yanına yaklaşıp sormuş:

– Merhaba kızım. Baban evde mi?

Kız: – Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti.

Padişah Mehmet: – Annen evde mi?

Kız: – Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti.

Padişah Mehmet: – Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri.

Kız: – Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter.

Padişah Mehmet: – Sana bir kaz yollasam yolar mısın?

Kız: – İzninizle en ince tüylerine kadar yolarım!

Padişah Mehmet kıza “Öyleyse selametle kal!” deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş.

Saraya varınca padişah Mehmet vezirine sormuş:

– Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı?

Vezir: – Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş.

Padişah Mehmet: – O halde tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim! demiş.

Vezir telaşla fırlamış. “Nasıl öğrenirim?” diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş.

Vezir: – Aman kız, hanım kız!…

Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi senle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen.

Kız: – Konuştularımızı açıklarım ama her cevap için on altın isterim, demiş. Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış:

– O amca bana babamı sorduğunda “Azı çok etmeye gitti” demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim. Vezir on altını vermiş, kız devam etmiş:

– O amca annemi sorduğunda “Annem biri iki etmeye gitti” demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim. Kız vezirden on altın daha alıp devam etmiş:

– Amca “Eviniz çok güzel ama bacası eğri” demekle; benim güzel olduğumu ama gözlerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de “Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter” diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim.

Vezir kıza on altınını verip hemen atılmış:

– Peki ya “Sana bir kaz yollasam yolar mısın?” ne demek?

Kız tebessüm edip açıklamış:

– O kaz da sizsiniz, demiş. Bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!…