Su deposuna düşen eşeği köylüler kurtardı Su deposuna düşen eşeği köylüler kurtardı

Kahramanmaraş merkezli depremden ailesiyle birlikte sağ kurtulan Kader İncecik, “Gidecek evinizin olmaması hiçbir şekilde önemli değil ama gidecek şehrinizin olmaması insana çok dokunuyor” diyerek yaşadığı üzüntüyü dile getirdi.
Kader İncecik, Kahramanmaraş merkezli depremlere Hatay’ın Antakya ilçesinde 5 katlı apartmanda ailesiyle birlikte yakalandı. Ağır hasarlı binadan ailesiyle çıkmayı başaran İncecik, depremin ardından yaklaşık 1 ay memleketinde kaldıktan sonra eşiyle birlikte kızının bulunduğu Karabük’e geldi. Şehre yerleşmeye karar veren İncecik, Hatay’ın yöresel lezzetlerini yapıp sosyal medya üzerinden satışını yaparken ev ekonomisine de katkı sağlıyor.

“En kötü anılardan bir tanesi”
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan Kader İncecik, “O paniğin aslında tarifi yok. Rabbim kimseye yaşatmasın. Sıcacık yatağımızda yatıyorduk. Akşam misafirim vardı. Oğlumun arkadaşı Mithat gelmişti. Sahlep ikram etmiştim. Gece 12.00’den sonra da ‘Anneni uyandırma, oğlum gitme burada kal’ dedim. En kötü anılardan bir tanesi bu benim için. Sürekli bizde yatıya kalırdı. O sahlep son sahlebiymiş. Evine gittikten sonra sabahleyin benim oğlum elleriyle arkadaşının cenazesini çıkardı. Yani gerçekten tarifi olmayan bir acı” dedi.

“Eşim göz hapsimdeydi ama ondan umudu kestim”
Saat 04.17’de telefonunu yere koymasıyla beraber sarsıntının başladığını ifade eden İncecik, “Küçük oğlum fırlayarak geldi. ‘Anne deprem mi oluyor’ dedi. Birkaç saniye sürmedi. Duvarlar patladı ve yıkıldı. Ben o anda tek şeyi düşündüm hani şimdi duracak ama herkesle göz hapsine aldım yataktan fırladım. Büyük oğlumun sesini duyamadım onu görmek istedim. Kapıya geldim. O ‘Anne cenin pozisyonuna gir’ diye bağırdı ama ben o an algılayamıyordum. Sadece elimi başımın üzerine koyduğumu ve başımın kanadığını hatırlıyorum. Vücudumda kesikler olmaya başladı. Küçük oğlum arkamdaydı. Onu göz hapsinde tutuyordum. Eşim de göz hapsimdeydi ama sonra eşim kayboldu. Üzerine duvar yıkıldı. Ondan umudu kestim aslında. O gitti dedim. Kapı fırladı, duvar yıkıldı. Sonra komşuların duvarının düştüğünü gördüm. Çünkü çok aydınlıktı, gerçekten böyle o kadar bir gündüz gibi bir hava oluşmuştu” diye konuştu.
İncecik, patlayan duvarın arasından emekleyerek çıktıklarını ve öldüğünü zannettiğini eşinin de sağ olarak kurtulduğunu belirterek, “Saat 09.00'a kadar deprem devam etti. Sürekli sallanıyor. Ta ki 07.30-08.00 gibi gün ağrımaya başladı. Gün ağrınca zaten işin aslını, gerçeğini gözlerimizle gördük. Saat 04.30 ile 09.00’a kadar ki süreç geçmedi yani. O süreci gerçekten her dakikasını farklı yaşadık” ifadelerini kullandı.

“Elektriğin ilk geldiği zaman Edison benim kadar sevinmemiştir”
Üçüncü gün bulunan jeneratör ile telefonların şarj edildiğini anlatan İncecik, “Beşinci gün sokak lambamız yandığında ben ilk defa elektriğe kavuşmuş gibiydim. Öyle bir süreçten geçtik yani. Elektriğin ilk geldiği zaman Edison benim kadar sevinmemiştir. Elektriğin ilk geldiği gün aldığımız ölüm haberleri çok yıprattı. Yani 5 güne kadar bizim erkekler duysalar bile bize söylemediler. Bizim hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Biz şehrin yıkıldığını, yandığını her şeyi gördük. Köyden bütün deprem anını görüyorduk ama bizi sarsan ölüm haberlerini görmedik biz. Ne zaman ki telefon açıldı. Biz o WhatsApp'a girebildik. Ondan sonra bütün dünya başımıza çökmüştü” şeklinde konuştu.
İncecik, Hatay’ın yöresel lezzetlerini Karabük’e taşıyarak, sosyal medya üzerinden satışını yaptığını ve eve katkı sağladığını söyledi.

“Gidecek şehrinizin olmaması çok dokunuyor”
Depremin yıl dönümü nedeniyle paylaşılan görüntüleri izleyemediklerini aktaran İncecik, şunları kaydetti:
“Yani boğazınız düğüm düğüm oluyor. Tarifi yok hiçbir şekilde. Yine söylüyorum Rabbim bir daha yaşatmasın. Yaşamayan bilmiyor, yaşayınca çok farklı. Gidecek evinin olmaması inanın hiçbir şekilde önemli değil ama gidecek şehrinizin, mahallenizin, sokağınızın, olmaması insana çok dokunuyor. Yani bize zor gelenler bunlar oldu.”

Editör: Haber Merkezi