Mesleğimizde alışık olduğumuz bir kelime.

Gazetecilik yapıp da tehdit edilmeyen yoktur sanırım.

Son zamanlarda Ereğli’deki bazı imar olaylarına dikkat çektik.

Çünkü ortada ciddi iddialar vardı.

Sokağa düşmüş iddialar.

Tabi iş sokağa düşünce, merak uyandırıyor.

İnsanlar merak ediyorsa, bu merakı gidermek de biz gazetecilere düşüyor.

Öyle yaptık.

Sokağa düşmüş iddiaların peşine düştük Ereğli’de…

Kepez Mahallesi’ndeki 255-256 parsellerde yapılan proje ile ilgili iddiaları gündeme taşıdık.

Gerek belediyeden gerek ise projenin sahiplerinden yalanlama gelmedi.

Bir başka iddianın peşine düştük.

Uzunmehmet Mahallesi’nde bir proje…

Gazeteci arkadaşım Alev Uzunbaş, ada, parsel yazmadan…

Müteahhit adı yazmadan…

Firma adı yazmadan…

Arsanın sahibinin adını yazmadan…

İddiaları köşe yazısına taşıdı.

Ben de Ereğli’yi tanıyan bir gazeteci olarak, sözkonusu iddialara muhatap arsanın sahibine ulaştım.

İddiaları sordum.

“Ben arsayı kat karşılığı bir firmaya verdim. Hiçbir sorun yok. Her şey yasal, yazabilirsiniz” dedi kibarca.

Ama arsa sahibi ile akrabalık ilişkisi bulunan ve benim de yıllardır tanıdığım bir başka isim, aynı olgunluğu gösteremedi maalesef.

Çünkü dost, arkadaş bildiğim birisi bu isim.

Telefonda, ‘dostum değilsin. Bundan sonra bulunduğum sokaktan geçme… Gözüme görünme… Yazabiliyorsan da yaz…’ ifadelerini kullandı.

Aklıma, Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisindeki, 'dostum Yaşar' karekterinin, 'dostum yaşar, düşmanım ölür' repliği geldi aklıma...

Dostun değilim.

Eyvallah.

Şimdi buradan yazıyorum.

İlk fırsatta bulunduğun sokağa geleceğim.

Gözüne de görüneceğim.

Varsa bir kanunsuzluk, yolsuzluk, haksızlık onu da yazacağım.

Hodri meydan.

Bugüne kadar ki meslek hayatımda hiçbir tehdide pabuç bırakmadım arkadaşım.

Tehdit genellikle insanlara düşmanlarından gelir.

İlk kez bir dosttan tehdit aldım.

Acı bir durum.

Ama kaderde bu da varmış…

DOSTÇA KALIN…