AK Parti Milletvekili Polat Türkmen’in desteği ile Merkez İlçe Başkanlığı’na getirilen Mükerrem Ayçiçek’in gidişi böyle olmamalıydı.

Dürüst bir kişiliğe sahip olmak o görevi layığı ile yaptığınız anlamına gelmiyor.

Mükerrem Ayçiçek’in dürüstlüğünü sanırım hiç kimse tartışmıyor.

Ancak siyaset meziyet ister!

Sapla samanı ayırmak gerekiyor.  

Milletvekili aday adaylığı için istifa ettikten sonra yeni İlçe Başkanı Hüseyin Yıldız’ın ekibini kurması için köstek değil, destek olmalıydı.

Büyüklük, olgunluk bunu gerektirirdi.

Milletvekilliği için istifa edip, yönetim kurulu üyelerine “istifa etmeyin, direnin” demek partiyi göz göre göre krize sürüklemektir.

Üstelik AK Parti teamüllerine aykırı bir tutum.

Önceki dönem İl Başkanı Zeki Tosun istifa ettikten sonra yönetim kurulu hızlı bir şekilde istifasını sunmuş, yeni İl Başkanı’nın yeni yönetim ile göreve gelmesinin önünü açmışlardı.

Ne kavgalarını duyduk, ne sürtüşmelerini.

Ne partiye zarar verdiler, ne Zonguldak’a…

Asalet böyle bir şey!

Geçtiğimiz yıllarda benzer bir tavrı Genel merkez tarafından görevden alınan Metin Karaduman sergilemişti.

Muhtarlara zoraki yaptırdığı basın açıklamalarını hatırlıyor musunuz?

Milleti galeyana getirip, “Ben yoksam parti de yok” algı operasyonları ile saçma sapan bir süreç yaşanmıştı.

İş yerli-yabancı kavgasına kadar gitmişti!

Peki n’oldu sonra?

Ankara, tüm yönetim kurulu üyelerini görevden alarak, “Haddinizi bilin” demişti.

İktidar partisinde yaşanan kaos ve krizlerin Zonguldak’a hiçbir yararı olmadı bu güne kadar.

Bundan sonrada olmaz.

Kalite farkı!

Dün AK Parti’ye yaşatılan istifa krizi, Zeki Tosun ve Yönetiminin ve Mustafa Çağlayan’ın kalitesini ortaya koydu bence.

Zeki Tosun ile Mustafa Çağlayan’a kurulan kumpaslar, tezgahlar, atılan iftiralara rağmen hiçbir zaman partilerine zarar verecek tutum ve davranış içerisinde bulunmadılar.

Hataları, yanlışları, eksiklikleri oldu.

Eleştirdiğimiz zamanlar da oldu.

Ancak, AK Parti’de kaos yaşanmaması, kente zarar vermemek için kendi elleri ile istifalarını sundular.

Ailelerine kadar varan ağır iftiralara karşın meseleleri kişiselleştirip partiyi ve kenti kaosa sürüklemediler.

Mustafa Çağlayan, kendisine kumpas kuran Belediye Başkanı ile aynı masaya oturduğunda çok eleştirildi.

Oysa özür dileyeni kabul etmek insani bir şuur ve görevdir.

İnancımız da bunu söyler, emretmez mi?

Affetmek Allah’a mahsustur!

Bunu unutanlar kibirle yaşarlar…

Zonguldak’taki kavga ve kargaşanın asıl nedeni de koltuklara kibirle oturanlar değil midir zaten?

Lafta herkes “Reisçi”yim diyor, kibrini de maskeliyor.

Asıl bu iki isim “Reisçi”, Parti’li, insani…

Ve omurgalı…

MHP’de Varol Demirköse krizi!

MHP MYK Üyesi Murat Kotra, son dönemde Zonguldak’ın önemli sorunlarını ele alarak MHP’ye ivme, kente de moral olmuştu.

Evet sorunlar çözülmedi ama sorunların ele alınması, kamuoyunda tartışılması anlamında ciddi katkısı oldu.

Murat Kotra’dan somut adımlar atılması konusunda aynı hassasiyet ve samimiyeti bekliyoruz.

MHP siyasette kaliteyi ne kadar yükseltirse şehirde aynı oranda kazanıyor.

BBP’den MHP’ye geçen Varol Demirköse’nin tavrı ve tarzı partiye çok ciddi zarar verdi.

Hayatını istediği gibi yaşamak isteyenler siyasete girmesin.

Milletvekili aday adaylığı açıklamasında tek bir ilçe başkanını yanına alamayanlar siyasete girmesin arkadaş.

Mesaj mı atacak, görüntü mü çekecek, görüşecek mi?

Gitsin çeksin, görüşsün, dilediği gibi yaşasın!

Zonguldak’ı meşgul etmesin!

Siyaset kurumunu magazinleştirmesinler.

MHP Çaycuma İlçe Başkanı Mustafa Kaplan, Ereğli İlçe Başkanı Rahman Demirtürk gibi yıllardır partileri ve inandıkları dava için mücadele ederken, topluma karşı hiçbir sorumluluk şuuru olmayan, ergenlikten hala çıkmamış tiplerle teşkilatı yormak akıl işi mi Allah aşkına!