Sosyal medya hesabından Belediye Başkanı Selim Alan’a seslenen Erhan Akman mektubu şöyle;

ÖMER SELİM ALAN'A AÇIK MEKTUP

Bak kardeşim!

Burası Zonguldak

Siyahın, karanın baht değil ekmek olduğuna inanan şehir.

Yeşili ormanda, kırda, bayırda değil de bir çift gözde gördüğünde sevdalanan şehir

Maviyi denizde değil, "ölümsüz kurt"un bakışlarında anlamlandıran şehir.

Trabzonlusu, Rizelisi, Diyarbakırlısı kendilerini ait hissetikleri memleketlerinin futbol takımı Zonguldaksporla maç yaptığında, hele bir de kazandığında deli gibi naralar atıp sevinen ama kimselere belli etmemeye çalışsa da içten içe bu şehire ağlayan, üzülen insanların yaşadığı kent.

Her şehir, elbette özeldir.

Ancak Zonguldak, bir başka özeldir.

Birlerin, binler olduğu şehirdir.

Yerin altına, kömür ocağına indiğinde "Allah'ın bir canı" olduğunu iliklerinde hisseden, bütün kırgınlık ve küskünlüklerini o an unutan, ışığı görene kadar Allah'tan sonra sadece yanındaki insana güvenen insanların şehridir Zonguldak.

Zonguldak 150 yıldır kömür üretir de sadece bir VEFA bekler.

Bundandır insanlarının kanaatkarlığı.

Az'a tamah etmeleri.

Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır diyebilmeleri.

O oturduğun koltuk var ya?

Hahh işte o koltuk, kimleri taşıdı üstünde, elbette biliyorsun.

Güncel olanlara bakma, günü zamanı gelince, insanlar siyasetten başını kaldırınca inan, en kötü dediklerine bile "iyi başkandı, iyi insandı" diyecekler.

Zonguldak belediye başkanları her keresinde iyi insanlardan seçildi çünkü.

Seçilemeyenler kötüydü demek istemiyorum, onlar da iyi insanlardı.

Ancak Zonguldak kararını kimin için verdiyse, belli ki, seçilen en iyisiydi.

İyi insan ne demek?

Akıllı, zeki, kişisel ikbal beklentisinden uzak, elindeki imkanları belirli bir zümreye ya da kesime değil toplumun tamamına kullandıran ve kullanan, adaletli, dürüst, namuslu, kararlı, vicdanlı, tüm yeteneklerini görevini en iyi ve başarılı yapmak için harcayan, en alt düzeydeki insanla en üst düzeydeki insanı aynı samimiyetle dinleyen ve onların fikirlerine saygı duyan, gerektiğinde hiç gocunmadan o fikirlerden istifade edebilen, vs. vs. vs...

Ama olmazsa olmaz temel özelliklerinden birisi de VEFA'dır.

Bir şahsın, bir topluluğun, bir zümrenin, bir ilin, bir ülkenin; değerlerine ve o değerlerin oluşmasına katkıda bulunmuş insanlara vefası yoksa, o toplulukta başta sadakat olmak üzere hemen hiçbir insani değerden söz etmek mümkün değildir!

Bundan 46 yıl önce tohumları atılmış bir düşüncenin "Fikir Babası" rahmetli Sayın Hüseyin Öztek'tir.

Hiç merak ettin mi?

Bir insan her sabah, yaşadığı şehre, yeniden aşık doğar mı?

Hüseyin Öztek doğardı. Belki inanmayacaksın ama gerçekten ve samimiyetle her sabah Zonguldak'a aşık doğardı.

Zonguldak, Hüseyin Öztek için sevdadan öte bir tutkuydu. O tutku olmasaydı, bunca vefasızlığa rağmen şehrine toz kondurmadan, büyük bir aşkla sevmeye devam edebilir miydi?

Mesela bazı akşamlar geç saatte Fener'de yalnız başına yürürdü. Evimizin önünden geçerken, kapımızın önünde oturuyorsak, mutlaka gelir, sohbet eder, yürüyüşüne öyle devam ederdi ve kim bilir daha kaç kapıya selam verirdi.

Sadece Fener mi? Ontemmuz'da, Karaelmas'ta, Site'de, Kapuz'da ve daha bir çok yerde yürürdü.

Her bir adımında, şehrinin kokusunu içine çekerek yapardı bu yürüyüşlerini.

Sevda, böyle bir şeydi çünkü.

Şimdi, böylesi değerli bir insana, birçok insana göre "efsane başkana" vefasızlık gösterebilir miyiz?

Alınan karar sana ait olmayabilir ama bu şehrin belediye başkanı sensin ve gerçek tanımıyla o şehrin emanetçisisin.

Valisi, müdürü, komutanı vs... hepsi atanmışlar.

O şehirde bir tek sen, tüm şehri yönetmek adına seçilensin.

Senin kararın, o şehrin kararıdır.

Eğer içine gerçekten siniyor, hiçbir baskı altında kalmadan, hiç kimseye yaranma endişen olmadan, o tünellerin adı "Prof. Dr. Teoman Duralı" olmalı diyorsan ve samimiysen?

Yazdıklarımı unut.

Unut ama Teoman Duralı adını da çok çalış. Çalışmak ne kelime, hayatını hatmet, öğrenmekten öte içselleştir.

Ki,

"kimdir bu Teoman Duralı" dediklerinde, olur olmaz yerde sorduklarında, göğsünü şişirip, tek nefeste cevap verebil.

Yok, sorunun cevabı sende de belirsizse!

İşte o noktada Hüseyin Öztek adını bir daha düşün.

Sana sorduklarında, hatta dayattıklarında "benim kararım Hüseyin Öztek'tir" deyiver.

De ki;

Alem, Zonguldak'ın nasıl bir başkanı olduğunu görsün.

Siyaset yapmadan, politika üstü olmak neymiş öğretiver bu kokuşmuş dünyaya.

"Gazoz olmakla, EFSANE olmak arasındaki fark"ı görsün insanlar.

Adını, Zonguldak tarihine EFSANE olarak kazı.

Belki bir daha başkan olamayabilirsin ama yaşlandığında bile insanlar seni görünce ayağa kalksın, önünü iliklesin "işte bu adam" desinler.

Biliyorsun, ben Karadon'da doğdum, büyüdüm.

İlkokul Müdürüm, çok sevdiğim, sevgili deden Selçuk Alan'dı.

Bize iyi ve onurlu insanlar olmamızı öğütleyen ve öğreten sevgili Başöğretmenimiz.

Yazıma "bak kardeşim" diye başladım, neden biliyor musun?

Sevgili baban, benim değerli büyüğüm Nedim Alan, nerede ve hangi mevkide olursam olayım bana "bak kardeşim" diyebilirdi de ondan.

Biz vefayı da, sadakatı da, sevgiyi de; o doğup büyüdüğümüz, aslında hepimizin hergün yeniden aşık olarak doğmak zorunda olduğumuz, o müstesna şehirde, o kutsal topraklarda öğrendik.

Başarılı çalışmalar diliyor, sevgiyle kucaklıyorum.

Abin, kardeşin, arkadaşın, dostun, hemşehrin...

Erhan Akman

Editör: TE Bilisim