Kozlu Belediyesi Halk Otobüsleri KOZTAŞ bu sabah belki de yüzlerce insanı mağdur etti.

Herkesin ekonomik sıkıntılarla boğuştuğu bu günlerde kart zorunluluğu getirilmiş.

Sabah saatlerinde Kozlu’ya TIP Fakültesi hastanesine gitmek isteyen bir çok vatandaş basın kuruluşlarını arayarak çözüm bulunmasını istedi.

Tek bir jeton almak isteyen vatandaşta 15 TL değerindeki boş kartı almak zorunda kaldı.

Kozlu’da 40 bin kişi, Zonguldak ve ilçeleriyle birlikte binlerce vatandaş bu kartı almak zorunda kalacak.

Yani bir kez Fakülte hastanesine gitmek isteyen vatandaş 3,20 krş vereceğine, kartla birlikte 18,20 krş vermek zorunda kalacak.

Jeton uygulaması kaldırılmış olabilir.

Fakat bu fahiş fiyat da neyin nesi?

3 lira yapın, 5 lira yapın herkes alsın, cebinde dursun…

İlle de vatandaşın cebine ortak olmak zorunda mısınız?

Haydi Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş, bir kez olsun halktan yana tavır al, seni alkışlayalım…

Yaparsa Ali Bektaş yapar!

Bizi, Devletin Valisini, Savcısını kandırabilirsiniz ama onu kandıramazsınız…

Zalimliğiyle ünlü bir kral, idam cezası verdiği iki mahkumdan birisinin canını "kendisini çok eğlendirecek bir yolla bağışlamak ister"

Sonra iki darağacı kurdurur ve mahkumlardan ikisine de, omuzlarına basacakları ve güvenebilecekleri birer kişi çağırmalarını ister.

Bir taraftan da ülkenin bilge kişisini de kendince sınamak istemiştir.

Bu yüzden her şey hazır olduğunda yanı başına oturtmuştur yaşlı bilgeyi.

Sonrasında mahkûmlar kendi seçimleri ve istekleriyle çağırdıkları kişilerin omuzlarına basar ve boyunlarına ipler geçirilir...

Mahkumkardan biri çok güçlü kuvvetli birini çağırmıştı.

Diğeri ise kendisinden daha cılız olan arkadaşını çağırmıştır ve onun omuzlarına basmaktadır.

Kral tam o anda sorar yaşlı bilgeye.

- "Hadi şimdi göster hünerini.

Sence önce kim yıkılacak?

Güçlü olan mı?

Yoksa şu cılız olan mı?"

-Yaşlı bilge kendinden emin cevap verir.

-"Güçlü olan çok sürmez yıkılır efendim.

Diğer cılız olan ise ölse de yıkılmaz.

Cılız olanın omuzlarına basan mahkum canını kurtaracaktır.

İki saatlik çok çekişmeli geçen ölüm kalım savaşında, güçlü adam yıkılıverir en sonunda. Ve onun omuzlarına basan mahkum darağacında can verir.

Kral şaşkın bir halde sorar yaşlı bilgeye.

-"Nasıl oldu da şu cılız adamın galip geleceğini bildin?

Sen gerçek bir bilgesin.

-"Yaşlı bilge yerinden kalkmış sevinç içinde arkadaşına sarılan ve canını kurtaran mahkûma bakar ve Kral'a şöyle der.

-"Bunu bilmemin bilge olmakla alakası yoktur. İki mahkûm darağacına çıkarılmadan önce onları dikkatle izledim.

Kendi istekleriyle çağırdıkları adamlar yanlarına geldiler.

Biri çağırdığı güçlü adama bir kese altın verdi.

Belli ki parasıyla tutmuştu onu, canını kurtarabilmek için. Bunun için o adamın güçlü vücudunun kafi geleceğini düşünüyordu.

Diğeri ise uzun uzun sarıldı arkadaşına. Birlikte gözyaşı döktüler. Sonra o cılız adam yeminler etti arkadaşına. Ölsem de yıkılmam diye. Gerçek birer arkadaş olduklarını anladım o anda...

Ben sadece menfaat üzerine kurulan şeylerin çok uzun sürmeyeceğini bildim efendim...

Bu hikayeden çıkarılacak ders şu;

Unutmayalım ki; Menfaat üzerine kurulan her şey, yıkılmaya mahkumdur...

**

Yani siz;

Bir siyasetçinin eteğine yapışıp hak etmediğiniz bir makama geldiyseniz ve o makamı o çapsız siyasetçiye kullandırıyorsanız.

O kurumdaki  ‘özel’ ilişkilere göz yumuyorsanız…

İhale öncesi yaklaşık maliyetleri müteahhitlere veriyorsanız…

Devletin hurdasını müteahhide veriyor, devletin makam aracı ile özel işlerinizi görüyorsanız yıkılmaya mahkumsunuz.

Kendi paranoyalarınıza göre birilerini günah keçisi ilan edip amirlerinizi böyle kandıracağınızı düşünüyorsanız, bir gün mutlaka yıkılırsınız…

Çalışanınızın bekar evinde içki alemleri yapıp, cemaat ayağına yatıyorsanız gizli kaldığını düşünüyorsanız yine yanılırsınız, her zaman bir gören vardır.

Siz, sahibinizin siyasetçi olduğunu düşündüğünüz sürece yıkılmaya mahkumsunuz…

Bizi kandırabilirsiniz, amirlerinizi kandırabilirsiniz, Devletin Valisini, Savcısını da vs..kandırmanız mümkün…

O’nu kandıramazsınız!

Eninde sonunda yaptıklarınızın bedelini ödersiniz…

Kimsenin yaptığı yanına kalmıyor…

Hakan Yüksel açıklama yaptı!

O, bunun üzerinden ona saldırmış, bu onun üzerinden ona sardırmış filan…

Çok ilginç vallahi…

Hakan Yüksel hataları ile yüzleşince canı yandı galiba…

Kendine bir de kurban seçmiş.

Alaplı Gençlik ve Spor İlçe Müdürü bilmem kim!

Devletin evrağı Devletin elinde, Gümeli’deki görevlendirmeyi Vali Erdoğan Bektaş’tan kim istemiş?

Devletin hurdaları devletin kaydına niye geçirilmemiş, bir müteahhide verilmiş mi?

Liderin birini eski göreve, diğerini bir İlçeye niye göndermiş?

Orada neler olmuş?

O kişilerle ilişkileri neymiş?

İhale yapmadan bir işi müteahhide vermiş mi?

Sonra doğrudan teminle işi bölerek ödeme yapmak zorunda kalmış mı?

Başka ihalelere de böyle çözümler üretmiş mi?

Devletin aracı ile, devletin şoförü ile özel düğünlere, özel işlerine gitmiş mi?

Yıkım kararı olan binayı ihaleye çıkarmış mı?

Altındaki tapulu dükkanları da ihaleyle vermiş mi, vatandaşları da mağdur etmiş mi?

Bu iddialar doğru mu, değil mi?

Oraya buraya sardırmaya gerek yok ki…

Açıkla Müdür bey, bize de gönder, yayınlayalım…

Bu kadar zorlanmana gerek yok.

Biz açıklama bekliyoruz, yine bize müteahhit gelmesin de…