37 Ülkeye anahtar teslim gemi ihracatı yapan ve ülkemize yaklaşık 500 milyon dolar katma değer kazandıran Madenci Gemi Sanayi’ne ait tersane alanı şaibelerin gölgesinde ihale edildi.

Devletin ilgili kurumlarının raporlarında, tahsisli tersane alanının değeri 187 milyon lira olarak tespit edilmesine rağmen, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından 35 milyon TL  liraya ihaleye çıktı.

Yani daha anlaşılır yazarsak, mevcut yatırımcıya 187 Milyon olan tersane alanı 3. şahıslara 35 milyon TL’ye ihale edildi.

Devletin resmi raporlarına göre; 151 Milyonluk zarar söz konusu.

Üstelik yargı aşamasında olan bir alandı!

Herşeye rağmen ihale edildi!

Önceki gün yapılan ihaleye Tat Metal’ın dışında büyük firmanın da teklif verdiğini öğrendik.

Oysa yerel siyaset, tersane alanının Tat Metal’e verilmesine yönelik ciddi destek vermişti!

Takımı 2. Ligde oynayan siyasetçilerimiz de sukutuhayale uğradı!

Kuvvetle muhtemel ihale büyük firmalardan birinde kalacak.

Baştan sona şaibelerin gölgesinde yapılan ihalenin sonuçları bir ay sonra açıklanacakmış.

Halen yargı aşamasında olan tersane alanını kim alırsa alsın, 3-5 yıl sonra ciddi sorunlar yaşayacağı tahmin ediliyor.

Yani olan mevcut yatırımcının öz sermayesine oldu!

Aylardır yatırımcı için çırpınan Milletvekilinin emeklerine oldu!

Bir Vekil, bir müdür, 5 emlakçı!

Madenci Gemi Sanayi’ne tahsisli tersanenin jet hızıyla ihale edilmesinin ardından Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, ‘Bir vekil, bir müdür, 5 emlakçı var’ dedi.

Peşinden, AK Parti Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar’ın Beycumalı hemşehrisi Tat Metal’in beş kuruş para vermeden arsa peşinde koştuğunu söylüyor.

5N1K tekniği halt etmiş!

Posbıyık, 1V1M5E’den söz ediyor!

Yeni şifre böyle!

Biri kurt politikacı, diğeri kurnaz!

Menfaat üzerine kurulan her şey, yıkılmaya mahkumdur!

Zalimliğiyle ünlü bir Kral, idam cezası verdiği iki mahkumdan birinin canını kendisini çok eğlendirecek bir yolla bağışlamak ister.

Sonra iki darağacı kudurur ve mahkumlardan ikisine de, omuzlarına basacakları, ve güvenebilecekleri birer kişi çağırmalarını ister.

Bir taraftan da ülkenin bilge kişisini de kendince sınamak istemiştir.

Bu yüzden her şey hazır olduğunda yanı başına oturtmuştur yaşlı bilgeyi.

Sonrasında mahkumlar kendi seçimleri ve istekleriyle çağırdıkları kişilerin omuzlarına basar ve boyunlarına ipler geçirilir...

Mahkumlardan biri çok güçlü kuvvetli birini çağırmıştır.

Diğeri ise kendisinden daha cılız olan arkadaşını çağırmıştır ve onun omuzlarına basmaktadır.

Kral tam o anda sorar yaşlı bilgeye; "Hadi şimdi göster hünerini. Sence önce kim yıkılacak? Güçlü olan mı? Yoksa şu cılız olan mı?"

Yaşlı bilge kendinden emin cevap verir; "Güçlü olan çok sürmez yıkılır efendim. Diğer cılız olan ise ölse yıkılmaz. Cılız olanın omuzlarına basan mahkum canını kurtaracaktır”

İlk saatlik çok çekişmeli geçen ölüm kalım savaşında, güçlü adam yıkılıverir en sonunda.

Ve onun omuzlarına basan mahkum darağacı da can verir.

Kral şaşkın bir halde sorar yaşlı bilgeye; "Nasıl oldu da şu cılız adamın galip geleceğini bildin? Sen gerçek bir bilgesi.

Yaşlı bilge yerinden kalkmış sevinç içinde arkadaşına sarılan ve canını kurtaran mahkuma bakar ve Kral'a şöyle der; "Bunu bilmemin bilge olmakla alakası yoktur. İki mahkum darağacına çıkarılmadan önce onları dikkatle izledim. Kendi istekleriyle çağırdıkları adamlar yanlarına geldiler. Biri çağırdığı güçlü adama bir kese altın verdi. Belli ki parasıyla tutmuştu onu, canını kurtarabilmek için. Bunun için o adamın güçlü vücudunun kafi geleceğini düşünüyordu. Diğeri ise uzun uzun sarıldı arkadaşına. Birlikte gözyaşı döktüler. Sonra o cılız adam yeminler etti arkadaşına. Ölsem yıkılmam diye. Gerçek birer arkadaş olduklarını anladım o anda... Ben sadece menfaat üzerine kurulan şeylerin çok uzun sürmeyeceğini bildim efendim...

Alınacak hisse; Menfaat üzerine kurulan her şey, yıkılmaya mahkumdur...