Türkiye ve Zonguldak gerçekten zor bir süreçten geçiyor.

Fakat Zonguldak’ın iki önemli kurumu adeta yok hükmünde.

Hani yer yarılsa içine girip kaybolacaklar.

Kimse onları hatırlamasın diye derin bir sessizlik içine girdiler.

Genel Maden İşçileri Sendikası hakikaten “yeşillendi”

1 Mayıs için yönetim kurulu tarafından konulan ödeneğin planlamasını hala yapamadılar demek ki…

Amele Birliği’nden de ses seda çıkmadı…

Zonguldak’ın ihtiyacı olduğunda bu iki kurum hayretler uyandıracak derinlikte ortadan, kamuoyundan, madencilikten, Zonguldak’ın ruhundan çıkıyor…

Her şey düzelince ortaya çıkarlar!

Dere boyu kavaklar…

Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ın çalışmasını istiyorsanız mutlaka söyleyeceksiniz arkadaş!

Sayın Başkan Ankara’da gezerken Corona virüsünü dezenfekte eden Belediye Başkanları vardı.

Çok söyledik, hep bir ağızdan söyledik de öyle başladı dezenfekte çalışmaları.

O da iş olsun, millet sussun diye!

Hulasa söyleyeceksiniz…

Olmadı işittireceksiniz…

Belediye ile yaşıt hoparlörün kulaklarınızı tırmaladığını söyleyeceksiniz ki harekete geçsin!

Hatırlıyor musunuz, Corona öncesi hükümetin yapacağı projeleri sosyal medya hesabından “yükleniyor!..” diye yayınlıyordu.

Corona başladığı günden bu yana belediyenin önünde vatandaş sıra gelsin diye “yükleniyordu” saatlerce…

Çin işkencesi böyle oluyor!

Kuyruk Acılık deresine doğru uzayıp gitti dün…

Zonguldak Belediyesi’ni manuel’den çıkarıp otomatik sisteme bağlaması lazım.

Ama…

Tahsilat işleri otomatikleşirse, işlerine gelirse tabi!

Neyse asıl konuya gelelim…

Hazır Corona nedeniyle kentin görünen yerleri dezenfekte edilirken, Allah aşkına bir kez olsun şu Acılık deresinin etrafını da söylemeden ilaçlayın.

Corona’dan değil, p.k sineklerinden öleceğiz…

Ne güzel söylüyordu rahmetli Barış Manço;

Dere boyu kavaklar…

Açtı yeşil yapraklar

Asmadan gel asmadan

Sivri sinekler basmadan
Oy bulancak bulancak.

Bu işler ne olacak?

Bunlardan Karadeniz kıyısında çok var!

Temel ile omuzundaki papağını eczaneye girmişler.

Papağan:

-İyi günler, şu reçeteleri ilaçları istiyoruz, demiş.

Eczacı şaşkın ama, reçetedeki ilaçları hazırlamış.

Paket ederken, papağan:

-Şey, ona bir de aspirin ilave eder misiniz, demiş.

Eczacı neredeyse küçük dilini yutacak.

Papağan sormuş:

-Affedersiniz borcumuz ne kadar?

-48 lira

Papağan Temel’in omuzunu ayağıyla dürtmüş;

Eczacı beye 50 lira ver, iki lira para üstü alacaksın, demiş.

Eczacı iki lirayı verirken neredeyse ölecek;

-Allah aşkına, bunu nerden buldun, diye sormuş.

Cevabı papağan vermiş;

-Bunlardan Karadeniz kıyısında çok var.