Bartın, Zonguldak’tan ayrıldı, tarımı, turizmi, işadamı ve siyasetçisi gelişti.

Karabük, Zonguldak’tan ayrıldı, sanayisini, ekonomisini geliştirdi, kalkınma hızı büyüdü.

İnsanlar Anadolu’dan Karadeniz’in penceresinden bakmak için Bartın’a gidiyor.

Sezonda turistik ilçeler kapasite fazlası olduğu için misafir ağırlayamıyor.

Karabük, sanayi kenti markası olmuş, adamlar İzmir’e bile yatırımlarla gidiyor.

Zonguldak iki tünel arasına sıkışmış, ne imar kimliğini bulmuş, ne ekonomi, ne de siyasi kimliğini hala oturtamamış bir kent olarak kaldı.

Batı Karadeniz bölgesinin “en büyük köyü”

Türkiye’nin “Ve Zonguldak” ı oldu.

Umuyor ve diliyoruz ki, Filyos bu coğrafya insanının kurtuluşu olacak.

Zonguldak çok zaman kaybetti…

Türkiye çağ atlarken biz iki tünel arasında küçük adamların büyük gölgeleri altında kaldık.

En büyük bedeli köyünden, kentinden göç etmek zorunda kalan gurbetçiler ödüyor.

Kalanlar, yaşlı ve yorgun kentten kalan son umutlarla beslenmeye, bu şehre tutunmaya çalışıyor.

Aslında zavallı bir halimiz var…

Bartın’ın bir tane milletvekili var.

Tek başına kentin tüm ana damarlarını açıyor.

Tarımından, sanayisine, yatırımından ulaşım ağına kadar müthiş işler yapılmış.

Filyos Projesinde çalışan beyaz yakalıların Bartın’a yerleşmesi bizimkiler için bir anlam ifade ediyor mu bilmiyorum

Ama Filyos Projesi’ne giden tüm ulaşımı Bartın’ın sağlamış olması, bizim öyle aval aval bakmamız elimizde kalan son umudu da alıp götürüyor.

Hırsızlık sadece mal çalmayla mı olur?

Bu kentin geleceğini çalmakta hırsızlık değil mi?

Alçaklık sadece çukur da mı olur?

Kentin sırtına basarak yükselenler alçak değil mi?

Ankara’daki gücünü teşkilatları dizayn etmek için, insanları ötekileştirmek, hırs ve intikam duyguları için kullananlar bu kente alçaklık yapmıyor mu?

Siyasi imkanını, işe girme karşılığından para alarak kullanan, yüzsüz yüzsüz bu şehirde hala konuşabilenler alçak değil mi?

Bir kentin, kent merkezini ayakta tutacak tek bir sektörü olmaz mı, memurdan başka?

Asgari ücretli yüzlerce çalışan insanlardan söz ediyoruz.

Bartın kent merkezinde tekstil atölyelerinde yaklaşık 15 bin kişi çalışıyor.

Hep ekonomik kriz olsa, Bartın yine ayakta!

Peki Zonguldak merkez İlçeyi ne besliyor?

Acılık sanayi sitesi, Üzülmez sanayi sitesi mi?

Bir tane dinamik sektörümüz, çalışanımız yok!

İnsanımız para etmiyor, toprağımız para etmiyor, denizimiz para etmiyor…

Bakın Bartın’a…

Lavanta işine giriyorlar…

230 Dönüm arazi üzerinde ilk etapta 517 bin adet lavanta fidesi Bartın toprakları ile buluştu.

Kozmetikten, temizlik sektörüne, sağlıktan sanayiye kadar geniş bir alanda kullanılıyor.

5 Yıllık hedeflerini de ortaya koymuşlar.

5 Yılda 200 milyon lavanta fidesi yetiştirilecek.

Bartın, turizminden sonra lavantası ile Türkiye’ye açılmayı planlıyor.

Şimdi, biz plan desek,

Bizimkiler İmar Pilavı anlar…

Turizm desek, başka şeyler anlarlar…

Lavanta desek, avanta anlarlar…

Ankara’da güç desek, kentin canına okurlar…

Aradı filan desek, kabadayı olurlar…

Sunum desek, halkı, muhtarları azarlarlar…

Ses etyelim, rahatları bozuluyor..

Sonra saldırganlaşıyorlar...