HEAL -Sağlık ve Çevre Birliği, ‘Kronik Kömür Kirliliği Kümülatif Sağlık Etkileri Özel raporu’ kapsamında bu yıl ilk defa son 55 yılın toplam sağlık maliyetini ortaya koydu. Düzenlenen basın toplantısında duyurulan raporun sonuçlarına göre, 1965 -2020 yılları arasında açılan ve halen 16 ilde faaliyette olan 50 MW’ın üzerindeki büyük kömürlü termik santral, 55 yılda toplamda 4.8 trilyon TL sağlık masrafına ve yaklaşık 200 bin erken ölüme neden oldu.

Kömür kirliliğinin en yüksek olduğu il Muğla, Zonguldak, planlanan santrallerin yoğunlaştığı Çanakkale ve inşaatı devam eden santralin bulunduğu İskenderun Körfezi, çalışmanın odağındaki bölgeler oldu. Bu bölgelere özel dosyalar içeren çalışma kapsamındaki diğer iller ise Kütahya, Manisa, Sivas, Kahramanmaraş, Ankara, Bursa, Kocaeli, Şırnak, Bolu, Yalova ve İzmir.

Raporun tanıtım etkinliğini açılış konuşmasını yapan, çalışmanın başyazarı, HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal, kömürden çıkış için tarih belirlenmesinin önemine dikkat çekerken, “Kömüre dayalı elektrik üretimi, CO2 ve hava kirletici emisyonlara neden olarak en büyük kirleticilerden biri. 2020 yılında elektrik üretiminin yüzde 34’ü kömürlü termik santrallerden kaynaklandı. Kömürlü termik santraller pek çok kronik ve akut hastalığın nedeni olmakta beraber kamu bütçesine de ciddi bir yük oluşturuyor.“ dedi.

Gacal, Türkiye’nin, 2021 yılının sonunda Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması ve 2053 için net sıfır karbon hedefi koymasıyla, kömürden çıkışın en kısa zamanda gerçekleşmesinin önem kazandığını belirtti.

Toplantıda konuşan HEAL Genel Müdür Yardımcısı Anne Stauffer ise, “Onlarca yıldır devam eden kronik kömür sorunu, Türkiye için kirlilikten daha büyük bir sağlık faturası oluşturdu. İnsan sağlığının korunması ve iklim değişikliğinin önüne geçilmesi için hızlı bir kömürden çıkışın şart olduğu konusunda bilimin ortaya koyduğu gereklilik oldukça açıktır. 23 Avrupa ülkesi – birlik üyelerinin çoğunluğu – kömürden çıkış tarihi belirlemiştir. Türkiye de toplum sağlığı için bir an önce bu yarışa katılmalıdır. Eski, kirletici bir enerji üretim biçiminden yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmek sağlık ve ekonomi açısından en anlamlı olanıdır.” açıklamasında bulundu.

Rapor, Türkiye’de kömürlü termik santral emisyonlarından kaynaklanan sağlık ve iklim maliyetlerinin enerji politikaları oluşturma süreçlerinde dikkate alınması gerektiğini vurgularken, öneriler ise şöyle sıralanıyor:

Kömürden kademeli olarak çıkmak için net bir zaman çizelgesinin ve mevcut tesislerin kapatılacakları tarihlerin, en geç 2030 olmak üzere, belirlenmesi.
Yapılması planlanan tüm kömür santrallerinin iptal edilmesi ve Hunutlu gibi santrallerin inşaatının durdurulması.
Yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde sağlık ve kirlilik verileri konusunda şeffaflık sağlanması.
Enerji üretimiyle ilgili her türlü karar ve önlem için sağlık etki değerlendirmesi yapılması.
Madenlerde ve fabrikalarda çalışan binlerce insanın yanı sıra, yerel toplulukların sağlığını da iyileştirecek, alternatif iş kollarını teşvik etmek için adil geçiş benzeri mekanizmalar hazırlanması.
Türkiye’deki sağlık ve tıbbi kuruluşlar ile bireylerin (hastalar gibi) temiz hava, sağlıklı enerji ve iklim değişikliğin etkilerinin azaltılması konularında aktif rol almalarının sağlanması için kapasitenin artırılması.
Kömürden enerji üretiminin gerçek maliyetinin ayrıca kömürden çıkışın ülke ekonomisi ve halk sağlığı üzerinde yaratacağı olumlu etkilerin ve sağlık yararlarının kamuoyu nezdinde vurgulanması.
Temiz hava faaliyetlerinin ve planlarının geliştirilmesi ve uygulanmasının yanı sıra enerji ve iklim politikalarının görüşülüp, karara bağlandığı girişimlere Sağlık Bakanlığı düzeyinde katılım sağlanması.

Kaynak: Temiz Enerji Haber Portalı
 

Editör: TE Bilisim